MHP lideri Bahçeli'nin bir anda durduk yere yaptığı açıklamalarıyla malum süreç gündeme gelmiş değildir.
Mevzu çok katmanlı ve tahminlerinde ötesinde, ülkemizi çok cidi şekilde tehdit edici noktaya evrilmeye başlamıştır.
Türkiye'nin Suriye konusunda ki yanlış tercih ve tutumu, aslında sürecin bugünlere evrilmesinde, tam olarak dönüm noktası olmuştur.
2002 yılında bitmiş ve etkinliği ortadan kalkmış bir PKK terör örgütünün, vahim hatalar ve bilinçli tercihler nedeniyle yeniden Türkiye'nin birinci gündemi haline getirilmesi, asla affedilemeyecek ve kabul edilmesi mümkün olmayacak bir husustur.
Atatürk Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri ve kuruluş felsefesine, hiçbir siyasi iradenin ipotek koymasına ve geleceği karartmasına müsaade edilmemelidir.
Hiçbir siyasi parti ve lideri, asla layüsel değildir ve yaptıklarının hesabını vermekle mükelleftir.
Son tahlilde yeniden gündeme getirilen ve yılan hikayesine dönen İmralı süreci, tam bir fiyaskodur.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 18 Kasım Salı günü TBMM'de yaptığı grup konuşmasında, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa Öcalan'ın tutulduğu İmralı adasına kendisinin gidebileceğini söyledi.
Bahçeli, "Meclis'te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum:
"Alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten, gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem" demişti.
Elbette ki daha evvel yaptığı, "Öcalan gelsin TBMM'de konuşsun" şeklindeki açıklamalar, tarihin ve milli hafızanın kayıtlarına geçmiştir.
"Kürt sorunu" adıyla tanımlanan meselenin aslı astarı yoktur.
Bu arada CHP'nin İmralı'ya gidecek heyete üye vermemesinin, bence ve gerçekte hiçbir önem ve ehemmiyeti yoktur.
Zira CHP, Komisyon'da olmakla zaten en büyük yanlışı yapmıştır.
CHP'nin İmralı'ya üye göndermiyor ancak, gerek Özgür Özel ve partililerin yaptığı tüm açıklamalarda, "Kürt sorunu" vurgusu yapılmaktadır.
CHP Atatürk'ün partisi olduğunu sık sık dile getiriyorsa, demek ki bu partinin Atatürk'le hiçbir bağı ve ilgisi kalmamıştır.
Bu ifadeler, Atatürkçü geniş kitlelerin hassasiyetlerine firen olmak içindir.
Durduk yere bütün Güneydoğulu vatandaşlarımızın tek temsilcisinin, terörist başı alçak Öcalan olduğu görüntüsünü oluşturmanın alemi neydi.
Öcalan bebek katili değil midir?
Öğretmenlerimizi okullarda şehit etmemiş midir?
Mehmetçiklerimizi pusulara düşürerek, hunharca şehit eden bu şerefsiz alçak değil midir?
Şehirlerimizde bombalar patlatan, bu cani terör örgütünün mensupları değil midir?
Türkiye'de var olduğu söylenen Kürt vatandaşlarımızın tamamının, Türkoğlu Türk olduğunu belgeleriyle defalarca aktarmadık mı?
Kürt adını icat eden, Çarlık Rusya'sıdır.
Osmanlı'yı parçalamak için çalışılmış bir projedir.
Kürtlerin MED'lere dayandığı tezinin boş bir çaba olduğunu, kaç kez tarihi belge ve tanıklarının ifadelerine dayanarak yazmadık mı?
Türkiye'de bu hayati meseleye bu zaviyeden bakarak, yaşanan tüm sorunları bir anda çözüme kavuşturabilecek bir iklimle tanıştıracak, namuslu bir akademisyen yok mudur?
"Kürt sorunu" vardır diyenlerin asla masum olduğuna inanmıyorum.
Bir ülkede iki ayrı dil ve millet yaratır bunu da yavaş yavaş millete kanıksatırsanız, o devletin ayakta kalmasına, asla imkan ve ihtimal yoktur.
Türkiye'de "Kürt sorunu" değil, iktidar sorunu, yönetim sorunu vardır.
Türkiye'de çok ciddi işsizlik sorunu vardır.
Ekonomi tamamen çökmüş, iş bilmez adamların keyfi uygulamalarıyla millet inim inim inlemektedir.
Başa dönecek olursak deriz ki; kulağımıza kadar gelen ve ekranlardan açıkça gözlemleyebildiğimiz kadarı ile, malum süreçten en çok rahatsız olanlar, Türk ordusunun şerefli mensuplarıdır.
Onların görüşlerinin alındığına, asla ihtimal vermiyorum.
Kaldı ki barış süreci olarak dayatılan küresel tuzağın farkında olanlar, işin bilincinde olan askerledir.
"Barış süreci" gibi sihirli boş sözcüklere onların karnı toktur.
PKK'nın Suriye kolu olan ve başında Mazlum Abdi denen alçak teröristin bulunduğu bölge, ABD tarafından küçük bir devletçiğe dönüştürülmüştür.
20 tane palyaço kılıklı teröristin kullanılmayan silahları yakma görüntülerine, askerlerin karnı toktur.
Suriye'de başımıza ileride çok büyük bela olacak bu yapılanmanın tek sorumlusu, mevcut siyasettir.
Yüz bin kişilik modern bir orduya dönüştürülen bu PKK paçavraları, neden silahlarını bırakmamıştır?
ABD binlerce tır dolusu silahı, kime karşı savaşmak için getirmiştir.
Hangi barış sürecinden bahsediyorsunuz?
Ülkenin ekonomisini yerle bir ettiniz, milli ve manevi değerlerini bozuk para gibi harcadınız.
Şimdi Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tezinden proje aşırarak günü kurtarmaya çalışıyorsunuz.
Herkes yaptığının karşılığını bulur ve bulacaktır.
Hodri meydan!
Mevzu çok katmanlı ve tahminlerinde ötesinde, ülkemizi çok cidi şekilde tehdit edici noktaya evrilmeye başlamıştır.
Türkiye'nin Suriye konusunda ki yanlış tercih ve tutumu, aslında sürecin bugünlere evrilmesinde, tam olarak dönüm noktası olmuştur.
2002 yılında bitmiş ve etkinliği ortadan kalkmış bir PKK terör örgütünün, vahim hatalar ve bilinçli tercihler nedeniyle yeniden Türkiye'nin birinci gündemi haline getirilmesi, asla affedilemeyecek ve kabul edilmesi mümkün olmayacak bir husustur.
Atatürk Cumhuriyeti'nin temel ilkeleri ve kuruluş felsefesine, hiçbir siyasi iradenin ipotek koymasına ve geleceği karartmasına müsaade edilmemelidir.
Hiçbir siyasi parti ve lideri, asla layüsel değildir ve yaptıklarının hesabını vermekle mükelleftir.
Son tahlilde yeniden gündeme getirilen ve yılan hikayesine dönen İmralı süreci, tam bir fiyaskodur.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 18 Kasım Salı günü TBMM'de yaptığı grup konuşmasında, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa Öcalan'ın tutulduğu İmralı adasına kendisinin gidebileceğini söyledi.
Bahçeli, "Meclis'te kurulan komisyon bu çerçevede karar alamazsa, hiç kimse bu ziyarete yanaşmazsa, herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum:
"Alırım yanıma üç arkadaşımı; kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmekten, gocunmam, çekinmem, bir masa etrafında yüz yüze gelmekten imtina etmem" demişti.
Elbette ki daha evvel yaptığı, "Öcalan gelsin TBMM'de konuşsun" şeklindeki açıklamalar, tarihin ve milli hafızanın kayıtlarına geçmiştir.
"Kürt sorunu" adıyla tanımlanan meselenin aslı astarı yoktur.
Bu arada CHP'nin İmralı'ya gidecek heyete üye vermemesinin, bence ve gerçekte hiçbir önem ve ehemmiyeti yoktur.
Zira CHP, Komisyon'da olmakla zaten en büyük yanlışı yapmıştır.
CHP'nin İmralı'ya üye göndermiyor ancak, gerek Özgür Özel ve partililerin yaptığı tüm açıklamalarda, "Kürt sorunu" vurgusu yapılmaktadır.
CHP Atatürk'ün partisi olduğunu sık sık dile getiriyorsa, demek ki bu partinin Atatürk'le hiçbir bağı ve ilgisi kalmamıştır.
Bu ifadeler, Atatürkçü geniş kitlelerin hassasiyetlerine firen olmak içindir.
Durduk yere bütün Güneydoğulu vatandaşlarımızın tek temsilcisinin, terörist başı alçak Öcalan olduğu görüntüsünü oluşturmanın alemi neydi.
Öcalan bebek katili değil midir?
Öğretmenlerimizi okullarda şehit etmemiş midir?
Mehmetçiklerimizi pusulara düşürerek, hunharca şehit eden bu şerefsiz alçak değil midir?
Şehirlerimizde bombalar patlatan, bu cani terör örgütünün mensupları değil midir?
Türkiye'de var olduğu söylenen Kürt vatandaşlarımızın tamamının, Türkoğlu Türk olduğunu belgeleriyle defalarca aktarmadık mı?
Kürt adını icat eden, Çarlık Rusya'sıdır.
Osmanlı'yı parçalamak için çalışılmış bir projedir.
Kürtlerin MED'lere dayandığı tezinin boş bir çaba olduğunu, kaç kez tarihi belge ve tanıklarının ifadelerine dayanarak yazmadık mı?
Türkiye'de bu hayati meseleye bu zaviyeden bakarak, yaşanan tüm sorunları bir anda çözüme kavuşturabilecek bir iklimle tanıştıracak, namuslu bir akademisyen yok mudur?
"Kürt sorunu" vardır diyenlerin asla masum olduğuna inanmıyorum.
Bir ülkede iki ayrı dil ve millet yaratır bunu da yavaş yavaş millete kanıksatırsanız, o devletin ayakta kalmasına, asla imkan ve ihtimal yoktur.
Türkiye'de "Kürt sorunu" değil, iktidar sorunu, yönetim sorunu vardır.
Türkiye'de çok ciddi işsizlik sorunu vardır.
Ekonomi tamamen çökmüş, iş bilmez adamların keyfi uygulamalarıyla millet inim inim inlemektedir.
Başa dönecek olursak deriz ki; kulağımıza kadar gelen ve ekranlardan açıkça gözlemleyebildiğimiz kadarı ile, malum süreçten en çok rahatsız olanlar, Türk ordusunun şerefli mensuplarıdır.
Onların görüşlerinin alındığına, asla ihtimal vermiyorum.
Kaldı ki barış süreci olarak dayatılan küresel tuzağın farkında olanlar, işin bilincinde olan askerledir.
"Barış süreci" gibi sihirli boş sözcüklere onların karnı toktur.
PKK'nın Suriye kolu olan ve başında Mazlum Abdi denen alçak teröristin bulunduğu bölge, ABD tarafından küçük bir devletçiğe dönüştürülmüştür.
20 tane palyaço kılıklı teröristin kullanılmayan silahları yakma görüntülerine, askerlerin karnı toktur.
Suriye'de başımıza ileride çok büyük bela olacak bu yapılanmanın tek sorumlusu, mevcut siyasettir.
Yüz bin kişilik modern bir orduya dönüştürülen bu PKK paçavraları, neden silahlarını bırakmamıştır?
ABD binlerce tır dolusu silahı, kime karşı savaşmak için getirmiştir.
Hangi barış sürecinden bahsediyorsunuz?
Ülkenin ekonomisini yerle bir ettiniz, milli ve manevi değerlerini bozuk para gibi harcadınız.
Şimdi Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modeli" tezinden proje aşırarak günü kurtarmaya çalışıyorsunuz.
Herkes yaptığının karşılığını bulur ve bulacaktır.
Hodri meydan!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Ordu süreçten rahatsız / 24.11.2025
- İmralı’ya değil, Türk milletine sorun / 21.11.2025
- Dini kullanan HAİNLER! / 19.11.2025
- İsrail KKTC’yi işgale hazırlanıyor / 18.11.2025
- Seni sevmeyene Türk ve Müslüman denemez / 17.11.2025
- “Kürt sorunu” var diyen bölücüdür! / 12.11.2025
- Atatürk’ü anlatmak ve anlamak / 11.11.2025
- Yüce divan kurulacak / 10.11.2025
- Atlantik çökerken, Asya yükseliyor / 07.11.2025
- Dünyayı yöneten Siyonist üst aklın itirafları / 03.11.2025
- İmralı’ya değil, Türk milletine sorun / 21.11.2025
- Dini kullanan HAİNLER! / 19.11.2025
- İsrail KKTC’yi işgale hazırlanıyor / 18.11.2025
- Seni sevmeyene Türk ve Müslüman denemez / 17.11.2025
- “Kürt sorunu” var diyen bölücüdür! / 12.11.2025
- Atatürk’ü anlatmak ve anlamak / 11.11.2025
- Yüce divan kurulacak / 10.11.2025
- Atlantik çökerken, Asya yükseliyor / 07.11.2025
- Dünyayı yöneten Siyonist üst aklın itirafları / 03.11.2025
















































































