Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 Ocak'ta başlayan Zeytin Dalı Harekâtı'nın hedefiyle ilgili şu açıklamada bulundu: "Münbiç'i de teröristlerden arındıracağız. Münbiç'in sahibi bu teröristler değildir. Ardından Irak sınırına kadar tüm terör unsurlarını temizleyeceğiz."
Erdoğan, terör örgütünün en büyük hamisinin ABD olduğunu da şu sözlerde bir kez daha ifade etti: "En büyük üzüntümüz ABD bayraklarıyla bu terör örgütleri bölgede cirit atıyorlar. Bunu neyle izah edeceğiz? Başkan diyor ki bizi bu kadar eleştirmeyin. Tamam, ama stratejik ortak bize bunu nasıl yapar?"
Esasen "stratejik ortak bize bunu nasıl yapar" sorusunu çok geç sorduğumuz kanaatindeyim. Bu soru, ABD, Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçirdiği zaman sorulmalıydı. Hatta Irak'ın kuzeyinde çekiç güç oluşturup bu süreçten sonra PKK terörünü başımıza bela etmeye başladığı ilk günlerde sorulmalıydı.
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de, Suriye'de milyonlarca Müslüman ABD'nin emperyalist politikalarına kurban edildiği zaman sorulmalıydı. Ama maalesef sorulmadı.
Terör örgütünün Suriye'nin kuzeyindeki ABD destekli hâkimiyeti Kobani süreciyle başlamıştır. Malum, önce IŞİD Kobani'ye yönlendirilmiş, buradaki Alevi Kürtlerin Kobani'yi terk etmesi sağlanmış, sonrasında da Barzani'nin peşmergesi, bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Türkiye'den geçirilerek Kobani'ye sokulmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın o tarihlere ait gazetemizde yayınlanan Kobani ile alakalı yazılarını mutlaka okuyunuz. Bu yazılarda Sayın Baş, ABD'nin bu hamleyle Suriye'de büyük İsrail koridoru ve vatan projesi adımını attığını belirtmektedir. O gün, en azından peşmergenin geçişine izin verilmemiş olunsaydı, bugün bu terör koridoru oluşmamış olacaktı ve de ABD'nin 4 bin 900 adet tır ağır silahı güney sınırımıza yerleşmemiş olacaktı.
Tabi, bu işin daha öncesi de var. Eğer bizler, Mart 2011 öncesi ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlediğimiz, kardeş olduğumuz Esad'la, ABD'nin iteklemesi ve kışkırtmasıyla düşman hale gelmeseydik, bugün en güvenilir sınırımız hala Suriye sınırı olacaktı ve Suriye'de terör diye bir meselemiz olmayacaktı.
Peki, Münbiç'e bir operasyon Cerablus, El Bab gibi ya da Afrin gibi olur mu? Sayın Cumhurbaşkanı, Zeytin Dalı Harekâtı'nın hedefinin Irak sınırına kadar olduğunu ifade etti.
Cerablus ve El Bab bölgesinde IŞİD'li teröristler, Afrin bölgesinde ise YPG'li teröristler vardı. Bu iki bölgede de ABD askeri yoktu. ABD'nin gizli istihbarat elemanları mutlaka vardır ama bunlar bir sır olduğu için operasyonun sürecini etkilemez.
Afrin'de, 300 civarında Rus askeri personeli vardı, fakat Astana ve Soçi'de gerçekleşen zirveler, bu süreçte yaşanan Türkiye-Rusya-İran ittifakı, bu ay sonu yapılacak Suriye Ulusal Kongresi sebebiyle, barışa gölge düşmemesi için Rusya askerlerini güneye doğru çekti.
Münbiç ve doğusuna yapacağımız bir askeri operasyon elbette ki Afrin gibi olmayacaktır, çünkü ABD'nin Rusya gibi bir barış ve uzlaşı derdi yok.
ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Kenneth McKenzie, siyasilerimizin Münbiç'e operasyon başlatabilecekleri açıklamalarıyla alakalı olarak şunları söyledi:
"Menbiç'e yönelik bir hareket takip etmiyorum. Olmayabilir de demiyorum, ama gelecekle ilgili spekülasyon da yapamam. Bölgedeki Amerikan birlikleri kendilerini savunabilecek durumda. Türkiye de askerlerimizin nerede olduğunu biliyor."
McKenzie'nin bu ifadeleri üstü kapalı bir tehdit niteliğinde, gerçi ABD çoğu zaman stratejik müttefikliği rahatlıkla rafa kaldırıp üstü açık tehditler savurmayı da asla ihmal etmedi.
Münbiç'e operasyon ABD ile karşı karşıya gelmek demek?
Eğer gerçekten böyle bir niyetimiz varsa, bence önce ABD'yi başta İncirlik Üssü olmak üzere 40'ı aşkın üssümüzden çıkarmamız gerekir. İçimizdeki tehditleri bertaraf etmeden, dışarıda karşı karşıya gelmek doğru olmaz diye düşünüyorum.
Bunun için de tekrar etmekte fayda görüyorum, Atatürk gibi tam bağımsız bir karaktere sahip olmak gerekir, borca dayalı olmayan milli bir ekonomi, milli bir tarım, milli bir hayvancılık gerekir. Yoksa değirmenimiz taşıma suyu ile dönerken, üstelik değirmenin suyu da ABD'den gelirken, ABD ile nasıl karşı karşıya geleceğiz?
Sahada askerimizin başarısı, ancak siyasilerin masa başındaki zaferleri ve de tam bağımsız milli politikalarla taçlanır.
Örnek, İstiklal Harbi, Lozan ve tam bağımsızlık temelli genç Türkiye Cumhuriyeti?
Lütfen Prof. Dr. Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eserini bu gözle de bir okuyunuz.
Erdoğan, terör örgütünün en büyük hamisinin ABD olduğunu da şu sözlerde bir kez daha ifade etti: "En büyük üzüntümüz ABD bayraklarıyla bu terör örgütleri bölgede cirit atıyorlar. Bunu neyle izah edeceğiz? Başkan diyor ki bizi bu kadar eleştirmeyin. Tamam, ama stratejik ortak bize bunu nasıl yapar?"
Esasen "stratejik ortak bize bunu nasıl yapar" sorusunu çok geç sorduğumuz kanaatindeyim. Bu soru, ABD, Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçirdiği zaman sorulmalıydı. Hatta Irak'ın kuzeyinde çekiç güç oluşturup bu süreçten sonra PKK terörünü başımıza bela etmeye başladığı ilk günlerde sorulmalıydı.
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Yemen'de, Suriye'de milyonlarca Müslüman ABD'nin emperyalist politikalarına kurban edildiği zaman sorulmalıydı. Ama maalesef sorulmadı.
Terör örgütünün Suriye'nin kuzeyindeki ABD destekli hâkimiyeti Kobani süreciyle başlamıştır. Malum, önce IŞİD Kobani'ye yönlendirilmiş, buradaki Alevi Kürtlerin Kobani'yi terk etmesi sağlanmış, sonrasında da Barzani'nin peşmergesi, bir 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü Türkiye'den geçirilerek Kobani'ye sokulmuştur.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın o tarihlere ait gazetemizde yayınlanan Kobani ile alakalı yazılarını mutlaka okuyunuz. Bu yazılarda Sayın Baş, ABD'nin bu hamleyle Suriye'de büyük İsrail koridoru ve vatan projesi adımını attığını belirtmektedir. O gün, en azından peşmergenin geçişine izin verilmemiş olunsaydı, bugün bu terör koridoru oluşmamış olacaktı ve de ABD'nin 4 bin 900 adet tır ağır silahı güney sınırımıza yerleşmemiş olacaktı.
Tabi, bu işin daha öncesi de var. Eğer bizler, Mart 2011 öncesi ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlediğimiz, kardeş olduğumuz Esad'la, ABD'nin iteklemesi ve kışkırtmasıyla düşman hale gelmeseydik, bugün en güvenilir sınırımız hala Suriye sınırı olacaktı ve Suriye'de terör diye bir meselemiz olmayacaktı.
Peki, Münbiç'e bir operasyon Cerablus, El Bab gibi ya da Afrin gibi olur mu? Sayın Cumhurbaşkanı, Zeytin Dalı Harekâtı'nın hedefinin Irak sınırına kadar olduğunu ifade etti.
Cerablus ve El Bab bölgesinde IŞİD'li teröristler, Afrin bölgesinde ise YPG'li teröristler vardı. Bu iki bölgede de ABD askeri yoktu. ABD'nin gizli istihbarat elemanları mutlaka vardır ama bunlar bir sır olduğu için operasyonun sürecini etkilemez.
Afrin'de, 300 civarında Rus askeri personeli vardı, fakat Astana ve Soçi'de gerçekleşen zirveler, bu süreçte yaşanan Türkiye-Rusya-İran ittifakı, bu ay sonu yapılacak Suriye Ulusal Kongresi sebebiyle, barışa gölge düşmemesi için Rusya askerlerini güneye doğru çekti.
Münbiç ve doğusuna yapacağımız bir askeri operasyon elbette ki Afrin gibi olmayacaktır, çünkü ABD'nin Rusya gibi bir barış ve uzlaşı derdi yok.
ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Kenneth McKenzie, siyasilerimizin Münbiç'e operasyon başlatabilecekleri açıklamalarıyla alakalı olarak şunları söyledi:
"Menbiç'e yönelik bir hareket takip etmiyorum. Olmayabilir de demiyorum, ama gelecekle ilgili spekülasyon da yapamam. Bölgedeki Amerikan birlikleri kendilerini savunabilecek durumda. Türkiye de askerlerimizin nerede olduğunu biliyor."
McKenzie'nin bu ifadeleri üstü kapalı bir tehdit niteliğinde, gerçi ABD çoğu zaman stratejik müttefikliği rahatlıkla rafa kaldırıp üstü açık tehditler savurmayı da asla ihmal etmedi.
Münbiç'e operasyon ABD ile karşı karşıya gelmek demek?
Eğer gerçekten böyle bir niyetimiz varsa, bence önce ABD'yi başta İncirlik Üssü olmak üzere 40'ı aşkın üssümüzden çıkarmamız gerekir. İçimizdeki tehditleri bertaraf etmeden, dışarıda karşı karşıya gelmek doğru olmaz diye düşünüyorum.
Bunun için de tekrar etmekte fayda görüyorum, Atatürk gibi tam bağımsız bir karaktere sahip olmak gerekir, borca dayalı olmayan milli bir ekonomi, milli bir tarım, milli bir hayvancılık gerekir. Yoksa değirmenimiz taşıma suyu ile dönerken, üstelik değirmenin suyu da ABD'den gelirken, ABD ile nasıl karşı karşıya geleceğiz?
Sahada askerimizin başarısı, ancak siyasilerin masa başındaki zaferleri ve de tam bağımsız milli politikalarla taçlanır.
Örnek, İstiklal Harbi, Lozan ve tam bağımsızlık temelli genç Türkiye Cumhuriyeti?
Lütfen Prof. Dr. Baş'ın Hoş Geldin Atatürk eserini bu gözle de bir okuyunuz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025