Dünkü yazımda basit bir karşılaştırma yapmış ve 'biz, neden Rusya'nın geldiği noktaya gelemedik', mealinde bir serzenişte bulunmuştum.
Birileri kalkıp, 'Rusya'nın petrolü, doğalgazı vs. var' diyebilir. Emin olun bizde daha fazlası var.
Dahası bizdeki sadece altın rezervleri ile emin olun Rusların bütün kuyularını da satın alabiliriz.
Bizde olmayan şey 'kendimiz, olamayışımızdır'. Siyasetçilerimiz dillerinden düşürmedikleri 'yerli ve milli' kavramlarını, kalplerine indirmedikleri, bu kavramların gereklerini yerine getirmedikleri için kendimiz olamıyoruz. Kendimiz olamadığımız için de ayağı kalkamıyoruz.
Geldiğimiz noktada gerek iktidar sahipleri ve gerekse muhalefet, ülkemize yönelik siyasi askeri, ekonomik ve terör tehditlerinin arkasında ABD ve batının olduğunu açıkça dile getirmektedirler.
Ama sahifeyi çevirdiklerinde yine onlarla dost, yine ortak, yine müttefik.
Baksanıza ABD'nin rızası için İsveç ekseninde nasıl da birleştiler!
BTP Liderin Hüseyin Baş'ın özetlediği gibi 'ülkemizde birileri milliyetçiliğin kaymağını yemeye çalışırken, bir diğerleri Atatürkçülüğü suiistimal ediyor, öte yandan bazıları dini sömürüsü' ile kendine alan açıyor.
Böyle bir anlayış ile bu topraklara yönelik tehditler biter mi? Devlet ve milletimizin ekonomik bağımsızlığı sağlanır mı? Ayrışmaların, kutuplaşmaların önüne geçilebilir mi?
Bugün iktidarıyla muhalefetiyle ülkemiz siyasetçileri, her şeyimizi emin olun her şeyimizi batıya endekslediler. Bir başlık söyleyin ki batıdan bağımsız olsun.
Daha AKP kurulmamış, Erdoğan ve Abdullah Gül, 'Türklerin kanını içmek' için ant içen o Papa'nın heykeli altında AB'ye imza atmamıştı.
Tarih 2001 idi ve Prof. Dr. Haydar Baş diyordu ki; "Avrupa Birliği'nin, bize dayattığı şartlar, üzerimizde emelleri olan güçlerin, boşluklardan istifade ederek, ülkenin bölünmesine imkân ve zemin hazırlanmalarını kolaylaştırmaktadır…
Batılıların tüm dünyada farklı yöntemler kullanarak toprak elde etme gayelerinde sıra Türkiye'dedir. Uygulanan projelerin (iyimserlikle yaklaşmak yerine) milli bütünlüğümüze karşı büyük bir tehdit içerdiğini asla unutmayalım! Yapılanlar, Türk vatanını işgale yönelmek demektir."
O gün 'başörtüsü' düşmanı denilen Ecevit, batının isteklerine imza atamıştı ama Erdoğan'ın iktidar olduğunda ilk işi o imzayı atmak oldu.
Diğer taraftan bugün 22 yıldır ülkemizi yöneten Sayın Erdoğan, güney sınırlarımıza kurulan 'teröristandan' bahsediyor. 'Kimin, ne dediğini bakmadan bunların yok edileceğini' ifade ediyor.
Demek ki bugüne kadar birilerinin dediğine bakılıyormuş!
En güvenli sınırlarımıza bu terörü kim getirdi? ABD-İsrail ve batı. Bunlarla beraber olma arzusuyla her imzayı atan kimdi?
Dün bahsettiğim gibi Putin, emperyalistlerle olup, koltuğunu sağlama almak yerine onlara karşı, kendi duruşunu gösterdi.
Benim ülkemde iktidara gelenler neden batı ile beraber olma arzusunu yenemiyor? Neden, kendi duruşumuzu gösteremiyorlar?
Bizde olmayan nedir?
İmansa iman, vatansa vatan, şan ise şanlı bir tarih, cesaretse cesaret, zeka ise zeka, insan gücü ise insan gücü, kaynaksa kaynak. O zaman bizde olmayan nedir?
Allah (c.c) O'ndan razı olsun. Büyük insan Atatürk şöyle diyor; "Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz."
Atatürk söylediklerini gerçekleştirdi ve tam bağımsız bir devlet kurdu.
Bugün siyasi olarak bağımsız bir devletiz. Ama ekonomik bağımsızlığımızı kaybettiğimiz için siyasi bağımsızlığımız prangalıdır.
Ekonomik bağımsızlığımızı sağlamadan, 'artık küresel gücüz, aktörüz, emir alan değil emir veren konumuna geldik' gibi sözler sadece vatandaşı terbiye etmeye yöneliktir.
Ekonomik bağımsızlığın ilk adımı paramızı özgürlüğüne kavuşturmaktır. Paramızı özgürlüğüne kavuşturduğumuzda yukarıda da ifade ettiğim gibi imansa iman, vatansa vatan, şan ise şanlı bir tarih, cesaretse cesaret, zeka ise zeka, insan gücü ise insan gücü, kaynaksa kaynak bileşenleri ile ayağı kalkabiliriz.
Bunun formülü, yol haritası Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modelidir.
Bu model dün olduğu gibi bugünde Bağımsız Türkiye Partisinin uygulamak için tercihinize sunduğu modeldir ve bu modeli uygulayacak zeka ve cesaret Hüseyin Baş ile karşınızda durmaktadır.
İster Baş ile baş olur baş olursunuz, ister birilerinin ihtiraslarına amigoluk yaparsınız. Tercih milletindir.
- ‘Türkiye hukuk devletidir’ iddiası ispata muhtaç / 13.12.2025
- DİB: ‘Devlet bütçesiyle kilise yapmak haramdır’ / 12.12.2025
- Terör örgütüyle müzakere nasıl devlet politikası olur? / 11.12.2025
- Eğitimden, öğretmenlerden, tarım ve hayvancılığa / 10.12.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025



















































































