AKP hükümeti, terörün finansmanını engellemek için bir yasa tasarısı hazırladı ama basına yansıyan haberlere bakılırsa bu PKK terörünü kapsamıyor.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç tasarıyla ilgili şunları söyledi:
“Tasarıya göre, silahlı bir çatışma söz konusu ise bu çatışmaya doğruda katılan tarafların birbirlerine karşı işlemiş oldukları öldürme ve yaralama fiilleri, terör suçu kabul edilmeyecek. Bunun sonucu olarak, PKK’nın silahlı çatışma halinde bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerine karşı öldürme veya ağır yaralama fiillerini gerçekleştirse bile, bu örgüte yapılan yardımları, terörizmin finansmanının önlenmesine dair uluslar arası sözleşme hükümlerini ihlal ve dolayısıyla suç olarak değerlendirilmeyecektir.”
Şu işe bakın… PKK, askerimizle silahlı çatışmaya girse bile yaptığı eylem terör suçu sayılmayacak. Merak ettiğim konu şu: PKK’nın bu eylemi terör suçu sayılmayacaksa, siyasilerimiz PKK’yı ne olarak tanımlıyor? Bu sorunun cevabını acilen bekliyorum.
Merak ettiğim diğer konu ise, terörizmin finansmanı yasa tasarısı eğer Türkiye’yi yıllardır meşgul eden, gencecik evlatlarımızın canını alan, milyarlarca dolara mal olan PKK terörünü ilgilendirmiyorsa, onu kapsamıyorsa kimi ya da kimleri kapsıyor?
Siyasi irade, “Nasıl olsa İmralı, Kandil ve Erbil ile görüşüyoruz, teröristlerin her türlü taleplerini yerine getiriyoruz, onların yol haritasıyla Anayasa bile hazırlıyoruz” diye düşünerek PKK terörünü bitirdiklerini falan mı zannediyorlar?
Bu taviz adımları PKK terörünü bitirmez, PKK’yı aynen Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi bizim coğrafyamızda devletleştirir.
Bu hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zararınadır, hem bu coğrafyada yaşayan Kürt kardeşlerimiz de dahil olmak üzere tüm halkımızın zararınadır, hem de bu ülkeyi idare eden, AB ve ABD aklıyla bu tür tavizlere imza atan siyasi iradenin zararınadır.
Süreç sadece Büyük İsrail Devleti projesine hizmet etmektedir.
Yasa tasarısı, tek terör tehdidimiz olan PKK’yı kapsamıyorsa kimi kapsıyor?
Acaba terör tehdidi bahanesiyle, siyasi iradeye muhalif olabilecek bütün unsurlar devre dışı bırakılmaya mı çalışılacak? Tasarı o kadar kapsamlı ki –sadece PKK’yı kapsamıyor- milyonlarca kişiyi direkt olarak içine alıyor.
İşin ilginç tarafı, konu yargıya bile intikal etmeyecek, yargı bypass edilecek. Bir şüphe tespit edildiğinde konu mahkemeye iletilmeyecek.
Şüpheli kurum ya da kişinin mal varlıklarına el konulmasına 7 kişi karar verecek. Kim bunlar? Bunlar MİT, Hazine Müsteşarlığı, Başbakanlık, İçişleri, Dışişleri ve Adalet Bakanlığı bürokratlarından seçilecek.
Yani bir olayın terör olup olmadığına, bunun finansmanının hangi kapsamda olduğuna iktidar partisinin belirlediği isimler belirleyecek. Bu ne kadar sıhhatli bir karar olabilir?
Daha önceki uygulamalarından da biliyoruz ki siyasi irade bu tür yetkili her zaman kendine yontmuştur. Görünen o ki siyasi irade kendisine muhalif olanları tamamen bertaraf etme gayreti içindedir. Demokratik krallığa bir adım daha…
Cezaevleri suçları ispat edilmemiş birçok vatandaşla dolu… Birisi bir iddia ortaya atıyor, hukuka göre, iddianın sahibi iddiasını ispatlaması gerekirken, suçlanan kişiden ispat bekleniyor. Hadi onu da geçtik, suçlanan içeri atılarak suçlu olmadığını ispatlaması isteniyor.
Siyasetin karıştığı bir hukuk düzeninde her şey ters yüz olmaktadır. Bu sebeple yargı bağımsız olmalıdır.
Siyasi iradenin, terörle mücadelede PKK’yı kapsam dışı bırakarak attığı bu son adımın birçok masum iş adamını da zanlı hatta suçlu hale getirmeyeceği ne malum?
Herkes suçlu psikolojisine büründürülerek, bir hükümranlık mı elde edilmek isteniyor?
Damat Ferit gibiler böyle bir hükümranlıktan hiçbir fayda görmedi, siz mi göreceksiniz?
Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç tasarıyla ilgili şunları söyledi:
“Tasarıya göre, silahlı bir çatışma söz konusu ise bu çatışmaya doğruda katılan tarafların birbirlerine karşı işlemiş oldukları öldürme ve yaralama fiilleri, terör suçu kabul edilmeyecek. Bunun sonucu olarak, PKK’nın silahlı çatışma halinde bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti güvenlik güçlerine karşı öldürme veya ağır yaralama fiillerini gerçekleştirse bile, bu örgüte yapılan yardımları, terörizmin finansmanının önlenmesine dair uluslar arası sözleşme hükümlerini ihlal ve dolayısıyla suç olarak değerlendirilmeyecektir.”
Şu işe bakın… PKK, askerimizle silahlı çatışmaya girse bile yaptığı eylem terör suçu sayılmayacak. Merak ettiğim konu şu: PKK’nın bu eylemi terör suçu sayılmayacaksa, siyasilerimiz PKK’yı ne olarak tanımlıyor? Bu sorunun cevabını acilen bekliyorum.
Merak ettiğim diğer konu ise, terörizmin finansmanı yasa tasarısı eğer Türkiye’yi yıllardır meşgul eden, gencecik evlatlarımızın canını alan, milyarlarca dolara mal olan PKK terörünü ilgilendirmiyorsa, onu kapsamıyorsa kimi ya da kimleri kapsıyor?
Siyasi irade, “Nasıl olsa İmralı, Kandil ve Erbil ile görüşüyoruz, teröristlerin her türlü taleplerini yerine getiriyoruz, onların yol haritasıyla Anayasa bile hazırlıyoruz” diye düşünerek PKK terörünü bitirdiklerini falan mı zannediyorlar?
Bu taviz adımları PKK terörünü bitirmez, PKK’yı aynen Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi bizim coğrafyamızda devletleştirir.
Bu hem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin zararınadır, hem bu coğrafyada yaşayan Kürt kardeşlerimiz de dahil olmak üzere tüm halkımızın zararınadır, hem de bu ülkeyi idare eden, AB ve ABD aklıyla bu tür tavizlere imza atan siyasi iradenin zararınadır.
Süreç sadece Büyük İsrail Devleti projesine hizmet etmektedir.
Yasa tasarısı, tek terör tehdidimiz olan PKK’yı kapsamıyorsa kimi kapsıyor?
Acaba terör tehdidi bahanesiyle, siyasi iradeye muhalif olabilecek bütün unsurlar devre dışı bırakılmaya mı çalışılacak? Tasarı o kadar kapsamlı ki –sadece PKK’yı kapsamıyor- milyonlarca kişiyi direkt olarak içine alıyor.
İşin ilginç tarafı, konu yargıya bile intikal etmeyecek, yargı bypass edilecek. Bir şüphe tespit edildiğinde konu mahkemeye iletilmeyecek.
Şüpheli kurum ya da kişinin mal varlıklarına el konulmasına 7 kişi karar verecek. Kim bunlar? Bunlar MİT, Hazine Müsteşarlığı, Başbakanlık, İçişleri, Dışişleri ve Adalet Bakanlığı bürokratlarından seçilecek.
Yani bir olayın terör olup olmadığına, bunun finansmanının hangi kapsamda olduğuna iktidar partisinin belirlediği isimler belirleyecek. Bu ne kadar sıhhatli bir karar olabilir?
Daha önceki uygulamalarından da biliyoruz ki siyasi irade bu tür yetkili her zaman kendine yontmuştur. Görünen o ki siyasi irade kendisine muhalif olanları tamamen bertaraf etme gayreti içindedir. Demokratik krallığa bir adım daha…
Cezaevleri suçları ispat edilmemiş birçok vatandaşla dolu… Birisi bir iddia ortaya atıyor, hukuka göre, iddianın sahibi iddiasını ispatlaması gerekirken, suçlanan kişiden ispat bekleniyor. Hadi onu da geçtik, suçlanan içeri atılarak suçlu olmadığını ispatlaması isteniyor.
Siyasetin karıştığı bir hukuk düzeninde her şey ters yüz olmaktadır. Bu sebeple yargı bağımsız olmalıdır.
Siyasi iradenin, terörle mücadelede PKK’yı kapsam dışı bırakarak attığı bu son adımın birçok masum iş adamını da zanlı hatta suçlu hale getirmeyeceği ne malum?
Herkes suçlu psikolojisine büründürülerek, bir hükümranlık mı elde edilmek isteniyor?
Damat Ferit gibiler böyle bir hükümranlıktan hiçbir fayda görmedi, siz mi göreceksiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025