Bir devletin olmazsa olmaz asli gelirlerini kullanmayan siyasilerimiz, bir taraftan vergileri ve cezaları artırma yoluna giderken, diğer taraftan da elde kalan son değerleri de üç beş kuruş gelir için elden çıkartıyor.
Millete ait olan kamu kuruluşlarımızın ve maden sahalarımızın satışına tam gaz devam ediliyor. Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından olan 14 şeker fabrikasının 4'ü satıldı, diğerleri de sırayla satılacak. Şimdi de kömür madenlerinin satışa çıkartılacağı ifade ediliyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bu yıl en az beş kömür ve linyit madeninin, ruhsat devri suretiyle işletme hakkının verilmesi yöntemi kullanılarak ihale edileceği belirtildi.
Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Zafer Benli, Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi'nde, bu yöntemi kullanarak yapılacak ilk ihalenin Armutçuk Alacaağzı kömür madeni olduğunu ifade etti. 15-20 milyon ton rezervi olduğu söylenen Armutçuk madeni Haziran ayının ilk haftası satılacak.
Benli'nin açıklamasına göre, satışa çıkacak ikinci saha 136 milyon ton rezervi olan bir saha olacak. Bu sahanın Soma Kömür İşletmeleri AŞ'ye ait saha olduğu belirtiliyor. Tasfiye işleminin ardından sahanın ihaleye gideceği ifade ediliyor. Bunun dışında ayrıca Türkiye Kömür İşletmeleri'ne (TKİ) ait 3 sahanın daha satışa çıkacağı belirtildi.
Benli, bu satışlarla 5 yılda yerli kömürden 5 bin megavata yakın elektrik üretim kapasitesinin devreye gireceğini söyledi ve "Sahaları özel sektöre devrederek ekonomiye kazandıracağız" dedi. Benli ihalenin detayları ile ilgili de şunları söyledi:
"Her sahanın kendi özelliklerine göre hazırlık dönemine ilişkin süreler konulacak. Bu süre bittikten ve üretime başladıktan yaklaşık 15 ay sonra gelir beklentimiz söz konusu olacak. Yatırımcı bütün harcamalarını, yatırımlarını ve 15 ay üretimini de yapsın. Artık rahatladıktan sonra kamuya da gelir veya kömüründen pay versin. Bu şekilde bir yarışma olacak. Bana göre tarihin en esnek ihale modellerinden birisi oldu."
Görünen o ki, kömür sahalarını alan şirketlere ciddi kolaylıklar sağlanıyor.
Uluslararası Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi'nde konuşan bir diğer isim ise zirvenin organizatörlüğünü üstlenen Kömür Üreticileri Derneği'nin (KÖMÜRDER) Başkanı Muzaffer Polat'tı. "Yerli kömür üretimi artacak. Türkiye'nin envanterini ortaya çıkarmak için ülkenin her yerinde sondaj çalışmaları yapılacak" diyen Polat şunları söyledi:
"Türkiye'de doğalgaz veya petrol az olduğu için fosil yakıt anlamında kömür öne çıkıyor. Şu an 18 milyar ton tespit edilmiş rezervimiz var. Ama bu rezervin çok daha yüksek rakamlara çıkacağına inanıyorum."
Burada bir düzeltme yapalım, bir ülkede kömür rezervinin varlığı aynı zamanda doğalgazın da varlığı anlamına gelir. Ayrıca uluslar arası uzmanlar ve resmi raporlar Türkiye'nin bir petrol okyanusu üzerinde olduğunu kanıtlamaktadır.
Polat ayrıca "(Türkiye'deki) sondaj derinlikleri 1000 metreye çıkarıldığında bu rezerv artacaktır. Geçmişteki politikalar nedeniyle bu derinlik daha alt düzeylerde kaldı. İthal doğalgaz ve kömür kolaycılığına kaçıldı" ifadelerini kullandı ve yerli kömüre destek için devletin destek ve teşvikler sunduğunu belirtti. (Rus bilim adamlarının ifadelerine göre, Türkiye'deki kömür rezervi 500 milyar ton)
Bu destek ve teşviklerin özel sektöre nasıl sağlandığını yukarıda Benli'nin açıklamalarında aktardık. Kömür sahalarını satın alan özel sektör firmalarına ayrıca devletin alım garantisi vereceğini de KÖMÜRDER Başkanı Polat'tan öğreniyoruz.
Polat, geçen yıl ithal ettiğimiz kömürün 37 milyon ton civarında olduğunu ve bunun da 13-16 milyon tonunun Rusya'dan geldiğini belirtti.
Şimdi bu bilgileri ve açıklamaları toparlayarak şu değerlendirmeyi yapalım:
Siyasilerin, millete ait olan madenlerin ruhsatlarını yabancılara ya da yerli özel firmalara satması, buraların gelirlerini onlara kazandırması demektir.
Ayrıca sunulan toleranslar, teşvikler ve alım garantileri bu maden sahalarına sahip olanlara ciddi bir rant sağlamaktadır.
Bu şekilde hem millete ait olan madenler elden çıkmaktadır, hem de alım garantileriyle bu özel şirketlere kar üstüne kar kazandırılırken, bunun faturası da yine millete kesilmektedir.
Millete ait olan zenginliklerden millet asla istifade edememektedir.
Bu durumda nasıl cebimizde üzerinde TL yazan para bize ait değil, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle doların tercümesiyse ve bu paranın piyasada dolanmasının ülke ekonomisine hiçbir faydası yoksa, aynı şekilde devletin millet adına çıkarmadığı, özel şirketlere verdiği kömürün de bize hiçbir faydası yoktur.
Olması gereken Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde açıkça belirttiği gibi, bu madenlerin devlet-millet ortaklığıyla işletilmesidir. Yüzde 51 devlet, yüzde 49 millet? Kömür işletmelerine milletin ortak olması bu devlet kurumlarına bir otokontrol sağlayacak, verimlilik doğal olarak artacaktır. Bu tür bir özelleştirme faydalıdır ama bugün siyasilerimizin yaptığı özelleştirmeler sahip olunan kıymetlerin başkalarına devredilmesi şeklindedir.
Milletimiz artık bu değerlerini kaybetmek istemiyorsa, kaybedilenleri de yeniden kazanmak, altın zengini, petrol zengini, kömür zengini, bor zengini olmak istiyorsa, bunun yolu "Canla, başla Haydar Baş'la" demektir, Milli Ekonomi Modeli'ni ülkemizde hayata geçirecek Lidere ve kadroya emaneti teslim etmektir.
Millete ait olan kamu kuruluşlarımızın ve maden sahalarımızın satışına tam gaz devam ediliyor. Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından olan 14 şeker fabrikasının 4'ü satıldı, diğerleri de sırayla satılacak. Şimdi de kömür madenlerinin satışa çıkartılacağı ifade ediliyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, bu yıl en az beş kömür ve linyit madeninin, ruhsat devri suretiyle işletme hakkının verilmesi yöntemi kullanılarak ihale edileceği belirtildi.
Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Zafer Benli, Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi'nde, bu yöntemi kullanarak yapılacak ilk ihalenin Armutçuk Alacaağzı kömür madeni olduğunu ifade etti. 15-20 milyon ton rezervi olduğu söylenen Armutçuk madeni Haziran ayının ilk haftası satılacak.
Benli'nin açıklamasına göre, satışa çıkacak ikinci saha 136 milyon ton rezervi olan bir saha olacak. Bu sahanın Soma Kömür İşletmeleri AŞ'ye ait saha olduğu belirtiliyor. Tasfiye işleminin ardından sahanın ihaleye gideceği ifade ediliyor. Bunun dışında ayrıca Türkiye Kömür İşletmeleri'ne (TKİ) ait 3 sahanın daha satışa çıkacağı belirtildi.
Benli, bu satışlarla 5 yılda yerli kömürden 5 bin megavata yakın elektrik üretim kapasitesinin devreye gireceğini söyledi ve "Sahaları özel sektöre devrederek ekonomiye kazandıracağız" dedi. Benli ihalenin detayları ile ilgili de şunları söyledi:
"Her sahanın kendi özelliklerine göre hazırlık dönemine ilişkin süreler konulacak. Bu süre bittikten ve üretime başladıktan yaklaşık 15 ay sonra gelir beklentimiz söz konusu olacak. Yatırımcı bütün harcamalarını, yatırımlarını ve 15 ay üretimini de yapsın. Artık rahatladıktan sonra kamuya da gelir veya kömüründen pay versin. Bu şekilde bir yarışma olacak. Bana göre tarihin en esnek ihale modellerinden birisi oldu."
Görünen o ki, kömür sahalarını alan şirketlere ciddi kolaylıklar sağlanıyor.
Uluslararası Temiz Kömür Teknolojileri Zirvesi'nde konuşan bir diğer isim ise zirvenin organizatörlüğünü üstlenen Kömür Üreticileri Derneği'nin (KÖMÜRDER) Başkanı Muzaffer Polat'tı. "Yerli kömür üretimi artacak. Türkiye'nin envanterini ortaya çıkarmak için ülkenin her yerinde sondaj çalışmaları yapılacak" diyen Polat şunları söyledi:
"Türkiye'de doğalgaz veya petrol az olduğu için fosil yakıt anlamında kömür öne çıkıyor. Şu an 18 milyar ton tespit edilmiş rezervimiz var. Ama bu rezervin çok daha yüksek rakamlara çıkacağına inanıyorum."
Burada bir düzeltme yapalım, bir ülkede kömür rezervinin varlığı aynı zamanda doğalgazın da varlığı anlamına gelir. Ayrıca uluslar arası uzmanlar ve resmi raporlar Türkiye'nin bir petrol okyanusu üzerinde olduğunu kanıtlamaktadır.
Polat ayrıca "(Türkiye'deki) sondaj derinlikleri 1000 metreye çıkarıldığında bu rezerv artacaktır. Geçmişteki politikalar nedeniyle bu derinlik daha alt düzeylerde kaldı. İthal doğalgaz ve kömür kolaycılığına kaçıldı" ifadelerini kullandı ve yerli kömüre destek için devletin destek ve teşvikler sunduğunu belirtti. (Rus bilim adamlarının ifadelerine göre, Türkiye'deki kömür rezervi 500 milyar ton)
Bu destek ve teşviklerin özel sektöre nasıl sağlandığını yukarıda Benli'nin açıklamalarında aktardık. Kömür sahalarını satın alan özel sektör firmalarına ayrıca devletin alım garantisi vereceğini de KÖMÜRDER Başkanı Polat'tan öğreniyoruz.
Polat, geçen yıl ithal ettiğimiz kömürün 37 milyon ton civarında olduğunu ve bunun da 13-16 milyon tonunun Rusya'dan geldiğini belirtti.
Şimdi bu bilgileri ve açıklamaları toparlayarak şu değerlendirmeyi yapalım:
Siyasilerin, millete ait olan madenlerin ruhsatlarını yabancılara ya da yerli özel firmalara satması, buraların gelirlerini onlara kazandırması demektir.
Ayrıca sunulan toleranslar, teşvikler ve alım garantileri bu maden sahalarına sahip olanlara ciddi bir rant sağlamaktadır.
Bu şekilde hem millete ait olan madenler elden çıkmaktadır, hem de alım garantileriyle bu özel şirketlere kar üstüne kar kazandırılırken, bunun faturası da yine millete kesilmektedir.
Millete ait olan zenginliklerden millet asla istifade edememektedir.
Bu durumda nasıl cebimizde üzerinde TL yazan para bize ait değil, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle doların tercümesiyse ve bu paranın piyasada dolanmasının ülke ekonomisine hiçbir faydası yoksa, aynı şekilde devletin millet adına çıkarmadığı, özel şirketlere verdiği kömürün de bize hiçbir faydası yoktur.
Olması gereken Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde açıkça belirttiği gibi, bu madenlerin devlet-millet ortaklığıyla işletilmesidir. Yüzde 51 devlet, yüzde 49 millet? Kömür işletmelerine milletin ortak olması bu devlet kurumlarına bir otokontrol sağlayacak, verimlilik doğal olarak artacaktır. Bu tür bir özelleştirme faydalıdır ama bugün siyasilerimizin yaptığı özelleştirmeler sahip olunan kıymetlerin başkalarına devredilmesi şeklindedir.
Milletimiz artık bu değerlerini kaybetmek istemiyorsa, kaybedilenleri de yeniden kazanmak, altın zengini, petrol zengini, kömür zengini, bor zengini olmak istiyorsa, bunun yolu "Canla, başla Haydar Baş'la" demektir, Milli Ekonomi Modeli'ni ülkemizde hayata geçirecek Lidere ve kadroya emaneti teslim etmektir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024