Bugün Muharrem ayının 7'si…
3 gün sonra, yani 10 Muharrem günü İmam Hüseyin'in yarenleriyle birlikte şehadet şerbetini içmesinin yıldönümü…
Âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) "oğlum" diye hitap ettiği, "O Bendendir, Ben de O'ndanım" dediği cennet gençlerinin efendisi, tüm insanlığın örneği Ehl-i Beyt'ten olan Hz. Hüseyin ve yarenleri Muharrem'in 10'unda 30 bin kişilik zalimler güruhu tarafından şehit edilmiştir.
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin.
Muharrem ayı tarihin birçok döneminde bereketin, faziletin ayı olarak ifade edilirken, İmam Hüseyin'in şahadetinden sonra "matem ayı", 10 Muharrem de "matem günü" olmuştur.
Kan dökmenin, herhangi bir insanı dahi öldürmenin haram kılındığı bu mübarek aylarda ve günlerde hakkında tertemiz olduğuna dair Kur'an ayetinin bulunduğu, cennetin efendilerinden olduğuna dair birçok hadis-i şerifin bulunduğu bu büyük insanın canına kast edenlerin ne dünyada ne de ahirette yatacak yerleri yoktur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) daha hayattayken birçok defa İmam Hüseyin'in şehadetinden bahsetmiş ve gözyaşlarını tutamamıştır.
Hafız Ahmet bin Hüseyin Beyhaki, Umeyr kızı Esma'dan şöyle naklediyor:
"Hüseyin (a.s.) dünyaya geldiğinde Resulûllah (s.a.v.) yanıma gelerek; "Ey Esma! Çocuğumu bana getir" diye buyurdu.
Ben Hüseyin'i beyaz bir kundağa sararak Resulûllah'a götürdüm. Resulüllah (s.a.v.) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okuduktan sonra Hüseyin'i bana verdi ve ağlamaya başladı.
Resulûllah'a; "Anam babam Sana feda olsun Ey Allah'ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?" diye sorduğumda, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber; "Bu çocuğuma (İmam Hüseyin'e) ağlıyorum" diye cevap verdi."
Hakim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül-Fazl'dan şöyle rivayet ediyor:
"Bir gün Hüseyin'i (a.s.) Hz. Resulüllah'ın (s.a.v.) yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm. Bunun üzerine; "Ya Resulallah! Anam babam Sana feda olsun, Size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?)" diye sorduğumda şöyle buyurdular:
"Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini Bana haber verdi. Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katledildiği yerden kan renkli olan bir avuç toprak Bana getirdi."
İbn-i Sa'd "Tabakatu'l-Kübra" adlı kitabında Hz. Aişe'den şöyle naklediyor:
"Resulûllah'ın (s.a.v.) bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Resulûllah'a doğru yürümeğe başladı. Ben onu Resulûllah'tan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki âlem serverinin yanına yaklaştı. Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı. "Niçin ağlıyorsunuz?" dediğimde; "Cebrail Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını Bana gösterdi. Allah'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu."
Evet, Allah'ın gazabının gerçekten mü'min olanların üzerine olmayacağına göre O'nu şehit edenleri hala Müslüman olarak gösterme gayretlerinin batıl olduğu aşikardır.
Bir diğer önemli nokta ise; İmam Hüseyin'in şahadetine ağlayıp da O'nun, şahadetiyle vermek istediği mesajı kavramamak Allah'ın muradını kavramamak demektir.
İmam Hüseyin'in mücadelesi İslam'ı kullanarak insanlara zulmedenlere karşıdır. Hüseyni duruş, şartlar ne olursa olsun, batılın karşısında dimdik durmayı gerektirir.
Eğer birileri İmam Hüseyin'in yolunda olduğunu iddia edip de üç kuruşluk dünya menfaati uğruna yanlış olanların safında yerini alıyorsa, bu onların, İmam Hüseyin'e biat etme vaadiyle mektup gönderip, ardından da Yezid'in ordusunda saf tutan ve İmam Hüseyin'i şehit eden zalimler arasında olduğunu göstermektedir.
Unutmayalım ki İmam Zeynelabidin'i (a.s.) Yezid'in güruhuna teslim eden Kûfeli de ağlayarak bu ihaneti yaptı.
Prof. Dr. Haydar Baş, bir yazısında, İmam Hüseyin'i şehit eden ve de sonraki dönemlerde de Ehl-i Beyt nesline çile çektiren "Emevi zihniyeti"ni şöyle ifade etmektedir:
"İmam, koltuk derdine düşen Emevi zihniyetinin nefsi arzularıyla şehit edilmiştir. Emevi zihniyeti ise, Resulûllah'ın 'oğlum' dediği İmam Hüseyin efendimizi, Allah'ın rızasını kazanacaklar umudu ile kandırdığı Müslümanlara öldürten zihniyettir. Masum imamları 'halifelik elimizden gidecek' kaygısı ile hapislerde süründüren, can endişesi içinde yaşatan da bu zihniyettir. Dini halifelik koltuğu uğruna kullanan zihniyetin ta kendisidir Emeviler…"
Allah sırat-ı müstakiminden, Ehl-i Beyt'inin yolundan bizleri ayırmasın. Âmin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025