O mü’mine cehennem ateşi değmez
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Hiç bir mü’min düşünülemez ki, Allah korkusu ile gözünden sinek başı kadar yaş çıksın ve elmacık kemiğine kadar insin de o kula cehennem ateşi değsin”
31.12.2023 10:12:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
İnsanlar cehenneme yaklaştırıldıklarında onun öfke ve kükreyişini duyacaklar, bu kükreyiş beş yüz yıllık mesafeden duyulacaktır.
O zaman peygamberler dahil herkes kendi derdine düşerek, "Ben ne olacağım, ben ne olacağım" diyecektir. Yalnız peygamberlerin ulusu olan Hz. Muhammed (s.a.v.) müstesna, O, "Ümmetim ne olacak, ümmetim ne olacak!" diyecektir.
O sırada cehennemden dağlar gibi bir ateş kütlesi çıkacaktır. Peygamberimizin (s.a.v.) ümmeti, "Ey ateş kütlesi! Namaz kılanlar, doğruluktan ayrılmayanlar, Allah'tan korkanlar ve oruç tutanlar hakkı için geri döner misin" diye yalvararak ateşi geldiği yere göndermeye çalışacaklar fakat ateş geri dönmeyecektir.
Bu sırada Cebrail'in (a.s.), "Ateş kütlesi Muhammed'in ümmeti üzerine yöneldi" diye seslendiği duyulacaktır. Bunun üzerine Cebrail, bir bardak su getirerek Peygamberimize uzatacak ve "Ey Allah'ın Resulü! Bunu al, ateşin üzerine at" diyecektir. Peygamberimiz (s.a.v.), Cebrail'den aldığı bardağı ateşin üzerine boşaltır boşaltmaz ateş sönecektir.
Peygamberimiz (s.a.v.), "Bu su nedir?" diye soracak ve Cebrail'den (a.s.) şu cevabı alacaktır: "Bu senin ümmetinin, Allah korkusu ile ağlayan günahkârlarının gözyaşıdır. Şimdi ateşin üzerine serpip onu Allah'ın izni ile söndüresin diye Sana getirme emri aldım." (Bidayetü'l-Hidâye).
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bana Senin korkun ile ağlayan iki göz bağışla."
Gözyaşı dökmek konusunda şu beyit ne kadar düşündürücüdür:
"Ey gözlerim, günahıma ağlar mısınız?
Ömrüm ellerimden uçtu, gitti de farkında olmadım."
Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğu bildiriliyor: "Hiç bir mü'min düşünülemez ki, Allah korkusu ile gözünden sinek başı kadar yaş çıksın ve elmacık kemiğine kadar insin de o kula cehennem ateşi değsin."
İnsanlar cehenneme yaklaştırıldıklarında onun öfke ve kükreyişini duyacaklar, bu kükreyiş beş yüz yıllık mesafeden duyulacaktır.
O zaman peygamberler dahil herkes kendi derdine düşerek, "Ben ne olacağım, ben ne olacağım" diyecektir. Yalnız peygamberlerin ulusu olan Hz. Muhammed (s.a.v.) müstesna, O, "Ümmetim ne olacak, ümmetim ne olacak!" diyecektir.
O sırada cehennemden dağlar gibi bir ateş kütlesi çıkacaktır. Peygamberimizin (s.a.v.) ümmeti, "Ey ateş kütlesi! Namaz kılanlar, doğruluktan ayrılmayanlar, Allah'tan korkanlar ve oruç tutanlar hakkı için geri döner misin" diye yalvararak ateşi geldiği yere göndermeye çalışacaklar fakat ateş geri dönmeyecektir.
Bu sırada Cebrail'in (a.s.), "Ateş kütlesi Muhammed'in ümmeti üzerine yöneldi" diye seslendiği duyulacaktır. Bunun üzerine Cebrail, bir bardak su getirerek Peygamberimize uzatacak ve "Ey Allah'ın Resulü! Bunu al, ateşin üzerine at" diyecektir. Peygamberimiz (s.a.v.), Cebrail'den aldığı bardağı ateşin üzerine boşaltır boşaltmaz ateş sönecektir.
Peygamberimiz (s.a.v.), "Bu su nedir?" diye soracak ve Cebrail'den (a.s.) şu cevabı alacaktır: "Bu senin ümmetinin, Allah korkusu ile ağlayan günahkârlarının gözyaşıdır. Şimdi ateşin üzerine serpip onu Allah'ın izni ile söndüresin diye Sana getirme emri aldım." (Bidayetü'l-Hidâye).
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle dua ederdi: "Allah'ım! Bana Senin korkun ile ağlayan iki göz bağışla."
Gözyaşı dökmek konusunda şu beyit ne kadar düşündürücüdür:
"Ey gözlerim, günahıma ağlar mısınız?
Ömrüm ellerimden uçtu, gitti de farkında olmadım."
Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğu bildiriliyor: "Hiç bir mü'min düşünülemez ki, Allah korkusu ile gözünden sinek başı kadar yaş çıksın ve elmacık kemiğine kadar insin de o kula cehennem ateşi değsin."