Geçtiğimiz hafta İzmir Adliyesi önünde gerçekleşen terör saldırısında canını feda ederek tek başına teröristleri püskürten ve de yüzlerce insanın katliamına mani olan şehit polis Fethi Sekin'i rahmetle anıyoruz. Allah rahmet eylesin, ailesinin ve milletimizin başı sağ olsun.
Şehit Fethi Sekin, canı pahasına verdiği mücadeleyle iki büyük zafer kazandı. Bunlardan birincisi, büyük bir katliam planlayan teröristlerin planını bozdu.
Teröristler, bir taraftan bombalı araç saldırısı planlarken, diğer taraftan roketlerle el bombalarıyla saldırmayı planlıyordu. Bombalı aracı Adliye otoparkına sokup patlatacaklardı, bu büyük bir zayiat ve can kaybı demekti.
Ayrıca üzerlerinden 2 adet Kalaşnikof, bir RPG-7 roketatar, 8 roket ve 8 el bombası çıktı. Roketlerin 1,5 metre kalınlığındaki duvarı delebilecek özellikte olduğu belirtildi. Bu silahlarla da büyük bir katliam planlandığı açık?
Fethi Sekin, teröristleri fark ettikten sonra sağına ve soluna bakmadı, "Ben trafik polisiyim, terörle mücadele benim görevim değil" demedi, uzun namlulu silahlara karşı tabancasını çekti ve mermisi bitene kadar çatıştı. Bir teröristi öldürdü, diğerine ise yardım gelene kadar aman vermedi ve neticede şehit düştü.
Böylece Adliye binasındaki yüzlerce kişiyi büyük bir felaketten, katliamdan tek başına kurtarmış oldu. Bu son zamanlarda eşine zor rastlanır bir zafer?
Şehit polisin ikinci zaferi ise, ortaya koyduğu mücadeleyle büyük bir fitneyi bertaraf etmesidir. Nasıl mı? Ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanlar, ülkemizde etnik bir çatışmanın çıkması için büyük gayretler sarf etmekte, sinsi planlar kurmaktadır.
Şehit polisimiz Fethi Sekin Elazığ doğumlu Kürt kökenli bir vatandaşımızdır. Verdiği bu mücadeleyle, tek başına terörün karşısına çıkıp, teröre geçit vermeyerek, yaşadığımız sorunun "Kürt meselesi" değil, terör meselesi olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
Meseleyi, Kürt meselesi olarak lanse edip, Türk-Kürt çatışması tezgahına zemin hazırlamaya çalışanlara, son iki terör eyleminde yaşananlar tokat gibi cevap olmuştur.
Reina saldırısını gerçekleştiren terörist Türk kökenlidir, İzmir Adliyesi'ndeki saldırıyı engelleyen kahraman polisimiz ise Kürt kökenlidir.
Bir kez daha net olarak anlaşılmıştır ki terörün milliyeti, dini olmaz. Terörü bahane ederek milletimizin bir bölümünü dışlamak, bu ülkeyi bölmek ve parçalamak isteyenlerin, işgal hesabı olanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş; herkesin ülkemizde yaşanan terör meselesini "Kürt meselesi" olarak ifade edip, terörle müzakere sürecine destek verdiği dönemlerde, "Mesele Kürt meselesi değil, terör meselesidir, terörle müzakere edilmez, mücadele edilir" diyordu, haklı çıktı.
Yine Sayın Baş, terörle sadece askeri yöntemlerle değil, ekonomi, siyasi, eğitim, sağlık her sahada mücadele edilmesi lazım demişti ve bugün yine haklılığına şahit oluyoruz. Terörü sadece telin etmekle, ya da "Ey Haydar Hoca siz haklı çıktınız" demekle elbette ki terör çözülmez. Sayın Baş sadece teşhiste bulunmadı aynı zamanda problemin çözümlerini de sundu.
Sayın Baş'ın, yıllardır haykırdığı "Türk-Kürt kardeştir", "Kürtler Türk boyundandır, Ural-Altay kökenlidir", "Bizler aynı dedenin torunlayız" vurgusu ısrarla gündem edilmeli, bunu sağlayan üniter yapı korunmalıdır. Hacı Bektaş-ı Veli'nin Ehl-i Beyt mayasıyla temellerini attığı, Atatürk'ün Lozan'la tapusunu oluşturduğu "Türk milleti şemsiyesi" altında milletimizi oluşturan 36 etnik köken hiçbir ayrım yapılmadan tek bilek tek yürek yapılmalıdır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sosyal devlet projelerinden olan "Vatandaşlık Maaşı", yani her Türk vatandaşına 1000 TL maaş bağlama projesi acilen hayata geçirilmeli, yine modelin önerdiği yöntemlerle işsizlik bir sorun olmaktan çıkartılarak asgari ücret 5000 TL yapılmalıdır.
Sayın Baş'ın Milli Devlet tezinde ifade ettiği gibi, eğitim tüm yurtta homojen hale getirilmeli, sınava dayalı değil, pratik, öğretici, kabiliyetleri açığa çıkaran bir eğitim olmalı, her isteyen genç sınavsız bir şekilde üniversiteye girebilmeli, masrafsız okuyabilmeli.
Sağlık hizmetleri bedava olmalı, vatandaş bir kuruş ödemeden devlet babasının garantörlüğünde sağlıklı bir hayat sürdürebilmeli. Bunların hepsi ve daha fazlası, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi ve bu çözümleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş ile hayata geçirilebilir.
O zaman göreceğiz ki, bu ülkenin hiçbir evladı dağa çıkmayacak, terörün pençesine düşmeyecek ve her gencimiz kahraman polisimiz Fethi Sekin gibi bulunduğu yerde vatanın ve bayrağın güvencesi olacak, "teröre, menfur hesaplara geçit yok" diyecek.
Şehit Fethi Sekin, canı pahasına verdiği mücadeleyle iki büyük zafer kazandı. Bunlardan birincisi, büyük bir katliam planlayan teröristlerin planını bozdu.
Teröristler, bir taraftan bombalı araç saldırısı planlarken, diğer taraftan roketlerle el bombalarıyla saldırmayı planlıyordu. Bombalı aracı Adliye otoparkına sokup patlatacaklardı, bu büyük bir zayiat ve can kaybı demekti.
Ayrıca üzerlerinden 2 adet Kalaşnikof, bir RPG-7 roketatar, 8 roket ve 8 el bombası çıktı. Roketlerin 1,5 metre kalınlığındaki duvarı delebilecek özellikte olduğu belirtildi. Bu silahlarla da büyük bir katliam planlandığı açık?
Fethi Sekin, teröristleri fark ettikten sonra sağına ve soluna bakmadı, "Ben trafik polisiyim, terörle mücadele benim görevim değil" demedi, uzun namlulu silahlara karşı tabancasını çekti ve mermisi bitene kadar çatıştı. Bir teröristi öldürdü, diğerine ise yardım gelene kadar aman vermedi ve neticede şehit düştü.
Böylece Adliye binasındaki yüzlerce kişiyi büyük bir felaketten, katliamdan tek başına kurtarmış oldu. Bu son zamanlarda eşine zor rastlanır bir zafer?
Şehit polisin ikinci zaferi ise, ortaya koyduğu mücadeleyle büyük bir fitneyi bertaraf etmesidir. Nasıl mı? Ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanlar, ülkemizde etnik bir çatışmanın çıkması için büyük gayretler sarf etmekte, sinsi planlar kurmaktadır.
Şehit polisimiz Fethi Sekin Elazığ doğumlu Kürt kökenli bir vatandaşımızdır. Verdiği bu mücadeleyle, tek başına terörün karşısına çıkıp, teröre geçit vermeyerek, yaşadığımız sorunun "Kürt meselesi" değil, terör meselesi olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
Meseleyi, Kürt meselesi olarak lanse edip, Türk-Kürt çatışması tezgahına zemin hazırlamaya çalışanlara, son iki terör eyleminde yaşananlar tokat gibi cevap olmuştur.
Reina saldırısını gerçekleştiren terörist Türk kökenlidir, İzmir Adliyesi'ndeki saldırıyı engelleyen kahraman polisimiz ise Kürt kökenlidir.
Bir kez daha net olarak anlaşılmıştır ki terörün milliyeti, dini olmaz. Terörü bahane ederek milletimizin bir bölümünü dışlamak, bu ülkeyi bölmek ve parçalamak isteyenlerin, işgal hesabı olanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş; herkesin ülkemizde yaşanan terör meselesini "Kürt meselesi" olarak ifade edip, terörle müzakere sürecine destek verdiği dönemlerde, "Mesele Kürt meselesi değil, terör meselesidir, terörle müzakere edilmez, mücadele edilir" diyordu, haklı çıktı.
Yine Sayın Baş, terörle sadece askeri yöntemlerle değil, ekonomi, siyasi, eğitim, sağlık her sahada mücadele edilmesi lazım demişti ve bugün yine haklılığına şahit oluyoruz. Terörü sadece telin etmekle, ya da "Ey Haydar Hoca siz haklı çıktınız" demekle elbette ki terör çözülmez. Sayın Baş sadece teşhiste bulunmadı aynı zamanda problemin çözümlerini de sundu.
Sayın Baş'ın, yıllardır haykırdığı "Türk-Kürt kardeştir", "Kürtler Türk boyundandır, Ural-Altay kökenlidir", "Bizler aynı dedenin torunlayız" vurgusu ısrarla gündem edilmeli, bunu sağlayan üniter yapı korunmalıdır. Hacı Bektaş-ı Veli'nin Ehl-i Beyt mayasıyla temellerini attığı, Atatürk'ün Lozan'la tapusunu oluşturduğu "Türk milleti şemsiyesi" altında milletimizi oluşturan 36 etnik köken hiçbir ayrım yapılmadan tek bilek tek yürek yapılmalıdır.
Milli Ekonomi Modeli'nin sosyal devlet projelerinden olan "Vatandaşlık Maaşı", yani her Türk vatandaşına 1000 TL maaş bağlama projesi acilen hayata geçirilmeli, yine modelin önerdiği yöntemlerle işsizlik bir sorun olmaktan çıkartılarak asgari ücret 5000 TL yapılmalıdır.
Sayın Baş'ın Milli Devlet tezinde ifade ettiği gibi, eğitim tüm yurtta homojen hale getirilmeli, sınava dayalı değil, pratik, öğretici, kabiliyetleri açığa çıkaran bir eğitim olmalı, her isteyen genç sınavsız bir şekilde üniversiteye girebilmeli, masrafsız okuyabilmeli.
Sağlık hizmetleri bedava olmalı, vatandaş bir kuruş ödemeden devlet babasının garantörlüğünde sağlıklı bir hayat sürdürebilmeli. Bunların hepsi ve daha fazlası, Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi ve bu çözümleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş ile hayata geçirilebilir.
O zaman göreceğiz ki, bu ülkenin hiçbir evladı dağa çıkmayacak, terörün pençesine düşmeyecek ve her gencimiz kahraman polisimiz Fethi Sekin gibi bulunduğu yerde vatanın ve bayrağın güvencesi olacak, "teröre, menfur hesaplara geçit yok" diyecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025