Başbakan Erdoğan, başkanlık sistemi diğer ifadeyle eyalet sistemine geçmeyi kafasına koymuş vaziyette… Bu konuda önceki gün özel bir tv kanalına açıklamalarda bulundu. Erdoğan, eyalet sistemini eleştirenlere Osmanlı'dan misal verdi ve şunları söyledi: "Bunların tarih bilinci yok... Eyalet yapısı hızlı kalkınmayı getirir. Osmanlıya baktığımız zaman o güçlü Osmanlı'da Lazistan, Kürdistan eyaletleri vardı…" "Demokraside ve ekonomik kalkınmada güçlü Türkiye… Bunlara Osmanlı'yı ilave edebiliriz. Osmanlı'daki üniter yapıdaki hoşgörüye hala sahip değiliz. Belediyeyi kabul ediyorsunuz ama seçilmiş valiyi neden kabul etmiyorsunuz. Osmanlı Kürdistan, Lazistan demiş bizim bunu dememize gerek yok. Bizim coğrafi bölgelerimiz var buna göre ortaya koyabiliriz. İlla bu böyle olsun noktasında, diye söylemiyorum. Bize şu andaki yapı gereklidir. Şu anda ki kontrol mekanizmalarını götüremezsek kötü şeyler olur..." Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki Osmanlı'da bizim siyasilerimizin geçmeyi hedeflediği gibi bir eyalet sistemi yoktu. Osmanlı seçilen valiler tarafından değil, merkezden atanan valiler tarafından yönetiliyordu. Yani merkezi bir yönetim vardı, üniter bir yapı vardı. Etnik kökene göre de bir ayrımcılık söz konusu değildi. Etnik ayrımcılığın olmadığını Çanakkale Savaşı'nda Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle tek bilek tek yürek olan ve "Türk milleti" olarak, Türk bayrağı altında düşmanı geri püskürten ceddimizden anlıyoruz. Başbakan Erdoğan'ın eyalet sisteminden ne anladığını "Belediyeyi kabul ediyorsunuz ama seçilmiş valiyi neden kabul etmiyorsunuz" ifadesinden anlayabiliyoruz. Seçilmiş vali? Bazı il ve ilçelerimizde seçilmiş belediye başkanının ne anlama geldiğini pratik olarak gördük, devleti temsil eden valileri de "seçilmiş" yaparsak, ülkenin hali sizce ne olur? Bugün iktidar ve ana muhalefet liderlerinin, hemen hemen her atışmalarında "gel de şunu falanca ilimizde yap", "gel de bu lafı filanca ilimizde söyle" tarzındaki açıklamaları da açıkça göstermektedir ki, mevcut siyasi irade, üniter yapıyla bile ülkeyi yönetememektedir. Bir de eyaletlere bölündüğümüzü, valilerin bile seçildiğini, yerel yönetimleri güçlendirme adına eyaletlerin her noktada daha da güçlendiğini düşünün, bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Türkiye coğrafyasının paramparça olması değildir de nedir? Siyasi irade, millete hizmet adına eğer içlerinde en ufak bir kırıntı kaldıysa –yapılan bütün çalışmalar yabancıların ve azınlıkların önünü açmak için olunca bunu deme durumunda kalıyoruz- Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın şu uyarılarını dikkate almalıdır: Başkanlık sisteminin hayata geçmesi için Türkiye'de federatif yapının, bir başka ifadeyle 'eyalet sistemi'nin hayata geçmesi gerekmektedir. Eyaletler, 'devletçik' demektir. Her birinin kendi anayasası, kendi hukuku vardır. Başkanlık sisteminin hayata geçmesiyle ülke parçalanma sürecine girecek. Başkanın seçilebilmesi için 'devletçik'lerin olması şarttır. Bunun adına bölünmek değil de ne denir? Bu, yavaş yavaş üniter yapıyı dağıtıp yok etmektir." Sayın Baş, ABD'deki başkanlık sistemini örnek gösterenlere de şu cevabı verdi: "ABD, 50 federe devletten meydana gelmiş bir federasyondur. Orada başkan seçilir. Ancak bunlar gece gündüz savaşırlardı. Güney-Kuzey savaşları... Bunlar 'kavgadan bıktık, her gün onlarca insan ölüyor; can, mal, namus, din ve vicdan emniyetimiz garantide değil. Bunu gelin garantiye alalım' dediler. Bunun için o parçaları birleştirerek federasyonu hayata geçirdiler. Başkanlık sistemi bundan ortaya çıktı. Bizim böyle bir derdimiz yok ki! Üniter yapıda 72 millet Türk kimliği altında bir araya gelmiştir. Bundan daha büyük bir birlik olur mu?"
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024