Dünyanın bırak beşten büyüklüğünü bir virüsten küçük olduğu ispatlandı. Medyada bir çok başlık tartışılıyor.
Örneğin, 'bu yaşanılanlardan sonra küresel dayanışma sağlanır mı' sorusu soruluyor ve cevaplar aranıyor.
Trilyonlarca dolarlık bir ekonomik daralmadan bahsediliyor ve bunun etkileri, nasıl aşılacağı konuşuluyor.
Ama diğer taraftan bakıyorsunuz daha krizin ilk günlerinde, 'isteyene 1 trilyon dolar kredi ayırdım' diyen IMF'nin kapısına 80 ülke koşmuş vaziyette.
Yani ilk iki şık otomatikman devre dışı kaldı. Yine insanlar, devletler faizle borçlandırılacak, yine emekleri çalınacak ve yine dünyanın efendileri hükümdarlıklarına devam edecek.
Aynı kaygılar ülkemiz özelinde daha da etkili hissediliyor. Devlet ve özel sektör borca batmış. Vatandaş zaten gırtlağına kadar borçlu.
Resmi olarak 4 milyon 4 yüz bin işsizler ordusuna kapanan işyerlerindeki çalışanları da dahil edersek 6 milyondan bir işsiz kesim var. Üretim durma noktasında. Tüketim sadece gıda üzerine.
Hükümet 100 milyarlık paket açıklıyor. Paketin sıcak para boyutu sadece 2 milyar TL. Ardından yardım kampanyası başlatıyor.
İlginçtir! Dün ekranlarda ceplerine dolar doldurup kapitalizm sözcülüğüne kalkışanlar bugün, 'aklım kabul etmese de, gönlüm razı olmasa da para basmaktan başka şansımız yok' diyorlar.
Sende akıl ve gönül yok ki, anlasın ve ikrar etsin. Sonra! Öyle kafana göre para basamazsın. Basarsan kaş, yapayım derken göz çıkarırsın.
Bu işin kanunu var, kuralı var. En önemlisi bileni var. Prof. Dr. Haydar Baş var.
Senyoraj hakkını da, milli para gerçeğini de, bu paranın nasıl ve neyi karşılığında basılacağını da matematiğiyle beraber 15 yıl önce ilk milletimiz olmak üzere dünyaya Milli Ekonomi Modeli ile ilan Prof. Dr. Haydar Baş var.
Unutmayın ki! Bugün Rusya, Çin ve İran'ın uygulamaya koyduğu, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan2ın son 3 yıldır ağzından düşürmediği 'milli para' ve 'milli paralarla ticaret' söylemleri fikren de, resmen de Prof. Dr. Haydar Baş'a aittir. İşte belgesi;
"Milli para" ve "milli ekonomi" tabirleri, dünya iktisat literatürüne Prof. Dr. Haydar Baş tarafından Milli Ekonomi Modeli (MEM) ile birlikte kazandırılmış, ne olduğu ve nasıl kullanılması gerektiği tarif edilmiş kavramlardır. Milli Ekonomi Modeli, Prof. Dr. Haydar Baş adına tescil edilmiş bir markadır. Türk Patent Enstitüsü'nce 2013/56874 marka numarası ile 26 Haziran 2013'ten itibaren 10 yıl müddetle tescil edilmiştir."
Prof. Dr. Haydar Baş'a göre para;
1) Para faiz ve borçlanma yoluyla maliyetli bir şekilde değil, devletlerin senyoraj hakkıyla maliyetsiz bir şekilde üretilmelidir.
2) Para, sosyal devlet projeleri ile birlikte kılcal damar misali halkın tamamına ulaşmalı, bu sayede artacak tüketim ile ekonomide sürekli büyüme sağlanmalıdır.
3) Para emeğin ve üretimin karşılığı olarak basılmalıdır.
4) Para ekonomik dinamikleri harekete geçiren bir tahrik unsudur.
5) Paranın tasarruf aracı olarak kullanılması faiz yoluyla paradan para kazanma şeklinde değil, üretimi artıracak şekilde yatırım aracı olarak kullanılması ile olmalıdır.
6) Devletlerin senyoraj hakkıyla basmış oldukları paralar ile birlikte kendi aralarında milli paralarıyla ticaretlerini yapmaları gerekmektedir.
Sayın Baş, para herkesin elinde, cebinde olmalı, diyor;
"Milli devlet anlayışında paranın herkesin elinde bulunması gerekir. Çünkü para, emeği tahrik ederek mal ve hizmet üretimini sağlayan bir araçtır. Yine para, tüketimi devreye koyacak bir tahrik aracıdır. Ancak, şayet para piyasada kolayca ulaşılabilir bir şekilde bulunursa, üretim ve tüketimle ilgili niyetlerin ortaya çıkmasına vesile olabilir."
Sayın Baş zenginlere değil gelir adaletsizliğine karşıyım, diyor;
"Milli devlet anlayışında devlet, her vatandaşın aynı gelir seviyesinde olmasını hedeflemez. Önemli olan fertler arasındaki servet ve gelir uçurumlarının kapatılması ile en üst gelir grubu ile en alt gelir grubu arasında belli bir dengenin olmasıdır. Özellikle en alt gelir grubunda bulunan bireylerin asgari bir gelire sahip olmaları gerekir. Bu gelir onların kimseye muhtaç olmadan yaşamalarına imkân tanımalıdır."
Sayın Baş, devletin piyasada aktif rol almalıdır, diyor;
"Devlet yerine göre hem üretici olarak hem de kamu alımları ile tüketici olarak piyasalarda yerini almalıdır…
Kapitalizmde esas olan üretim ve kardır. Sanayi üretiminin gelişmesi için sınırlı kabul edilen kaynaklar kapitalist ülkelerin denetimine geçmelidir ki, kapitalizmin çarkları dönebilsin. Bu anlayışın sonucu olarak geri kalmış veya henüz gelişme sürecindeki ülkeler sömürge haline getirilmiştir…"
Sen ne diyorsun?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024