Geçenlerde Eminönü'ne gitmiştim. 15 TL'lik bir ürün için pazarlık yapıyoruz. Arkadaş indirim yapmıyor. Gözüme raftaki deste deste TL, dolar, eurolar ilişti. Üzerlerinde, 'düğün takı parası' yazıyor.
"Bari bir deste para ver" dedim. "Hangisini istersin." "Euro ver." Boyalı kağıt da olsa adı para olduğu için cepteki sıcaklığını hissedebiliyorsunuz.
Niyetim, Meltem TV ekranlarında uygulamalı ekonomi dersi veren Mahmut Erdem abi gibi, gittiğim kahvelerde arkadaşlar arasında dünyanın nasıl sömürüldüğünü ve milli paranın önemini anlatmaktı amacım.
Yaptım da. Arkadaşlar arasında bir deste euro'yu çıkarınca gözler fal taşı oldu. Tabi dokunan boş kağıt olduğunu hemen anladı.
Başlattım anlatmaya; Burada 100 adet 500'lük Euro var. Yani 50 bin Euro. Maliyeti 2 TL. Peki, gerçek olsa 50 bin Euro'nun ülkemizdeki alım gücü ne kadar? 320 bin TL civarında. Yani 2 TL'lik bir maliyetle ev alabileceğim bir ürün ortaya çıkıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "adamlar kağıdı boyuyor ve sana satıyor. Bir de faiz alıyor" sözünü anladınız mı? Garip, garip bakıyorlar!
Peki, "Avrupa'nın en ucuz benzini ülkemizde" dedi Sayın Bakan. Rakam olarak doğru. Sen, Türk işçisisin. Sen de Almanya'da çalışan bir işçi. Euro'ları çıkardım ve aybaşında Türk işçisine, sen bu kağıdın yarısını alıyorsun (250 Euro) Alman işçisi ise bu kağıttan 5 tane alıyor (2.500 Euro).
Sizce benzini Avrupa'dan 75 kuruş veya 1 TL daha ucuza alan mı mutlu? Yoksa 5 adet 500'lük euro alan mı mutlu? Yine anlamadılar ya hu! Bende bir sıkıntı var herhalde!
Ertesi gün işe de bir deste parayla gittim. Selam verene 500 Euro veriyorum. Çok güzel bir duygu. Hesap yapmadan para dağıtıyorsun.
Gelelim ülke ekonomisine. Ama misalsiz olmuyor. Ağır hastası olanlar, doktordan bilgi almak istediklerinde doktorların ilk söylediği şey, 'hastanın moralini yüksek tutun' cümlesidir.
Bugün ekonomi üzerine yapılan açıklamalar ve ortaya koyulan icraatları doktorların, moral telkinine benzetiyorum.
Ülkemiz ekonomisinin yakalandığı ağır hastalık artık inkar edilemeyecek noktada. Hatta her daim hükümet ile paralel ekonomik analizler yapan, ekonomimiz sağlam temeller üzerine kuruludur, diyen TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu bile artık; "Piyasada gözle görülür yavaşlama var, para dönmüyor" açıklamasını yapmak zorunda kaldı.
İşte hükümette, hasta ekonomi karşısındaki vatandaşa moral verme gayretine girdi. Misal enflasyonla mücadele başlığı altında % 10 indirim kampanyası başlatıldı. Vatandaşta bir sevinç, moral havası oluştu.
ÖTV, MTV'ler de indirim yaptı. Akaryakıt zamlarını pompaya yansıtmadı. 2019'a kadar elektriği, doğalgaza zam yok, dedi. Türkiye çapında kontroller yapıldı ve haksız zam yapan firma, market neyse cezalar kesildi. Taşıt, konut kredilerinde kampanyalar başlatıldı vs.
Piyasalara müthiş bir moral oldu. Mikrofon uzatılan herkes mutluluk çığlıkları atıyordu. Cebimizde para yoktu ama zihin olarak rahatlamıştık.
Ta ki, enflasyon rakamlarının hedeflenenden fazla olduğunu, soğan etiketinde 5 TL yazısını, ardı ardına konkordato ilan eden 370 küsur şirket haberlerini izleyinceye, cari açığın yine yüksek düzeyde olduğunu öğreninceye, vs. moral filan kalmadı.
Dikkatimi çeken bir başka şey ise ekonominin bu haline rağmen ÖTV, MTV oranlarında bayağı bir indirim yapılabiliyorsa, piyasadaki fiyatlar denetlenebiliyorsa, fırsat avcılarına göz açtırılmıyorsa, akaryakıt fiyatlarına zam yansıtılmıyorsa, dolar frenlenebiliyorsa (!) bu tip duruş ve uygulamalar ekonominin şaha kalktığı dönelerde neden yapılmadı?
Yoksa bu icraatlar vatandaşın moralini yüksek tutmak için mi?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024