Aralık 2021; Cumhurbaşkanı Erdoğan İlim Yayma Ödülleri adlı etkinlikte şunları söylüyor: "Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu…"
Her seferinde "Nas var, faiz haramdır" söylemleriyle muhafazakar oyları almayı başaran hükümet, vatandaşların vergileriyle oluşan bütçenin aslan payını yine faiz ödemelerine ayırmaya devam etti. Hatta yeni yeni rekorlar kırarak…
Söylemleri oldukça hoş karşılayan vatandaşlar ise, resmi verilere göre rakamlar ortada olmasına rağmen bunu hiçbir zaman sorgulamadı.
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, Mayıs ayında bütçedeki faiz harcamaları 102.7 milyar lira ile tüm zamanların rekorunu kırdı. Halbuki Nisan ayında faiz harcamaları 34.5 milyar lira, geçen yılın Mayıs ayında ise 17.9 milyar lira olmuştu. Böylece Bakan Nebati'yi rekor faizle uğurlamış olduk.
Demek ki sadece politika faizini "Nas var" diyerek yüzde 8.5'e düşürmek yeterli değilmiş. Asıl sorun, uygulanan ekonomi politikalarıyla alakalıymış.
Neoliberal kapitalist politikalar, bu yanlış politikaları uygulayan hükümet sebep, faiz ve enflasyon sonuçmuş.
Peki, Mayıs'ta faiz rekorunun kırılmasının nedeni ne?
En büyük etkenin, 'tüketici enflasyonuna endeksli olan bir tahvildeki geri ödeme' olduğu ifade edildi. Şöyle ki; 2013 yılında ihraç edilen ve 3 Mayıs'ta ödemesi yapılan TRT030523T13 kodlu tahvilde 15.3 milyar TL'lik borç karşılığında yaklaşık 67 milyar TL'lik geri ödeme yapıldı.
Daha önce Ekim 2022'de de benzer bir durum gerçekleşmişti; 8 milyar TL'lik borç için yaklaşık 40 milyar TL'lik geri ödeme yapılmıştı.
Enflasyona endeksli tahvillerin, bankaların son dönemlerde yüksek kâr elde etmelerinde de etkili olduğu belirtiliyor.
Hazine, son dönemde Merkez Bankası düzenlemeleriyle uzun vadeli tahvil faizlerini bastırsa da, enflasyona endeksli tahvillerin etkisiyle önümüzdeki yıllarda da yüksek faiz ödemeleri yapacak.
Mayıs 2023 itibarıyla Hazine'nin toplam iç borç stoku 2.3 trilyon TL seviyesindeyken, bu borç için ileride ödeyeceği faiz miktarı 2.9 trilyon TL'yi aşmış durumda. Dikkat ederseniz, faiz ödemesi anaparanın üstünde…
2021 yılı Ağustos ayında 699 milyar TL olan bu rakam, döviz kurları ve enflasyonun artmasıyla birlikte katlandı.
Peki, hükümet "Nas var" diyerek faiz lobilerine bütçeyi akıtırken, bütçe gelirleri nasıl elde ediliyor?
Hatırlarsanız, Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, AKP hükümeti özelleştirme furyasını başlattığında, altın yumurtlayan tavukların satıldığını belirtmiş ve bu kârlı kamu kuruluşlarının elimizden çıkması durumunda devletin elinde gelir olarak sadece vergilerin, cezaların ve zamların kalacağını vurgulamıştı.
Evet, bütçe giderlerinin aslan payı faiz harcamaları iken, bütçe gelirlerinin aslan payı ise vatandaşların vergileri oluyor. Şöyle ki; Mayıs ayında toplamda 549.4 milyar lira olan bütçe gelirlerinin 507.4 milyar lirasını vergi gelirleri oluşturdu.
Vatandaşların zor şartlarda verdiği 507 milyar liralık verginin yaklaşık 5'te 1'i faiz lobilerine aktarılmış. Sonuçta "Nas var" diyenler, fakirden aldıkları vergileri, parayla para kazanan zenginlerin cebine koymuş.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin parti programında bulunan Prof. Dr. Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli ile, bütçenin faiz yükü sıfıra indirilebilir, üretilen yeni gelir kalemleriyle de bütçenin vatandaşın sırtına yük olması durumu ortadan kaldırılabilir.
Bu, bilimsel olarak mümkündür, bunun için BTP lideri Hüseyin Baş'a ve ekonomi kadrosuna mutlaka fırsat verilmelidir.
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- ABD, İran’la müzakere mi istiyor, mütareke mi? / 24.06.2025
- İran, Hürmüz Boğazı kartını kullanır mı? / 21.06.2025
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025