Suriye'deki tarafları BM nezdinde bir araya getirecek olan Cenevre toplantısı yarın yapılacak. İlk turunun 2-3 hafta süreceği ifade edilen bu toplantının gündemi, 18 aylık geçiş sürecindeki hükümet ?ki Esad'sız bir geçiş düşünülmüyor-, anayasal inceleme ve geçiş sürecinden sonra yapılması planlanan seçimler?
Toplantının koordinasyonunu BM Suriye Özel Temsilcisi Stefan de Mistura yapıyor.
Yazıyı yazdığım saatlerde toplantıya katılım konusundaki belirsizlik devam ediyordu.
Katılımcılara Mistura tarafından davet mektubu gönderilmiş ve katılımcılar net olarak açıklanmamıştı.
Türkiye, PYD'nin katılımına karşı çıkarken; ABD, görüntüde PYD'yi IŞİD'le mücadelede güçlü bir müttefik, gerçekte ise Büyük İsrail Projesi için büyük bir kazanım olarak gördüğü için toplantıya katılması gerektiğini savunuyor; Rusya ise Suriye'de müzakerelerde olması gereken bir taraf olarak görüyor.
Türkiye, en üst düzeyde yaptığı açıklamalarda PYD'nin katılmaması gerektiğini, katılması durumunda Türkiye'nin bunu boykot edeceğini açıkladı.
"PYD davet edilmişse boykot ederiz" diyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Kesin, net. Giderler başka yerde görüşürler, orada başka şeyler yaparlar ayrı bir şey. Ama müzakere heyetinin içinde PYD unsurları olamaz. Terör örgütleri olamaz. Türkiye'nin bu konudaki tutumu nettir" ifadelerini kullandı.
ABD, sonucu gayet iyi bildiği için bu konudaki sessizliğini korurken, açıkçası Türkiye'nin bu tavrını umursamazken; Türkiye'nin bu boykot açıklamasına cevap Rusya'dan geldi.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Ankara'nın 'PYD Cenevre'ye katılırsa boykot ederiz' yönündeki açıklamasına anlam veremediklerini söyleyip "Ankara'nın, Suriye görüşmelerine katılması öngörülmüyor" dedi.
Bogdanov şunları ifade etti: "Anlayamıyorum. Nasıl Moskova, Washington ve Riyad bu görüşmelere katılmıyorsa Ankara da burada yer almıyor, katılmıyor. Dolayısıyla olayın Ankara ile bir alakası yok."
Bogdanov, şöyle devam etti: "Bu Suriye görüşmeleri. Suriyelilerin kendileri kimlerin katılıp katılmayacağı konusunda karar vermeli. Sonuçta muhalefet heyetinin oluşturulmasından Ankara veya Rusya sorumlu değil. Bu sorumluluk De Mistura'ya ait" dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın kendisine "PYD'nin Cenevre görüşmelerine davet edilmeyeceğini" söylediğini açıkladı.
Cenevre toplantısı tam bir bilmece gibi? Ama bütün bu bilgilerden ve daha önce yaşananlardan yola çıkarak şöyle bir değerlendirme yapalım:
Öncelikle Türkiye'nin siyasileri'nin PYD'ye karşı duruşları pek samimi değil? Çünkü PYD lideri Salih Müslim'le defalarca görüştüler, 20 Haziran'da Ankara'da misafir ettiler ve PYD'yi muhatap olarak kabul ettiler, şimdi de "PYD ile olmaz" diyorlar, buna kim inanır?
Bugünkü PYD, Kobani sürecinden sonra, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Kobani olayları döneminde ifade ettiği gibi, bildiğimiz PYD değil, Yahudi Barzani'nin Türkiye üzerinden peşmergesini sokarak kontrolünü ele aldığı Büyük İsrail'e göre şekillendirilmiş PYD'dir.
AKP grup toplantısında "Türkiye sizinle gurur duyuyor" sloganları atılan, Diyarbakır'da Şivan Perver ile ağırlanan, kardeşim, dostum denilen Barzani'nin kontrolü altında olan PYD bizimkilerin nasıl düşmanı olabilir?
Dikkat ederseniz, siyasilerimizin PYD ile ilgili sert açıklamaları Rus uçağının düşürülmesinden sonradır. Burada akla gelen şey, acaba Rus uçağını düşürüp, PYD'ye karşı açıklamalar yaparak, Rusya'nın bir ABD ve İsrail kazanımı olan Barzanileşmiş PYD'yi muhatap olarak kabul etmesi mi hedefleniyor? Siyasilerimiz bu noktada kendilerine verilen misyonu mu yerine getiriyor?
Bir diğer husus ise, Rus yetkilinin ifadesine bakılırsa, Türkiye Cenevre toplantısına katılmayacak. Bunu Türk yetkililerin bilmemesi mümkün değil.
Dışişleri yetkililerimiz, "PYD katılırsa, boykot ederiz" diyerek zaten bildikleri bir neticeyle alakalı, "Bakın biz boykot ettik" diyerek iç kamuoyu nezdinde sıyrılmayı mı düşünüyorlar?
Kim ne derse desin, bu dış politika anlayışı tamamen iflas etmiştir.
Türkiye'nin milli bir iç ve dış politikaya acilen ihtiyacı var, bunu da sağlayacak tek irade Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Toplantının koordinasyonunu BM Suriye Özel Temsilcisi Stefan de Mistura yapıyor.
Yazıyı yazdığım saatlerde toplantıya katılım konusundaki belirsizlik devam ediyordu.
Katılımcılara Mistura tarafından davet mektubu gönderilmiş ve katılımcılar net olarak açıklanmamıştı.
Türkiye, PYD'nin katılımına karşı çıkarken; ABD, görüntüde PYD'yi IŞİD'le mücadelede güçlü bir müttefik, gerçekte ise Büyük İsrail Projesi için büyük bir kazanım olarak gördüğü için toplantıya katılması gerektiğini savunuyor; Rusya ise Suriye'de müzakerelerde olması gereken bir taraf olarak görüyor.
Türkiye, en üst düzeyde yaptığı açıklamalarda PYD'nin katılmaması gerektiğini, katılması durumunda Türkiye'nin bunu boykot edeceğini açıkladı.
"PYD davet edilmişse boykot ederiz" diyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Kesin, net. Giderler başka yerde görüşürler, orada başka şeyler yaparlar ayrı bir şey. Ama müzakere heyetinin içinde PYD unsurları olamaz. Terör örgütleri olamaz. Türkiye'nin bu konudaki tutumu nettir" ifadelerini kullandı.
ABD, sonucu gayet iyi bildiği için bu konudaki sessizliğini korurken, açıkçası Türkiye'nin bu tavrını umursamazken; Türkiye'nin bu boykot açıklamasına cevap Rusya'dan geldi.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov, Ankara'nın 'PYD Cenevre'ye katılırsa boykot ederiz' yönündeki açıklamasına anlam veremediklerini söyleyip "Ankara'nın, Suriye görüşmelerine katılması öngörülmüyor" dedi.
Bogdanov şunları ifade etti: "Anlayamıyorum. Nasıl Moskova, Washington ve Riyad bu görüşmelere katılmıyorsa Ankara da burada yer almıyor, katılmıyor. Dolayısıyla olayın Ankara ile bir alakası yok."
Bogdanov, şöyle devam etti: "Bu Suriye görüşmeleri. Suriyelilerin kendileri kimlerin katılıp katılmayacağı konusunda karar vermeli. Sonuçta muhalefet heyetinin oluşturulmasından Ankara veya Rusya sorumlu değil. Bu sorumluluk De Mistura'ya ait" dedi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura'nın kendisine "PYD'nin Cenevre görüşmelerine davet edilmeyeceğini" söylediğini açıkladı.
Cenevre toplantısı tam bir bilmece gibi? Ama bütün bu bilgilerden ve daha önce yaşananlardan yola çıkarak şöyle bir değerlendirme yapalım:
Öncelikle Türkiye'nin siyasileri'nin PYD'ye karşı duruşları pek samimi değil? Çünkü PYD lideri Salih Müslim'le defalarca görüştüler, 20 Haziran'da Ankara'da misafir ettiler ve PYD'yi muhatap olarak kabul ettiler, şimdi de "PYD ile olmaz" diyorlar, buna kim inanır?
Bugünkü PYD, Kobani sürecinden sonra, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Kobani olayları döneminde ifade ettiği gibi, bildiğimiz PYD değil, Yahudi Barzani'nin Türkiye üzerinden peşmergesini sokarak kontrolünü ele aldığı Büyük İsrail'e göre şekillendirilmiş PYD'dir.
AKP grup toplantısında "Türkiye sizinle gurur duyuyor" sloganları atılan, Diyarbakır'da Şivan Perver ile ağırlanan, kardeşim, dostum denilen Barzani'nin kontrolü altında olan PYD bizimkilerin nasıl düşmanı olabilir?
Dikkat ederseniz, siyasilerimizin PYD ile ilgili sert açıklamaları Rus uçağının düşürülmesinden sonradır. Burada akla gelen şey, acaba Rus uçağını düşürüp, PYD'ye karşı açıklamalar yaparak, Rusya'nın bir ABD ve İsrail kazanımı olan Barzanileşmiş PYD'yi muhatap olarak kabul etmesi mi hedefleniyor? Siyasilerimiz bu noktada kendilerine verilen misyonu mu yerine getiriyor?
Bir diğer husus ise, Rus yetkilinin ifadesine bakılırsa, Türkiye Cenevre toplantısına katılmayacak. Bunu Türk yetkililerin bilmemesi mümkün değil.
Dışişleri yetkililerimiz, "PYD katılırsa, boykot ederiz" diyerek zaten bildikleri bir neticeyle alakalı, "Bakın biz boykot ettik" diyerek iç kamuoyu nezdinde sıyrılmayı mı düşünüyorlar?
Kim ne derse desin, bu dış politika anlayışı tamamen iflas etmiştir.
Türkiye'nin milli bir iç ve dış politikaya acilen ihtiyacı var, bunu da sağlayacak tek irade Bağımsız Türkiye Partisi ve lideri Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025