Son birkaç yıldır müzik adına, sanat adına seri cinayetler işleniyor. Her gün yeni bir şarkıcı, yeni bir klip ve yeni bir yüzle karşı karşıyayız. Yozlaştırılmış, ruhundan ve özünden uzaklaştırılmış Türk halk ve Türk klasik müziği. Ağır bir klasik müziğin kanadına pervane takılarak uçurulmaya çalışılıyor. Disko ve barlarda göbek havası ritmine çekiliyor. Ve bütün bunlar ne yazıktır ki sanatçı adı verilen şarkıcılar tarafından sahneleniyor.
Naylon sahne,
Görsel şarkıcı,
Rating'e koşan müzik kanalları,
Ruhu incinen bestekârlar.
Ne yana baksak bir gürültü ve görüntü mezarlığı, gerçek sanatseverler, tedirgin eleştirmenler, kotaları aşabildiği oranda eleştirilerini yapabildiler. Fakat hiçbir şey değişmedi değişmiyor. Seviyesiz müzik maalesef ki revaçta ve onun iktidarını yaşıyoruz.
Şarkı sözleri bayağı ve basit. Sözlerde sanat yapılmamış. Müzik normları çok düşük. Kötü ses ve yorumlar güzellikten yoksun müziğin rahatsızlığı artık hat safhaya ulaşıyor. TV ve radyolarda çalınan müziklerin beynimizdeki natürel ve estetik sınırları çok geride kalmış durumda.
Aşık Veysel'in,
M. Nurettin Selçuk'un,
Muzaffer Sarısözen'in
Ve Zeki Müren'in ruhu üzgün olmalı.
Kendi kültürümüzü ve müzik anlayışımızı temsil etmeyen basit ve zorlama binlerce ticari şarkı üretiliyor. Artık ne yazık ki, şarkı ve türkülerin isimleri de "parça" oldu. O içimizi titreten, ruhumuzun derinliklerine inen hikayelerle donatılmış, aşkları ve sevdaları olan uzun havalar, bozlaklar ve ritmi yüksek türküler. Yanı başında uşşaklar, hicazlar ve hüzzamlar.
Boynu bükük nihavend,
Hüzünlü Ruhsati Baba,
Karacaoğlan ve Aşık Emrah,
Dede Efendi,
Ve fonda Yemen türküsü.
Yarışma programlarının reytingleri, müzik hayatımızın belirleyicisi olmuş durumda. Müzik kanalları bu kadar vasat ve ruhumuzu kirleten, düzeysiz parçalara ne yazık ki, bağrını açmış. Allah aşkına ne zaman dur denecek bu karmaşaya?
Karmaşa mı?
Kampanya mı?
Kör star mı?
Âşıkların canı burnunda. Gözyaşlarını tutamıyor türküler. Müzik yapmak ciddi bir iştir. Solist olmanın kriterleri yok mudur? Kaliteli müzik yapmak ve icra etmek; fedakârlık, çaba, donanım, kabiliyet ister.
Gençlere üzülmemek elde değil. Kulakları yanlış müzikle yıkanmış. Saçma sapan sözlerle duygulanıyorlar. Sözlerde derinlik, bestelerde ve sazlarda asalet ne gezer. Şarkılar bilgisayar kokuyor. Fason imalat gibi, samimi ve sahici hiçbir yanını göremiyorsunuz vahşi bir rekabet kol geziyor orta yerde. Belirleyici olan şarkıcıların görselliği ve cinselliğidir. Bu tüketim toplumunda her şey kutulanmış ve ambalajlanmış olarak önümüze geliyor.
Şimdi müziğimizin tozlu yollarından geçen ustalara ne kadar yakınız değil mi? Onları dinlerken ne kadar çağdaş ve özgür, mistik ve dramatik, tarih ve mekân kokan, hikâyeleri farklı, renkleri çoğul, ritimleri değişken, iç içe geçen çağdaş ve klasik halkalar hayatımızın tamamını nasıl da etki altına alırdı. Ne kadar hayıflanıyor insan değil mi?
Naylon sahne,
Görsel şarkıcı,
Rating'e koşan müzik kanalları,
Ruhu incinen bestekârlar.
Ne yana baksak bir gürültü ve görüntü mezarlığı, gerçek sanatseverler, tedirgin eleştirmenler, kotaları aşabildiği oranda eleştirilerini yapabildiler. Fakat hiçbir şey değişmedi değişmiyor. Seviyesiz müzik maalesef ki revaçta ve onun iktidarını yaşıyoruz.
Şarkı sözleri bayağı ve basit. Sözlerde sanat yapılmamış. Müzik normları çok düşük. Kötü ses ve yorumlar güzellikten yoksun müziğin rahatsızlığı artık hat safhaya ulaşıyor. TV ve radyolarda çalınan müziklerin beynimizdeki natürel ve estetik sınırları çok geride kalmış durumda.
Aşık Veysel'in,
M. Nurettin Selçuk'un,
Muzaffer Sarısözen'in
Ve Zeki Müren'in ruhu üzgün olmalı.
Kendi kültürümüzü ve müzik anlayışımızı temsil etmeyen basit ve zorlama binlerce ticari şarkı üretiliyor. Artık ne yazık ki, şarkı ve türkülerin isimleri de "parça" oldu. O içimizi titreten, ruhumuzun derinliklerine inen hikayelerle donatılmış, aşkları ve sevdaları olan uzun havalar, bozlaklar ve ritmi yüksek türküler. Yanı başında uşşaklar, hicazlar ve hüzzamlar.
Boynu bükük nihavend,
Hüzünlü Ruhsati Baba,
Karacaoğlan ve Aşık Emrah,
Dede Efendi,
Ve fonda Yemen türküsü.
Yarışma programlarının reytingleri, müzik hayatımızın belirleyicisi olmuş durumda. Müzik kanalları bu kadar vasat ve ruhumuzu kirleten, düzeysiz parçalara ne yazık ki, bağrını açmış. Allah aşkına ne zaman dur denecek bu karmaşaya?
Karmaşa mı?
Kampanya mı?
Kör star mı?
Âşıkların canı burnunda. Gözyaşlarını tutamıyor türküler. Müzik yapmak ciddi bir iştir. Solist olmanın kriterleri yok mudur? Kaliteli müzik yapmak ve icra etmek; fedakârlık, çaba, donanım, kabiliyet ister.
Gençlere üzülmemek elde değil. Kulakları yanlış müzikle yıkanmış. Saçma sapan sözlerle duygulanıyorlar. Sözlerde derinlik, bestelerde ve sazlarda asalet ne gezer. Şarkılar bilgisayar kokuyor. Fason imalat gibi, samimi ve sahici hiçbir yanını göremiyorsunuz vahşi bir rekabet kol geziyor orta yerde. Belirleyici olan şarkıcıların görselliği ve cinselliğidir. Bu tüketim toplumunda her şey kutulanmış ve ambalajlanmış olarak önümüze geliyor.
Şimdi müziğimizin tozlu yollarından geçen ustalara ne kadar yakınız değil mi? Onları dinlerken ne kadar çağdaş ve özgür, mistik ve dramatik, tarih ve mekân kokan, hikâyeleri farklı, renkleri çoğul, ritimleri değişken, iç içe geçen çağdaş ve klasik halkalar hayatımızın tamamını nasıl da etki altına alırdı. Ne kadar hayıflanıyor insan değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012