"Sıfır sorun"a giderken büyük sorunlarla boğulmak

Başbakan Erdoğan son yaptığı açıklamalarda ülkemizin komşularıyla "sıfır sorun" hedeflediklerini belirtmişti, ama atılan adımların bu hedefe doğru olmadığını söyleyebiliriz.Öncelikle burada "sıfır sorun" derken "hangi ülke için" sorusunu sormalıyız.Türkiye için mi, yoksa ABD, AB ve İsrail için mi?Özellikle AKP'nin iktidarda olduğu dönemlerde, bizimle ciddi sorunları olanlara, topraklarımız üzerinde gözü olanlara kucağımızı açtık, bize dost olan ülkelere ise sırtımızı döndük.Ermenistan sınırlarımızı kabul etmiyor, bizi soykırım yapmakla suçluyor ve bizden toprak talep ediyor; biz ise sırf ABD ve AB istiyor diye önkoşulsuz bir şekilde sınırlarımızı açma ve tavizler verme gayretindeyiz.Barzani yönetimi yayınladıkları Kürdistan haritalarına bizim güneydoğumuzu da katıyor, en büyük baş belası olan PKK'yı besleyip üzerimize salıyor, ülkemizin bütünlüğü konusunda büyük tehdit oluşturuyor; ama yine bizler sırf ABD ve AB hürmetine onlarla masaya oturma, onlardan akıl alma telaşındayız.Kıbrıs Rum kesimi, azıcık nüfusuna ve küçücük coğrafyasına rağmen 70 milyonluk Türkiye'ye kafa tutuyor, bizi AB bataklığında boğmak istiyor, kendileri katliam yapmalarına rağmen bizi katliamcı, işgalci diye suçluyor; ama bizler sırf ABD ve AB istiyor diye onlara limanlarımızı açma, Kıbrıslı soydaşlarımızı onların kucağına atma, toprağımızdan feragat etme, askerimizi adadan çekme gayretindeyiz.Yunanistan, İstanbul'u ve Ankara'yı da menziline alan füzeleri konuşlandırmakla meşgul, daha dün topraklarımızı işgal etmiş, insanlarımızı vahşice katletmiş, köylerimizi, şehirlerimizi yakmış, Ege'de bize nefes aldırmama niyetinde ve hedefinde; ama bizler onları nikahımıza davet edecek kadar kendimize yakın hissediyoruz. Onların düşmanlığı her hallerinden belli, bizler ise onlarla hala dostluk peşindeyiz.Evet, Sayın Başbakan'ın sıfır sorun istediği dostlarımız! bu ve benzerleri...Çünkü ABD ve AB böyle istiyor, İsrail böyle istiyor...Ama Türkiye, birlik, beraberlik  ve toprak bütünlüğümüz için büyük tehdit oluşturan bu ve benzeri unsurlara bağrını açarak aslında sıfır soruna doğru değil, kendi sonunu hazırlayan büyük soruna doğru hızla koşuyor.Türkiye bağrını açtı diye Ermenistan Türkiye üzerindeki emellerinden hiç vazgeçti mi? Hayır. Peki, Barzani, Rum Kesimi, Yunanistan...Ve onları üzerimize salan ABD, AB, İsrail bizler her denileni yapıyoruz diye hiç taviz istemekten geri duruyorlar mı?Niye dursunlar ki, bir ülke her tavizi yerine getiriyorsa, ondan daha fazlası istenir. Bu batı zihniyetinin en temel kuralıdır.Bu arada sorunlar bununla da bitmiyor.Bizler ABD'yi, AB'yi sevindireceğiz diye ezeli düşmanlarımıza kol kanat gererken, gerçek dostlarımızı da dost olmaktan çıkarıp sorun haline getiriyoruz.İşte Azerbaycan, işte Suriye, işte İran, işte Afganistan, işte Pakistan...Eskiden bir de Irak vardı ama şu an o yok.En azından eski Irak döneminde PKK'ya rahtlıkla sınır ötesi operasyon yapabiliyor, nefes aldırmıyorduk, şimdi teröristler buarada devletleşiyorlar, kılımızı kıpırdatamıyoruz.Ermenistan uğruna Azerbaycan'ı kaybediyoruz. Suriye'yi İsrail'in kıskacına girsin diye arabuluculuk yapıyoruz, ABD'nin İran ile Türkiye'yi kapıştırma senaryolarına alet oluyoruz. Dün bizim topraklarımız işgal edildiğinde etinden tırnağından bir şeyler ayırarak bize yardım gönderen Afganistan ve Pakistan'da ABD ve AB işgaline ortak oluyoruz.  Bizi yok etme arzusunda olanlara kol kanat geriyoruz, bize dost olanların ise kuyusunu kazıp kendimizi iyice yalnızlaştırıyoruz.Sıfır sorun maskesiyle, sorunlarımızı derinleştiriyoruz ve esasen kendi ölüm kuyumuzu da kazmış oluyoruz.Eğer gerçekten "sıfır sorun" istiyorsak bunun bağımsızlıktan, milli ekonomiden, güçlü devletten, güçlü ordudan, milleti yaşatmaktan, gerçek dostları sevindirmekten geçtiğini bilmeliyiz.Yine gerçekten sıfır problem istiyorsak bütün bu milli politikaları "Milli Ekonomi Modeli" ve "Sosyal Devlet-Milli Devlet" teziyle hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi'ni (BTP) ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir an önce iktidara taşımalıyız.