Toprakları şehitlerimizin kanıyla yoğrulmuş bu aziz vatana, tarihten günümüze destanlar yazmış yüce Türk milletine ve milletimizi esaretten ve işgalden kurtaran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e sahip çıkmanın bir bedelidir bu…
Ülkemizde kim "tam bağımsızlık", "manda ve himaye kabul edilmez", "milli ekonomi", "birlik ve beraberlik" dediyse hep bu kaderi yaşamıştır.
Birileri hep bundan rahatsız olmuştur ve doğru söyleyenler kırk kapıdan kovulmaya çalışılmıştır maalesef…
Prof. Dr. Haydar Baş, "Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk birleştirici harçtır" dedi, çok kısa bir zaman sonra alacaklı olduğu davada mahkum edilmeye çalışıldı, Ankara'dan gelen talimatla Susurluk'ta uzun namlulu silahlarla önü kesildi.
Daha öncesinde de küresel bir işgal projesi olan dinlerarası diyalog faaliyetlerine karşı tek başına mücadele verdiği için hakkında 40 bin sayfalık dava dosyaları açıldı.
Bütün bunlara rağmen Prof. Dr. Baş, bir milim hukukun dışına çıkmadı, çıkılmasına da müsaade etmedi. Tüm davaları da kazandı.
Şimdi de Türkiye'nin, hatta dünyanın en genç parti genel başkanı olan BTP lideri Hüseyin Baş ile uğraşıyorlar. Neymiş efendim, eski Adalet Bakanı'na hakaret etmiş! Bu sebeple BTP liderine kamu davası açıldı. Malum, kamu davası açılınca, bu davanın sonucunda siyasi, yasaklı hale gelebiliyorsunuz.
Peki, hakaret olarak ifade ettikleri cümleler neymiş bir bakalım.
BTP lideri, 29 Ocak 2022 tarihinde Trabzon'da düzenlenen BENİM belgeselinin galasında yaptığı konuşmada şunları söylemiş:
"Adalet Bakanımız değişmiş, kim geldi yerine, Bekir Bozdağ, Bekir Bozdağ ne zaman görevden alındı? 15 Temmuz'dan sonra. Belki görevden alındığında hepimiz şunu demedik mi? Bu adam FETÖ'nün faaliyetlerine yakın bir kişi olduğu için herhalde görevden alındı, maksat buydu herhalde. Yerine kim geldi, bugün en son Abdülhamit Gül vardı. Abdülhamit Gül'ü görevden alıp şimdi tekrar Bekir Bozdağ'ı göreve getirdiler. Bunun iki açıklaması olabilir. Ya siz Bekir Bozdağ'a yanlış yaptınız, bu adamın FETÖ ile hiçbir alakası yoktu, ya da şu anlamı vardır, sen bugün tekrar FETÖ'yle bağlarını güçlendiriyorsun."
Bir basın mensubu olarak, hatta hukuku da az çok bilen birisi olarak neyin hakaret olduğunu neyin hakaret olmadığını gayet iyi biliyoruz.
Şimdi size de sorayım, Sayın Baş'ın bu cümlelerinin neresinde bir hakaret var?
Hükümetin ortaya koyduğu birbirinden farklı icraatlar sebebiyle oluşan muğlaklıktan kaynaklanan bir soru sorma durumu var burada…
Adalet Bakanı'na direkt olarak FETÖ'cü suçlaması yöneltilse, ama öyle bir durum da yok. 15 Temmuz sonrası yaşanan gelişme sebebiyle "herhalde" ifadesiyle birlikte kamuoyunda oluşan bir zannı ifade ediyor. Hatta sonlara doğru da "Ya siz Bekir Bozdağ'a yanlış yaptınız, bu adamın FETÖ ile hiçbir alakası yoktu…" ifadesiyle de FETÖ ile hiçbir alakasının olmayabileceği ihtimalinin de özellikle altını çiziyor.
Burada Sayın Bekir Bozdağ'ın ve hükümet yetkililerinin yapması gereken şey, bu ülkede seçime girme hakkına sahip 10 partiden biri olan bir partinin genel başkanının böyle bir açıklamasından sonra, "Bizlerin FETÖ ile hiçbir alakası yoktur, hiçbir bağlantımız yoktur" demeleri ve bu yapılanların gerekçelerini izah ederek kamuoyunu bilgilendirmeleridir.
Hiç olmaması gereken şey ise; bu soruları soran, kamuoyunun merak ettiği bir konunun açıklığa kavuşmasını dileyen bir siyaset adamına dava açmaktır.
Burada bir hakaret yoktur, gayet açık ve net bir şekilde demokratik hak vardır.
Siyasetçilerin bir görevi de zaten bu değil midir? Muğlak konuları millet adına ilgililere sormak… Bu demokrasinin gereğidir, hukukun gereğidir, 100. yılını kutladığımız Cumhuriyetin gereğidir.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, açılan bu garip dava ile ilgili geçtiğimiz Cumhuriyet Bayramı Şöleninde şunları söylemişti:
"Bir konuşmamda eski Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ'ın görevden alınış ve göreve geri getiriliş süreciyle ilgili bir yorum yapmıştım ve bir kaç soru sormuştum. Bu konuşmalarımı alıp kamu görevlisine hakaret suçundan bana dava açmışlar. Kamu görevlisine hakaret suçu nedir? Sizi siyasi yasaklı haline getiriyorlar. Şimdi genç yaşta yola çıkmış bu kardeşinize, 'Sen fazla siyaset yaptın, seni siyasetten men edeceğiz' diyorlar. Onlara 50 sene serbest bize 3 sene yasak! Niye? Biz çünkü doğruyu konuşuyoruz. Ama benim hiç korkum yok, çünkü ben bu topraklarda Atatürk demeye devam edeceğim, bağımsızlık demeye devam edeceğim, hürriyet demeye devam edeceğim. Biz Bağımsız Türkiyeliler bu vatana hizmet etmeye devam edeceğiz. Bizi bu tip ayak oyunlarıyla bastıracaklarını sanıyorlar."
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- BTP'nin Karaman Kongresi engellendi: Demokrasiye darbe / 28.04.2025
- Conkbayır'ında "Haka Dansı", anma etkinliği mi, tehdit mi? / 27.04.2025
- İstanbul'daki tüm riskli binalar yeniden inşa edilebilir! / 26.04.2025
- 23 Nisan neden çocuklara armağan edildi? / 23.04.2025
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025