"Bir sabah hastalık Efendimizi sardığı sırada Bilal gelerek, 'Namaz vaktidir' dedi. Bu söz Efendimize duyurulunca, 'Bir başkası namaz kıldırsın Ben, kendimle meşgulüm' buyurdu. Aişe, 'Ebu Bekir'e emir buyurun (namaz kıldırsın)' diyerek ileri atılırken, Hafsa da, 'Ömer'e emir buyurun' diyordu.
Resulüllah, daha hayatta iken bu ikisinin babalarını yüceltmek için bunca hırslı davrandıklarını görünce, 'Kendinize gelin, sizler (bu hâlinizle) Yusuf Peygamberin etrafını saran kadınlar gibisiniz' buyurdu.
Alelacele kalkarak giyindi ve o ikisinden birinin halka namaz kıldırmak için diğerinden öne geçmesini önlemek için ve Aişe ile Hafsa'nın konuşmalarından bu iki kişinin, emrini dinlemeyip Üsame ile yola çıkmadıklarını anlayarak herhangi bir karışıklık çıkmaması için ve muhtemel şüpheleri gidermek için camiye yöneldi. Hastalığın etkisi ile o kadar güçsüzleşmişti ki normal olarak ayaklarına basıp yürüyemiyordu. Ali b. Ebi Tâlib ve Fazl b. Abbas koltuğuna girmiş ayaklarını yerde sürüyerek camiye girdi. Ebu Bekir'in mihrapta durduğunu görünce kenara çekilmesi için mübarek eliyle işaret etti.
Ebu Bekir kenara çekilince Efendimiz yerine geçip yeniden tekbir getirerek namaz kıldırdı. O'nun kaldığı yerden devam ettirmedi." (Şeyh Müfid, El-İrşad eserinden)
Artık Resulûllah'ın vefatı an meselesiydi. Ruhunu teslim etmeden az önce Ali'ye, "Ya Ali, başımı kucağına al, Allah'ın emri gerçekleşmek üzeredir. Ruhumu teslim edince başımı kendine doğru çek. Beni kıbleye doğru yatır. Bana, kendin gusül ver. Ve sen kefenle. Herkesten önce sen, Bana namaz kıl ve Beni defnetmeden önce Benden ayrılma ve bütün bunları yaparken de Allah'tan yardım dile" buyurdu?
Ebu Eyyub el-Ensari şöyle der:
"Hz. Resulüllah hastalandı. Fatıma, O'nun ziyaretine gelerek ağladı. Resulullah, O'nun bu durumunu görünce şöyle buyurdu: "Ey Fatıma! Allah, seni çok sevmektedir. Seni geçmişi herkesten parlak olan ve ilmi herkesten daha çok olan biriyle evlendirdi.
Allah, yeryüzündeki insanlara özel bir şekilde teveccüh edip onların arasından Beni seçti. Beni mürsel bir peygamber kıldı, yine yeryüzüne teveccüh etti. Onların arasından kocanı seçti. Ve seni, onunla evlendirmek ve onu vasi kılmam için Bana vahyetti.
Ey Fatıma! En üstün peygamber bizdendir. O da Babandır. En üstün vasi bizdendir. O da eşindir. En üstün şehitler bizdendir. Onlar da babanın amcası Hamza ve iki kanadıyla cennette uçan ve cennette istediği yere giden babanın amcasının oğlu Cafer'dir. Cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyin bizdendir. Ve senin evlatlarındır. Canım elinde olan Allah'a hamd olsun ki, bu ümmetin Mehdisi bizdendir. O da senin torunlarındandır."
Allah Resulü ruhunu teslim etti. Ali sağ eliyle Efendimizin çenesini tutuyordu. O'nu kıbleye doğru yatırıp çenesini bağladı. Üzerini örterek gusül ve kefen işlerine başladı.
Hz. Ali, Hz. Peygambere gusül verdi, hanut yaptı ve Allah Resulü'nü kefenledi. Fazl b. Abbas bu işlerde kendisine yardım ediyordu. Gusül ve kefen işlerini bitirince Hz. Ali tek başına O'na namaz kıldı.
Ardından dışarıda bekleyen kalabalığa şöyle dedi; "Resulüllah sağlığında da öldükten sonra da bizim imamımızdır. Kimse imamlık etmeden grup grup efendimize namaz kılın. Allah hangi peygamberin ruhunu nerede alırsa onun defnedileceği yerdir. Ben, Efendimizi vefat ettiği odasına defnedeceğim" dedi.
Daha sonra Mekke'nin mezar kazıcısı Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve Medine'nin mezar kazıcısı Zeyd b. Salh'i çağırarak mezar kazdırdı. Mezar hazır olunca Hz. Ali, Hz. Abbas ve Fazl b. Abbas, Usame b. Zeyd ve Ensar'dan Avs b. Huli, Peygamberimizin mübarek naşını mezara yerleştirdiler. Hz. Ali bizzat kendi eliyle baş taraftan açıp yüzünün sağ tarafına yatırıp kıble yönüne doğrulttu. Ve avucuyla toprak alıp üzerine kapattı.
Bu acı olay Hicret'in 11. yılında Safer ayının 28'inde Pazartesi günü meydana geldi. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmet-el lil Alemin)
Yarın devem edelim?
Resulüllah, daha hayatta iken bu ikisinin babalarını yüceltmek için bunca hırslı davrandıklarını görünce, 'Kendinize gelin, sizler (bu hâlinizle) Yusuf Peygamberin etrafını saran kadınlar gibisiniz' buyurdu.
Alelacele kalkarak giyindi ve o ikisinden birinin halka namaz kıldırmak için diğerinden öne geçmesini önlemek için ve Aişe ile Hafsa'nın konuşmalarından bu iki kişinin, emrini dinlemeyip Üsame ile yola çıkmadıklarını anlayarak herhangi bir karışıklık çıkmaması için ve muhtemel şüpheleri gidermek için camiye yöneldi. Hastalığın etkisi ile o kadar güçsüzleşmişti ki normal olarak ayaklarına basıp yürüyemiyordu. Ali b. Ebi Tâlib ve Fazl b. Abbas koltuğuna girmiş ayaklarını yerde sürüyerek camiye girdi. Ebu Bekir'in mihrapta durduğunu görünce kenara çekilmesi için mübarek eliyle işaret etti.
Ebu Bekir kenara çekilince Efendimiz yerine geçip yeniden tekbir getirerek namaz kıldırdı. O'nun kaldığı yerden devam ettirmedi." (Şeyh Müfid, El-İrşad eserinden)
Artık Resulûllah'ın vefatı an meselesiydi. Ruhunu teslim etmeden az önce Ali'ye, "Ya Ali, başımı kucağına al, Allah'ın emri gerçekleşmek üzeredir. Ruhumu teslim edince başımı kendine doğru çek. Beni kıbleye doğru yatır. Bana, kendin gusül ver. Ve sen kefenle. Herkesten önce sen, Bana namaz kıl ve Beni defnetmeden önce Benden ayrılma ve bütün bunları yaparken de Allah'tan yardım dile" buyurdu?
Ebu Eyyub el-Ensari şöyle der:
"Hz. Resulüllah hastalandı. Fatıma, O'nun ziyaretine gelerek ağladı. Resulullah, O'nun bu durumunu görünce şöyle buyurdu: "Ey Fatıma! Allah, seni çok sevmektedir. Seni geçmişi herkesten parlak olan ve ilmi herkesten daha çok olan biriyle evlendirdi.
Allah, yeryüzündeki insanlara özel bir şekilde teveccüh edip onların arasından Beni seçti. Beni mürsel bir peygamber kıldı, yine yeryüzüne teveccüh etti. Onların arasından kocanı seçti. Ve seni, onunla evlendirmek ve onu vasi kılmam için Bana vahyetti.
Ey Fatıma! En üstün peygamber bizdendir. O da Babandır. En üstün vasi bizdendir. O da eşindir. En üstün şehitler bizdendir. Onlar da babanın amcası Hamza ve iki kanadıyla cennette uçan ve cennette istediği yere giden babanın amcasının oğlu Cafer'dir. Cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyin bizdendir. Ve senin evlatlarındır. Canım elinde olan Allah'a hamd olsun ki, bu ümmetin Mehdisi bizdendir. O da senin torunlarındandır."
Allah Resulü ruhunu teslim etti. Ali sağ eliyle Efendimizin çenesini tutuyordu. O'nu kıbleye doğru yatırıp çenesini bağladı. Üzerini örterek gusül ve kefen işlerine başladı.
Hz. Ali, Hz. Peygambere gusül verdi, hanut yaptı ve Allah Resulü'nü kefenledi. Fazl b. Abbas bu işlerde kendisine yardım ediyordu. Gusül ve kefen işlerini bitirince Hz. Ali tek başına O'na namaz kıldı.
Ardından dışarıda bekleyen kalabalığa şöyle dedi; "Resulüllah sağlığında da öldükten sonra da bizim imamımızdır. Kimse imamlık etmeden grup grup efendimize namaz kılın. Allah hangi peygamberin ruhunu nerede alırsa onun defnedileceği yerdir. Ben, Efendimizi vefat ettiği odasına defnedeceğim" dedi.
Daha sonra Mekke'nin mezar kazıcısı Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve Medine'nin mezar kazıcısı Zeyd b. Salh'i çağırarak mezar kazdırdı. Mezar hazır olunca Hz. Ali, Hz. Abbas ve Fazl b. Abbas, Usame b. Zeyd ve Ensar'dan Avs b. Huli, Peygamberimizin mübarek naşını mezara yerleştirdiler. Hz. Ali bizzat kendi eliyle baş taraftan açıp yüzünün sağ tarafına yatırıp kıble yönüne doğrulttu. Ve avucuyla toprak alıp üzerine kapattı.
Bu acı olay Hicret'in 11. yılında Safer ayının 28'inde Pazartesi günü meydana geldi. (Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmet-el lil Alemin)
Yarın devem edelim?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024