Öcalan’ın malum mektubunda açık ve gizli birçok tuzak vardı. Bu tuzaklardan biride üç dine ve peygamberlerine yaptığı vurguydu. Halini ve haddini bilmez, yaşını başını almış, sözde kendini cumhuriyete ve Atatürk’e adamış bazı zevatlar hemen teşhisi koydu; Apo da, Erdoğan gibi İslamcı.
Bu zevatlar, AKP’ye karşı, AKP’nin mimarı olduğu malum sürece karşı, Gülen yapılanmasına karşı vs. olarak kendilerini tanıtırlar. Ama geldiğimiz noktada bir kez daha görüldü ki, bu anlayış ve kişiler iktidarın, diyalogcuların, Apo’nun ortaklarıdır.
“Mail” çağında yaşamamıza rağmen bazı mektuplar halen gündemdedir. Sondan başlayalım…
Öcalan son mektubunda ne diyordu? “… Saygı değer Türkiye halkı; Bugün kadim Anadolu’yu, Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır…
Bu Nevruz hepimize yeni bir müjdedir. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor…”
Aynı Öcalan, Papa’ya ne yazmıştı?
“Tarihi ve İtalyan halkının kültürel kişiliği ve Roma kentinin kutsallığı, Avrupa’nın kapısı durumunda olması, benim büyük zulüm dünyasından san pietro tarzı bir hareketle buraya kadar, Roma’ya, Vatikan’a kadar ulaşmama yol açtı.
Şunu hemen belirteyim ki, Ortadoğu’dayken Halep metropolü ile çok değerli ilişkiye sahiptim. Bu kanaldan katınıza saygılarımı sunmuştum. Ben eşitliğin, barışın, hümanizmin Hıristiyanlığın temel amaçlarından olduğunu biliyor ve inanıyorum.
Taşıdığım sosyalizm inancı bundan uzaklaştırmıyor, daha da yakınlaştırıyor. Şahsınızda, dininize saygımı belirtmeyi, inancımın ve mücadelemin bir gereği sayarım.
Sizlere çok önemli gördüğüm bazı hususları aktarmayı bir insanlık görevi biliyorum. Biliyorsunuz ki, Hıristiyanlık azizleri Ortadoğu kökenliydiler ve ilk kutsal kiliseleri burada kurmuşlardır. Bu dönemin ilk Hıristiyan halkları da Asuri ve Ermenilerdi. Kısmen Kürtler de bu dönemin ilk Hıristiyan halklarındandır.
Doğduğum köyde ve ilkokulu okuduğum köyde bu kiliselerin kalıntıları duruyordu. Birisini cami yapmışlardı. Buna sevinmemiş, bu büyük uygarlık neden bu hale gelmiş diye o çocuk halimle üzülmüştüm... Ermeniler ve Asuri-Süryaniler candan aile dostlarımızdı, komşuyduk…
Fakat Türk barbarizmi tarihte biliyorsunuz hem batı, hem doğu Roma imparatorluğunu yıkarak, büyük bir Hıristiyanlık düşmanlığını Anadolu’da tüm Ortadoğu hatta balkanlarda geliştirdi… Bu zulme, vahşete karşı çıkmaya çalıştım. Uzun süredir adeta tek başıma direniyorum.” (blog.milliyet.com.tr)
Malum süreçte “el, etek öpülmesi” gerektiğini vurgulayan F. Gülen’de, Papa’ya, Öcalan’dan önce mektup yazmıştı.
“Pek muhterem Papa cenapları!
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların, dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik…
Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz…
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır…
Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen, yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz…” M. F. Gülen 9 Şubat 1998
Ülkemizi üç dönemdir yöneten Erdoğan ise 2004 yılında “dört hak dinin” varlığından bahsetmiş, haçlı seferlerinin bir kıyım, vahşet olmadığını, medeniyetler arası bir diyalog, kaynaşma olduğunu vurgulamıştı. Ayrıca hedeflerinin batı ile tam entegrasyon olduğunu da defalarca açıklamıştı.
Şimdi sen, bu anlayış ve kişilerin yüzünün AB’ye, ABD’ye, Vatikan’a değil de İslam’a yönelik olduğunu iddia ediyorsan, ya bu anlayışlarla ortak ve meşrulaştırmak gayretindesin! Ya zır cahilsin. Ya da katıksız bir Türk-İslam düşmanısın…
Bu zevatlar, AKP’ye karşı, AKP’nin mimarı olduğu malum sürece karşı, Gülen yapılanmasına karşı vs. olarak kendilerini tanıtırlar. Ama geldiğimiz noktada bir kez daha görüldü ki, bu anlayış ve kişiler iktidarın, diyalogcuların, Apo’nun ortaklarıdır.
“Mail” çağında yaşamamıza rağmen bazı mektuplar halen gündemdedir. Sondan başlayalım…
Öcalan son mektubunda ne diyordu? “… Saygı değer Türkiye halkı; Bugün kadim Anadolu’yu, Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır…
Bu Nevruz hepimize yeni bir müjdedir. Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in mesajlarındaki hakikatler, bugün yeni müjdelerle hayata geçiyor, insanoğlu kaybettiklerini geri kazanmaya çalışıyor…”
Aynı Öcalan, Papa’ya ne yazmıştı?
“Tarihi ve İtalyan halkının kültürel kişiliği ve Roma kentinin kutsallığı, Avrupa’nın kapısı durumunda olması, benim büyük zulüm dünyasından san pietro tarzı bir hareketle buraya kadar, Roma’ya, Vatikan’a kadar ulaşmama yol açtı.
Şunu hemen belirteyim ki, Ortadoğu’dayken Halep metropolü ile çok değerli ilişkiye sahiptim. Bu kanaldan katınıza saygılarımı sunmuştum. Ben eşitliğin, barışın, hümanizmin Hıristiyanlığın temel amaçlarından olduğunu biliyor ve inanıyorum.
Taşıdığım sosyalizm inancı bundan uzaklaştırmıyor, daha da yakınlaştırıyor. Şahsınızda, dininize saygımı belirtmeyi, inancımın ve mücadelemin bir gereği sayarım.
Sizlere çok önemli gördüğüm bazı hususları aktarmayı bir insanlık görevi biliyorum. Biliyorsunuz ki, Hıristiyanlık azizleri Ortadoğu kökenliydiler ve ilk kutsal kiliseleri burada kurmuşlardır. Bu dönemin ilk Hıristiyan halkları da Asuri ve Ermenilerdi. Kısmen Kürtler de bu dönemin ilk Hıristiyan halklarındandır.
Doğduğum köyde ve ilkokulu okuduğum köyde bu kiliselerin kalıntıları duruyordu. Birisini cami yapmışlardı. Buna sevinmemiş, bu büyük uygarlık neden bu hale gelmiş diye o çocuk halimle üzülmüştüm... Ermeniler ve Asuri-Süryaniler candan aile dostlarımızdı, komşuyduk…
Fakat Türk barbarizmi tarihte biliyorsunuz hem batı, hem doğu Roma imparatorluğunu yıkarak, büyük bir Hıristiyanlık düşmanlığını Anadolu’da tüm Ortadoğu hatta balkanlarda geliştirdi… Bu zulme, vahşete karşı çıkmaya çalıştım. Uzun süredir adeta tek başıma direniyorum.” (blog.milliyet.com.tr)
Malum süreçte “el, etek öpülmesi” gerektiğini vurgulayan F. Gülen’de, Papa’ya, Öcalan’dan önce mektup yazmıştı.
“Pek muhterem Papa cenapları!
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların, dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik…
Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz…
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır…
Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen, yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz…” M. F. Gülen 9 Şubat 1998
Ülkemizi üç dönemdir yöneten Erdoğan ise 2004 yılında “dört hak dinin” varlığından bahsetmiş, haçlı seferlerinin bir kıyım, vahşet olmadığını, medeniyetler arası bir diyalog, kaynaşma olduğunu vurgulamıştı. Ayrıca hedeflerinin batı ile tam entegrasyon olduğunu da defalarca açıklamıştı.
Şimdi sen, bu anlayış ve kişilerin yüzünün AB’ye, ABD’ye, Vatikan’a değil de İslam’a yönelik olduğunu iddia ediyorsan, ya bu anlayışlarla ortak ve meşrulaştırmak gayretindesin! Ya zır cahilsin. Ya da katıksız bir Türk-İslam düşmanısın…
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024