Halkının desteğini alan Esad'ın, gücünü yeniden toparlayarak Suriye'nin üzerinde dolaşan BOP rüzgarlarını dağıtması, 4 yıldır terör estiren muhalif güçlerin de bir bir onun saflarına katılmasına vesile oldu.Son olarak Şam kırsalında Özgür Suriye Ordusu'nun bünyesinde bulunan Enfal Tugayları ve Ümmet Ordusu adlı silahlı gruplar da Suriye Ordusu'na katıldılar; bu gruplar ordunun güney cephesinde görev yapmaya başladılar. Tabi, bu gelişmelerde Suriyeli muhalif liderlerin Esad'a özür beyan eden açıklamalarının etkisi büyük...İlk özür beyanları Muaz el Hatip'ten geldi. Bildiğiniz gibi kendisi Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Konseyi eski başkanıydı ve Esad'ı dışlayan Arap Birliği'nin Katar'ın Doha kentinde yapılan toplantısına Esad'ın yerine "meşru muhatap" olarak katılmıştı.Türk kamuoyu ise kendisini daha çok, 2 yıl önce Şanlıurfa'daki Akçakale çadır kentinde yapılan mitingde, eski Başbakan Erdoğan ile el kaldırmasıyla tanıyor.Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu, kendisini "Suriyelilerin meşru temsilcisi" olarak ilan etmişlerdi.Muaz el Hatip, yaptığı açıklamada, "İtiraf ediyorum, geçmişte siyasi bir hata yaptım ve ülkemizi kurtaracak başka devletin olacağını düşündüm" ifadelerini kullandı.Daha önceki açıklamasında da el Hatip, ABD, Türkiye, Katar gibi ülkelerin de bulunduğu Suriye'nin Dostları Grubu için, "Suriye'nin Dostları Grubu yalancı, hilekar ve ikiyüzlüdür. Suriye'yi içinde bulunduğu duruma bu grup düşürmüştür. İçlerinde bazıları var ki yıllardır devam eden Suriye krizinin çözülmesini arzulamıyor" demişti.Esad hakkında da şu sözleri söylemişti: "Suriye rejimi hala Suriye'yi kontrol etmektedir. Rejim şu anda teröristlerle savaşıyor, memurlarına maaş vermeye devam ediyor, halka kesintisiz elektrik ve su veriyor, rejim hizmet etmeye devam ediyor."Bu itirafları yapan sadece Muaz el Hatip değil tabii ki? Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) Komutanı General Selim İdris de "Irak ve Libya'da yapılan hataların tekrarlanması korkusunun yaşandığı bir dönemde ittifaklar değişiyor" dedi.Suriye muhalefetinin en önemli isimlerinin Esad'ın yanına geçmesi neticesinde Esad'la savaşan unsur olarak geriye IŞİD ve el Nusra gibi Suriye ile hiçbir alakası olmayan, dünyanın her yerinden ithal edilen teröristlerden oluşan terör örgütleri kalıyor. ÖSO diye bir şey kalmadığına göre, Türkiye ve ABD'nin imza attığı eğit-donat projesiyle kimlerin eğitilip donatılacağı merak konusu? Suriyeli muhalif adı altında IŞİD teröristleri mi eğitilecek? Böyle bir durumda Türkiye, yakın bir gelecekte namluyu kendisine doğrultacak olan IŞİD'i, kendi katilini eğitip donatmış olmuyor mu?Bu arada, görünüşte IŞİD'i hedef alan ABD öncülüğünde kurulan Koalisyon güçlerinin sivilleri katlettiği belgelerle açıklandı. Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) tarafından hazırlanan raporda, IŞİD'e sözde hava saldırıları düzenleyen Koalisyon güçlerinin, bu operasyonlara başladığı 23 Eylül 2014'ten bu yana, aralarında 11 çocuk ve biri Amerikan vatandaşı olan 11 kadının da bulunduğu 103 sivili öldürdüğü açıklandı.Fotoğrafa biraz yukarıdan baktığımızda, resmi yollardan Suriye'yi işgal edemeyen ABD ve yandaşları, IŞİD bahanesiyle oluşturdukları Koalisyon ile makyajlı bir şekilde bu işgale devam etmeye çalışıyorlar. Tabi, bütün bunlar yapılırken, asıl hedefleri Suriye'de Büyük İsrail Devleti adına Yahudi Barzani ile kazandıkları Kobani coğrafyasını korumak, ardından da Irak'ta bulunan Musul ve civarını da Yahudi Barzani'ye katmak?Bir sonraki aşama ise IŞİD'i Suriye'nin kuzeyine yeniden yönlendirerek, Yahudi Barzani'nin Akdeniz'e ulaşmasını sağlayacak bir koridorun açılmasını sağlamak.Tekrar başa dönecek olursak, batının kışkırtmasıyla kendi ülkelerine karşı kirli bir savaşın içine giren Suriyeli muhalifler ellerindeki havuçla kaldılar.Bir ders alıp pişman oldular ama bu süreçte Suriye kan gölüne döndü 100 binlerce Suriyeli canından, milyonlarcası da yurdundan oldu; birçok şehir de yaşanmaz hale geldi.Türkiye'yi bölmek isteyenler de bu yaşananlardan ders almalıdır.Türkiye'de herkese eşit haklar veren bir anayasa varken, Türkiye'nin üniter ve tek millet yapısı bu ülkede yaşayan herkes için varlığın devamı anlamına gelirken, batının oyunlarıyla bunu bozmaya çalışmak aynen Suriye'deki ve Irak'taki kaderi bize yaşatacaktır.Suriye'nin Kobani'sini Suriyeli Kürtlere değil de Yahudi Barzani'ye teslim edenler, Türkiye'nin Kobani'sini(!) de emin olun ki Türkiye'deki Kürtlere değil yine Büyük İsrail adına Yahudi Barzani'ye vereceklerdir.Tek çıkış yolumuz Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu noktadaki uyarılarını dikkate alıp üniter yapımızı korumak ve milli projelerle bu yapıyı güçlü bir hale getirmektir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024