Her geçen gün yeni zamlarla uyanıyoruz. Ama bunun böyle olacağı zaten belliydi. Hükümetin kritik seçimleri kazanması için seçim öncesi kaşıkla dağıtarak yalancı bir bahar estirmesi gerekiyordu, bunu yaptı ve seçimleri aldı.
Ama ne var ki, kaşıkla dağıtmak için bütçe fazla vermiyordu, yeni gelir kalemleri bulunamamıştı, ekonomi bütçe açığı, dış açık, cari açık rekorları kırıyordu.
Elbette ki bu kaşıkla dağıtmanın bir kepçeyle geri alma bedeli olacaktı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın seçim öncesi ifade ettiği gibi, seçim öncesi estirilen yalancı baharın mutlaka ve mutlaka seçim sonrası bir kusursuz fırtınası olacaktı.
Evet, seçimler geçti, neoliberal ekonomi politikalarının Türkiye temsilcilerinden Mehmet Şimşek ekonominin başına Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından getirildi ve kusursuz fırtınanın alarm zilleri çalmaya başladı.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, "kötü polis" rolünü Mehmet Şimşek'in sırtına yüklemiş olsa da, Sayın Şimşek'i ikna etmeye çalışarak ekonominin başına atayan bizzat kendisi olduğu için yaşananlardan ve yaşanacak olanlardan bizzat kendisi de en az Şimşek kadar sorumlu olacaktır. Topu asla taca atamaz.
Daha da kötüleşecek olan ekonomik tablonun sonunda, "Ne yapalım, Şimşek başaramadı" diyemez. Çünkü mevcut politikalarla Şimşek'in başaramayacağı zaten belli, bile bile yanlışta, yanlış politikalarda ısrar etmek, atanan bakan kadar atayanları da sorumlu kılar.
Kusursuz fırtınanın alarm zilleri dedik, dilerseniz bunu biraz açalım ve sadece bu hafta karşılaştığımız zam furyasının örneklerini özetle hatırlayalım.
* Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), 2023 yılı sonuna kadar yeni tescil edilecek araçlar ve mevcut trafiğe kayıtlı araçlardan iki katı olarak alınacak. 2023 yılında bir kereye mahsus olmak üzere ek Motorlu Taşıtlar Vergisi ödenecek.
* Kurumlar vergisi oranı 2023 yılı için yüzde 20'den yüzde 25'e çıkarılıyor. Finansal kurumlarda oran yüzde 30'a yükseltiliyor.
* Mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 18'lik Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 20'ye yükseltildi. Bazı mal ve hizmetlere uygulanan yüzde 8'lik KDV de yüzde 10 oldu. Bu, tepeden tırnağa bütün ürün ve hizmet fiyatlarına zam anlamına geliyor.
* Harçlar kanununa bağlı tarifelerde yer alan maktu harçlar yüzde 50 oranında artırıldı. Bu artış, sürücü belgesi harçları hariç olmak üzere, pasaport, çalışma izni, tapu ve kadastro, ipotek, dava, noter, yargı, gemi-liman, ruhsat ve diploma harçları da dahil olmak üzere pek çok alanda tahsil edilen harçları kapsıyor.
* Tüketici kredilerinde uygulanan Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) yüzde 10'dan yüzde 15'e yükseltildi. Böylece faiz, komisyon ve ücret gelirleri üzerinden alınan vergi yüzde 50 artacak.
* Ticari mahiyette olmaksızın, yolcuların kendi kullanımları için yurt dışından getirdikleri telefon kullanım izin harcı (IMEI) 20 bin TL'ye çıkarıldı. Bu ücret 6 bin 91 TL'ydi. 2022 sonuna kadar ise 2 bin 732 TL olarak uygulanmıştı. Böylece IMEI harcı 7 ayda 7.3 katına çıkmış oldu.
* Seçim sonrası dolar kurundaki artışla birlikte zam üstüne zam gelen akaryakıt ürünlerine bir de ÖTV ve KDV zammı geliyor. Akaryakıt ürünlerinden alınan özel tüketim vergisine (ÖTV) 6 ayda bir üretici enflasyonu oranında zam gelmesini öngören teklifi 2 gün önce Meclis'e sunan hükümet, dün de akaryakıtta bir vergi artışına daha gitti. Akaryakıtta katma değer vergisi (KDV) oranı yüzde 18'den yüzde 20'ye yükseltildi. Böylece, dolar kurundaki artış nedeniyle hızla artan akaryakıt fiyatlarına bir de çifte vergi zammı gelmiş olacak. 10 Temmuz itibarıyla KDV'nin yüzde 18'den yüzde 20'ye yükseltilmesiyle de benzin ve motorinin litresinde yaklaşık 40'ar kuruşluk zam olacak. ÖTV zammıyla birlikte litrede motorin ve benzinde toplamda yaklaşık 80'er kuruşluk zam olacak.
Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha altını çizelim, Türkiye'deki enflasyon, Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, talep enflasyonu değil, maliyet enflasyonu…
Yukarıda madde madde saydığımız vergi zamları, eğer bireylerle alakalıysa bireylerin gelirini eritecektir, kurumlarla alakalıysa maliyetleri artırdığı için ve bu maliyet artışını kurumlar ürün ve hizmet fiyatlarına yansıtacağı için enflasyonu tetikleyecektir.
Hükümet uyguladığı politikalarla hem vatandaşın gelirini eritmektedir, hem de enflasyonu artırmaktadır. Ve işin tuhaf tarafı, bütün bunları enflasyonu tek haneye düşürmek için yaptığını iddia etmektedir. Bunların ekonomiden hiç anlamadıklarını bilmek ve görmek için Türk milleti olarak daha ne yaşamamız gerekiyor?
BTP'nin parti programında olan Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, bizlere hem vatandaşların alım gücünü artırıcı, hem de enflasyonu düşürücü uluslararası arenada kabul görmüş ve uygulanmış bilimsel yöntemler sunmaktadır.
Artık millet olarak bu gerçeğin farkına varalım ve tercihimizi doğru yapalım.
- Dar gelirlinin talebini baskılamak, gelir adaletsizliğini körüklüyor / 27.12.2025
- Asgari ücret kimseyi memnun etmedi / 26.12.2025
- Libya uçağı düştü mü, düşürüldü mü? Zamanlama manidar / 25.12.2025
- Terörsüz Türkiye sürecinde raporlar sadece formalite mi? / 24.12.2025
- Deprem mağdurlarının 11. Yargı Paketi'ne itirazı dikkate alınmalı / 23.12.2025
- Ülkemizde çürümüşlük kurumsallaştı! / 20.12.2025
- Şara yönetimi, SDG’nin özerkliğini ‘resmen’ tanıdı / 19.12.2025
- Enflasyon oluşturmadan asgari ücrete gerekli zam yapılabilir / 18.12.2025
- SDG'nin entegrasyonu bize anlatıldığı gibi değil / 17.12.2025































































































