Yıllardır sorduğumuz sorular ile başlayalım; Ortadoğu'da neyin mücadelesi veriliyor? Neyin savaşı yapılıyor? Neden hep Müslümanlar katlediliyor? Bu katliam (savaş) senaryolarını kim hazırlıyor? Bu senaryoları kim oynuyor?
Bu ve benzeri sorulara herkesin verdiği, vereceği birçok cevaplar vardır. Ama gerçek şu ki, doğru cevabı kimse vermediği için bu vahşet devam etmekte. Bu kan hala akmakta.
Bu sorularda ilk akla gelen petrol, cevabıdır. Kısmen doğru olsa da asıl cevap bu değildir. Çünkü dünya petrolleri zaten ABD'nin elinde olmasa da, emrinde. Daha doğrusu Yahudilerin elinde. Rotschild ve Rockefeller adlı aileleri biliyorsunuz. Exxon-Mobil, Texaco-Chevron, Standart Oil, Aramco, Conoco Philips, Shell, Elf, BP, Gasprom gibi petrol piyasasındaki dev şirketler de bu ailelerin.
Demek ki, Ortadoğu'daki vahşetin temelinde petrol (doğalgaz) yok. Temelde siyasal sebepler var, dersek yine yanılırız. Çünkü siyasal bağlamda dün düşman olan devletler bugün dost, bugün dost olan devletler de düşman olabiliyor. Türkiye, Mısır, Suriye örneklerinde olduğu gibi.
Peki, Ortadoğu'da bitmeyen bu savaşların temelinde siyasi ve iktisadi sebepler yoksa ne var?
Coğrafi olarak bilmem ama insanlık olarak dünyanın merkezi Ortadoğu'dur. Mekke'dir, Medine'dir, Kudüs'tür, Şam diyarıdır. Bu bölge(ler) bizler için ne kadar hayati değere sahipse Yahudi ve Hıristiyanlar için de benzer değere sahiptir.
Onlar, Allah (c.c) tarafından indirilen Tevrat ve İncil'de, Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa (a.s) tarafından müjdelenen Hz. Muhammed'e (s.a.a) inanmadıkları için şirk ehli oldular. Allah'ın Kitaplarına müdahale ettiler, elleriyle yazdılar. Bu bölgeyi de kendilerine tahsis edilmiş olarak tariflendirip, kutsallaştırdılar.
Evet, Ortadoğu'daki mücadelenin temelinde inançlar vardır. Günümüzde bu gerçeği görebilen tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Sayın Baş, özelde Türkiye ve Ortadoğu genelde ise dünya üzerindeki mücadele gerçeğini şöyle ifade ediyor;
"Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır.
Yüzeysel olarak bile Hıristiyan ve Yahudi inançlarını incelediğimizde bu gerçek karşımıza çıkar. Şöyle ki, Yahudiler ve Protestan ABD'liler, kutsal kitap olarak Ahd-i Atik'i kabul ederler. Protestanların inancına göre Mesih'in gelmesi ve Hıristiyanların "Tanrı'nın Krallığını" kurabilmeleri, Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmalarına bağlıdır. Vatikan da aynı inanç ve hedeftedir."
Peygamberimiz (s.a.a) bu gerçeği çok iyi bildiği için ömrünün son demlerinde, 'BANA KALEM KAĞIT GETİRİN" diye emretti. Getirmediler.
Neden istemişti kalem kağıdı? "Benden sonra sapıklığa düşmemeniz için size birkaç şey yazdıracağım' demişti Hz. Resûl (s.a.a).
Getirmediler.
Allah Resulü üç şeyi dil ile beyan etti. Bunlardan biri de 'Arap topraklarından (Ortadoğu'dan) Yahudi ve Hıristiyanları çıkarın' emriydi.
O gün Allah Resulünü dinlemeyenlerin torunları ve onların itikadında olanları, Yüce Allah da (c.c) şöyle ikaz ediyordu; "Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar?" (Maide 51)
"Onların dinlerine tabi olmadığınız müddetçe ne Yahudiler ve nede Hıristiyanlar asla sizden razı olmazlar." (Bakara 120)
"Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah'a aittir." (Nisâ: 139)
Bu mealde onlarca ayet ve binlerce hadis var. Peki, bu itikadî gerçeğe rağmen bugün Ortadoğu'da, ABD'nin uydusu olmayan tek bir İslam ülkesi var mı? Yok. O zaman bu kan akmaya devam edecek demektir.
Ne yapmalıyız; Bizler (Müslümanlar) kendimize geleceğiz, kendimize döneceğiz. Bir Müslüman'ın canı, malı, kanı, namusu bir başka Müslüman'a haramdır. Kasteden ebedi cehennemliktir, Kâbe'yi yıkmaktan daha büyük vebaldir ölçüsü Müslümanlar içindir. Bu ölçüyü koruyacağız.
Kısaca İslam Dünyası itikadî birleşme yani tevhidin merkezinde (Ehl-i Beyt'te) buluşmayı gerçekleştirebilirse bu kan durur. Yahudi ve Hıristiyanlar inlerine döner.
Bu ve benzeri sorulara herkesin verdiği, vereceği birçok cevaplar vardır. Ama gerçek şu ki, doğru cevabı kimse vermediği için bu vahşet devam etmekte. Bu kan hala akmakta.
Bu sorularda ilk akla gelen petrol, cevabıdır. Kısmen doğru olsa da asıl cevap bu değildir. Çünkü dünya petrolleri zaten ABD'nin elinde olmasa da, emrinde. Daha doğrusu Yahudilerin elinde. Rotschild ve Rockefeller adlı aileleri biliyorsunuz. Exxon-Mobil, Texaco-Chevron, Standart Oil, Aramco, Conoco Philips, Shell, Elf, BP, Gasprom gibi petrol piyasasındaki dev şirketler de bu ailelerin.
Demek ki, Ortadoğu'daki vahşetin temelinde petrol (doğalgaz) yok. Temelde siyasal sebepler var, dersek yine yanılırız. Çünkü siyasal bağlamda dün düşman olan devletler bugün dost, bugün dost olan devletler de düşman olabiliyor. Türkiye, Mısır, Suriye örneklerinde olduğu gibi.
Peki, Ortadoğu'da bitmeyen bu savaşların temelinde siyasi ve iktisadi sebepler yoksa ne var?
Coğrafi olarak bilmem ama insanlık olarak dünyanın merkezi Ortadoğu'dur. Mekke'dir, Medine'dir, Kudüs'tür, Şam diyarıdır. Bu bölge(ler) bizler için ne kadar hayati değere sahipse Yahudi ve Hıristiyanlar için de benzer değere sahiptir.
Onlar, Allah (c.c) tarafından indirilen Tevrat ve İncil'de, Hz. Musa (a.s) ve Hz. İsa (a.s) tarafından müjdelenen Hz. Muhammed'e (s.a.a) inanmadıkları için şirk ehli oldular. Allah'ın Kitaplarına müdahale ettiler, elleriyle yazdılar. Bu bölgeyi de kendilerine tahsis edilmiş olarak tariflendirip, kutsallaştırdılar.
Evet, Ortadoğu'daki mücadelenin temelinde inançlar vardır. Günümüzde bu gerçeği görebilen tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Sayın Baş, özelde Türkiye ve Ortadoğu genelde ise dünya üzerindeki mücadele gerçeğini şöyle ifade ediyor;
"Esasen dünyada çarpışan inançlardır. Siyasi sebepler, iktisadi sebepler bunun görünen kısımlarıdır. Asıl temelde olan mücadele inançlarımızdır.
Yüzeysel olarak bile Hıristiyan ve Yahudi inançlarını incelediğimizde bu gerçek karşımıza çıkar. Şöyle ki, Yahudiler ve Protestan ABD'liler, kutsal kitap olarak Ahd-i Atik'i kabul ederler. Protestanların inancına göre Mesih'in gelmesi ve Hıristiyanların "Tanrı'nın Krallığını" kurabilmeleri, Yahudilerin Arz-ı Mev'ud'a sahip olmalarına bağlıdır. Vatikan da aynı inanç ve hedeftedir."
Peygamberimiz (s.a.a) bu gerçeği çok iyi bildiği için ömrünün son demlerinde, 'BANA KALEM KAĞIT GETİRİN" diye emretti. Getirmediler.
Neden istemişti kalem kağıdı? "Benden sonra sapıklığa düşmemeniz için size birkaç şey yazdıracağım' demişti Hz. Resûl (s.a.a).
Getirmediler.
Allah Resulü üç şeyi dil ile beyan etti. Bunlardan biri de 'Arap topraklarından (Ortadoğu'dan) Yahudi ve Hıristiyanları çıkarın' emriydi.
O gün Allah Resulünü dinlemeyenlerin torunları ve onların itikadında olanları, Yüce Allah da (c.c) şöyle ikaz ediyordu; "Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostudurlar?" (Maide 51)
"Onların dinlerine tabi olmadığınız müddetçe ne Yahudiler ve nede Hıristiyanlar asla sizden razı olmazlar." (Bakara 120)
"Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah'a aittir." (Nisâ: 139)
Bu mealde onlarca ayet ve binlerce hadis var. Peki, bu itikadî gerçeğe rağmen bugün Ortadoğu'da, ABD'nin uydusu olmayan tek bir İslam ülkesi var mı? Yok. O zaman bu kan akmaya devam edecek demektir.
Ne yapmalıyız; Bizler (Müslümanlar) kendimize geleceğiz, kendimize döneceğiz. Bir Müslüman'ın canı, malı, kanı, namusu bir başka Müslüman'a haramdır. Kasteden ebedi cehennemliktir, Kâbe'yi yıkmaktan daha büyük vebaldir ölçüsü Müslümanlar içindir. Bu ölçüyü koruyacağız.
Kısaca İslam Dünyası itikadî birleşme yani tevhidin merkezinde (Ehl-i Beyt'te) buluşmayı gerçekleştirebilirse bu kan durur. Yahudi ve Hıristiyanlar inlerine döner.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024