"Köyün yaşlı semercisi Bekir usta ölmüştü. Tüm eşekler köy meydanında toplandılar, tepindiler oynamaya başladılar. Yaşlı hasta bir eşek duvar dibinde düşünüyordu. Ona geldiler:
"Haberin yok herhalde, semercimiz öldü" dediler.
"Ne olmuş öldüyse?"
"Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız"
"Nasıl bir özgürlükmüş bu!"
"Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız?"
Yaşlı eşek gülmüş:
"Şaşarım aklınıza" demiş.
"Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur."
Bu bir hikaye.. İsteyen ders alır, isteyen almaz. Biz yaşadıklarımıza dönelim.
ABD'deki başkanlık seçim süreci adeta ülkemizin gündemi olarak kabul edilip, seçimi kim kazanacak, diye onlarca programlar yapıldı, fikirler, senaryolar tartışıldı. Milletin de merakı arttı. Birçokları Hillary, derken Tramp kazandı.
Tramp, 20 Ocak'ta resmen başkanlık koltuğuna oturdu. Sohbet ettiğim birçok vatandaş, 'İnşallah bu başkan iyi çıkar' mealinde dua mı, serzeniş mi, umut mu vs. adını koyamadığım, Müslüman'a yakışmayacak daha doğrusu iman ile yan yana gelmeyecek bir beklenti cümleleri kuruyordu.
Hatırlayın! Sekiz yıl öncede Obama seçildiğinde de bazı odaklar, Obama'yı, Müslüman göstermek istemiş hatta kurbanlar bile kesilmişti.
Tabi milletimizi bu noktaya getiren siyasilerdir, medyadır. Düşünsenize (!) bu ülkede din ile yan yana konulan siyasi anlayışlar bile 'ABD'siz iktidar olunmaz' itirafını yapmışlardır. Medyayı izliyorsunuz zaten. Kültür ticareti daha doğrusu ithalatı yapıyorlar. Benliğini, özünü kaybetmiş bir topluma döndük.
Bush, 2. Bush, Clinton derken ABD'nin başına 64'te seçme, 74'te de seçilme hakkı tanınan siyahi bir başkan seçildi. İslam Coğrafyası ve dünya için olumlu manada değişen bir tek şey söyleyebilir misiniz?
İslam dünyasındaki vahşet her geçen gün daha fazlalaştı. Sömürü tavan yaptı. Ülkelerde insanlar birbirlerini katletmeye devam etti. Ekonomik krizler devletler bazında insanları hayatlarından etti, ediyor.
Bu kanlı filmin başrolünde her daim ABD vardı. Başrolde göremediğimiz zaman senaryonun altında imzası olduğu mutlaktır. Şu an Türkiye'de olduğu gibi.
"Allah'tan (c.c) güç ve iktidar sahibi yoktur, başka güç ve kudret sahibini tanımıyorum, kabul etmiyorum" diyen ister devlet yöneticisi, ister sıradan bir Müslüman'ın ABD'ye bu bağı, güveni, beklentisi vs. ne anlama gelir?
Ha! Tramp'ın nasıl bir başkanlık modeli ortaya koyacağını merak edenlere de söyleyeyim. Birincisi ABD'nin devlet politikası kişilere göre şekillenmez. Gelen kişiler belli olan politikaları (kan, sömürü, yağma, talan) uygulamakla mükelleftir. Bu çerçevede her başkan kendi taktik veya stratejisini geliştirir.
Tramp'ın nasıl bir strateji ortaya koyacağı ise kabinesinden anlaşılıyor. Tramp'ın kabinesi iş adamları ve askerlerden oluşuyor.
Yani!
Yani sömürü ve kan tavan yapacak. Onun için biz, semercinin ölmesine veya değişmesine sevinmek yerine eşeklikten kurtulmaya bakalım.
"Haberin yok herhalde, semercimiz öldü" dediler.
"Ne olmuş öldüyse?"
"Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız"
"Nasıl bir özgürlükmüş bu!"
"Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız?"
Yaşlı eşek gülmüş:
"Şaşarım aklınıza" demiş.
"Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız. Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu. Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz. İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın. Eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur."
Bu bir hikaye.. İsteyen ders alır, isteyen almaz. Biz yaşadıklarımıza dönelim.
ABD'deki başkanlık seçim süreci adeta ülkemizin gündemi olarak kabul edilip, seçimi kim kazanacak, diye onlarca programlar yapıldı, fikirler, senaryolar tartışıldı. Milletin de merakı arttı. Birçokları Hillary, derken Tramp kazandı.
Tramp, 20 Ocak'ta resmen başkanlık koltuğuna oturdu. Sohbet ettiğim birçok vatandaş, 'İnşallah bu başkan iyi çıkar' mealinde dua mı, serzeniş mi, umut mu vs. adını koyamadığım, Müslüman'a yakışmayacak daha doğrusu iman ile yan yana gelmeyecek bir beklenti cümleleri kuruyordu.
Hatırlayın! Sekiz yıl öncede Obama seçildiğinde de bazı odaklar, Obama'yı, Müslüman göstermek istemiş hatta kurbanlar bile kesilmişti.
Tabi milletimizi bu noktaya getiren siyasilerdir, medyadır. Düşünsenize (!) bu ülkede din ile yan yana konulan siyasi anlayışlar bile 'ABD'siz iktidar olunmaz' itirafını yapmışlardır. Medyayı izliyorsunuz zaten. Kültür ticareti daha doğrusu ithalatı yapıyorlar. Benliğini, özünü kaybetmiş bir topluma döndük.
Bush, 2. Bush, Clinton derken ABD'nin başına 64'te seçme, 74'te de seçilme hakkı tanınan siyahi bir başkan seçildi. İslam Coğrafyası ve dünya için olumlu manada değişen bir tek şey söyleyebilir misiniz?
İslam dünyasındaki vahşet her geçen gün daha fazlalaştı. Sömürü tavan yaptı. Ülkelerde insanlar birbirlerini katletmeye devam etti. Ekonomik krizler devletler bazında insanları hayatlarından etti, ediyor.
Bu kanlı filmin başrolünde her daim ABD vardı. Başrolde göremediğimiz zaman senaryonun altında imzası olduğu mutlaktır. Şu an Türkiye'de olduğu gibi.
"Allah'tan (c.c) güç ve iktidar sahibi yoktur, başka güç ve kudret sahibini tanımıyorum, kabul etmiyorum" diyen ister devlet yöneticisi, ister sıradan bir Müslüman'ın ABD'ye bu bağı, güveni, beklentisi vs. ne anlama gelir?
Ha! Tramp'ın nasıl bir başkanlık modeli ortaya koyacağını merak edenlere de söyleyeyim. Birincisi ABD'nin devlet politikası kişilere göre şekillenmez. Gelen kişiler belli olan politikaları (kan, sömürü, yağma, talan) uygulamakla mükelleftir. Bu çerçevede her başkan kendi taktik veya stratejisini geliştirir.
Tramp'ın nasıl bir strateji ortaya koyacağı ise kabinesinden anlaşılıyor. Tramp'ın kabinesi iş adamları ve askerlerden oluşuyor.
Yani!
Yani sömürü ve kan tavan yapacak. Onun için biz, semercinin ölmesine veya değişmesine sevinmek yerine eşeklikten kurtulmaya bakalım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025