Türkiye Süper Ligi'nin ilk üç haftasını galibiyetle kapatan Trabzonspor, son 3 karşılaşmasını kaybetti. İstanbulspor mağlubiyetindenden sonra Teknik Direktör Sadi Tekelioğlu kimileri tarafından topun ağzına sürüldü. Başkan Yardımcısı Ahmet Kul, "Trabzonspor hamurunu yoğuramıyor" sözleriyle Sadi Hoca ile ilgili kamuoyuna ince bir mesaj gönderdi.
Acaba öyle mi? Gerçekten de Sayın Tekelioğlu, elindeki hamuru layıkıyla yoğuracak yetenekte bir fırıncı değil mi? Veyahut Trabzonspor'un hamurundan hangi kalitede ekmek çıkar?
Dıyarbakır ve Samsun maçlarını 90 dakika izlemedim. Kısa görüntülerden edindiğim intiba, Bordo Mavili ekibin her iki karşılaşmada kötü bir performans sergilediği yönündeydi. Hele hele Diyarbakır maçı fecaattı!
Bu iki karşılaşmadan sonra Sadi Hoca'ya bir eleştiri gelseydi, 'amenna' diyebilirdik. Ancak İstanbulspor maçından sonra bu eleştirileri kabul edebilmek mümkün değil.
Neden mi?
1) Trabzon, İstanbulspor maçında yenilse de ilerisi için ümit veren, göz dolduran bir oyun sergiledi. Takım ilk 20 dakikada nefis pres yaptı. Ancak kapasite yetersizliği nedeniyle, bunu 90 dakikaya yayamadı. Üstelik, Trabzon maçın son 30 dakikasının da tek hakimiydi.
2) İstanbul maçını esas alarak, bir Allah'ın kulu teknik yönden Sadi Hoca'yı eleştiremez. Maça zamanında müdahale etti, İstanbulspor'un hocası Aykut Kocaman'ın adımlarını zamanında fark etti ve buna uygun çözümler üretti. Yeni varyasyonları denedi. Takımını uygun bir dizilişle sahaya sürdü.
O halde sorun nerede?
Sorun hamuru yoğuran ellerde değil. Hamurun kalitesinde. Bu hamurun mayası, tuzu eksik. Trabzon, ligdeki ilk 3 maçı Hami Mandıralı'nın kantkısıyla kazandı. O olmasaydı, Beşiktaş ve Gaziantepspor maçı mağlubiyetle değilse de, beraberlikle bitecekti. Demek ki, Hami'siz olmuyor bu işler...
* Defansta Salazar, habire sakarlık yaparak, kendi kalesine çalışırsa,
* Yılların tecrübesi Osman, rahat koşullar altında kendi kalesine gol atarsa,
* Futbolcuların çoğu hazırlık paslarında bile, topu ya taca ya da rakibe atarsa,
* 100 bin dolarlık futbolcular, maaşlarını alamadıkları için isyan çıkarırsa,
* Takımı sırtlaması gereken Erman ve Zafer topu gevelerse,
* Takımda gol atabilecek ezici bir forvet oyuncusu olmazsa,
* Orta sahanın yükü gencecik Gökdeniz'in sırtına yıkılırsa,
Nasıl olsun ki?
Teknik direktör, bir fabrikadaki müdüre benzer. Müdürün işi, yönetim kurulunun eline verdiği malzemelerle kaliteli mal üretmektir. Müdüre ne kadar kaliteli malzeme verilirse, montaj hatlarından o kadar iyi mal çıkar. Şayet kaliteli hammaddeyi iyi ürüne dönüştüremiyorsa, müdürün görevine son verilir.
Sadi Hoca'ya bu gözle bakmak lazım. İstanbul maçı dikkate alındığında, Sadi Hoca elindeki malzemeyi en iyi şekilde işlemiştir. O halde yönetimin yapması gereken şeyler var. Burada kendi bağrından çıkan bir Hoca'yı bırakıp; Malatya'yı 'malzeme' faktöründen ötürü bırakmak zorunda kalan, Erdoğan Arıca'yı getirmek çözüm değil. Önce yönetim kendi içinde birlik ve beraberlik görüntüsü vermeli. 'Ben para verdim, sen vermedin'; 'Para vermiyorsun ama bakıyorum her akşam TV kanallarındasın', türünden karşılıklı eleştiriler sona ermeli. İlaveten, Sadi Hoca'nın elindeki kartlar güçlendirilmeli. Trabzon'un doğru dürüst yedek oyuncusu yok!
Başka yapılacak şeyler de var tabii...
Son söz: 18 sene bekleyen Trabzonspor taraftarı kendi toprağından çıkan Sadi Hoca'ya, biraz daha hoşgörülü olmalı... En azından, Gordon Milne'ye gösterilen 'tahammül' onada gösterilmeli.
Acaba öyle mi? Gerçekten de Sayın Tekelioğlu, elindeki hamuru layıkıyla yoğuracak yetenekte bir fırıncı değil mi? Veyahut Trabzonspor'un hamurundan hangi kalitede ekmek çıkar?
Dıyarbakır ve Samsun maçlarını 90 dakika izlemedim. Kısa görüntülerden edindiğim intiba, Bordo Mavili ekibin her iki karşılaşmada kötü bir performans sergilediği yönündeydi. Hele hele Diyarbakır maçı fecaattı!
Bu iki karşılaşmadan sonra Sadi Hoca'ya bir eleştiri gelseydi, 'amenna' diyebilirdik. Ancak İstanbulspor maçından sonra bu eleştirileri kabul edebilmek mümkün değil.
Neden mi?
1) Trabzon, İstanbulspor maçında yenilse de ilerisi için ümit veren, göz dolduran bir oyun sergiledi. Takım ilk 20 dakikada nefis pres yaptı. Ancak kapasite yetersizliği nedeniyle, bunu 90 dakikaya yayamadı. Üstelik, Trabzon maçın son 30 dakikasının da tek hakimiydi.
2) İstanbul maçını esas alarak, bir Allah'ın kulu teknik yönden Sadi Hoca'yı eleştiremez. Maça zamanında müdahale etti, İstanbulspor'un hocası Aykut Kocaman'ın adımlarını zamanında fark etti ve buna uygun çözümler üretti. Yeni varyasyonları denedi. Takımını uygun bir dizilişle sahaya sürdü.
O halde sorun nerede?
Sorun hamuru yoğuran ellerde değil. Hamurun kalitesinde. Bu hamurun mayası, tuzu eksik. Trabzon, ligdeki ilk 3 maçı Hami Mandıralı'nın kantkısıyla kazandı. O olmasaydı, Beşiktaş ve Gaziantepspor maçı mağlubiyetle değilse de, beraberlikle bitecekti. Demek ki, Hami'siz olmuyor bu işler...
* Defansta Salazar, habire sakarlık yaparak, kendi kalesine çalışırsa,
* Yılların tecrübesi Osman, rahat koşullar altında kendi kalesine gol atarsa,
* Futbolcuların çoğu hazırlık paslarında bile, topu ya taca ya da rakibe atarsa,
* 100 bin dolarlık futbolcular, maaşlarını alamadıkları için isyan çıkarırsa,
* Takımı sırtlaması gereken Erman ve Zafer topu gevelerse,
* Takımda gol atabilecek ezici bir forvet oyuncusu olmazsa,
* Orta sahanın yükü gencecik Gökdeniz'in sırtına yıkılırsa,
Nasıl olsun ki?
Teknik direktör, bir fabrikadaki müdüre benzer. Müdürün işi, yönetim kurulunun eline verdiği malzemelerle kaliteli mal üretmektir. Müdüre ne kadar kaliteli malzeme verilirse, montaj hatlarından o kadar iyi mal çıkar. Şayet kaliteli hammaddeyi iyi ürüne dönüştüremiyorsa, müdürün görevine son verilir.
Sadi Hoca'ya bu gözle bakmak lazım. İstanbul maçı dikkate alındığında, Sadi Hoca elindeki malzemeyi en iyi şekilde işlemiştir. O halde yönetimin yapması gereken şeyler var. Burada kendi bağrından çıkan bir Hoca'yı bırakıp; Malatya'yı 'malzeme' faktöründen ötürü bırakmak zorunda kalan, Erdoğan Arıca'yı getirmek çözüm değil. Önce yönetim kendi içinde birlik ve beraberlik görüntüsü vermeli. 'Ben para verdim, sen vermedin'; 'Para vermiyorsun ama bakıyorum her akşam TV kanallarındasın', türünden karşılıklı eleştiriler sona ermeli. İlaveten, Sadi Hoca'nın elindeki kartlar güçlendirilmeli. Trabzon'un doğru dürüst yedek oyuncusu yok!
Başka yapılacak şeyler de var tabii...
Son söz: 18 sene bekleyen Trabzonspor taraftarı kendi toprağından çıkan Sadi Hoca'ya, biraz daha hoşgörülü olmalı... En azından, Gordon Milne'ye gösterilen 'tahammül' onada gösterilmeli.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016