İlk soru: Dış politikada AKP'ye mi inanalım yoksa yaşanılanlara mı?
'Artık o eski emir alan Türkiye yok. Emir veren Türkiye var'. 'Türkiye sadece bölgesel değil küresel bir oyun kurucu rolündedir' gibi cümleler rutin olarak tekrarlanıyor.
En son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Yangın bizim etrafımızdaysa bunu söndürmek için herkesten önce bize görev düşüyor. Çünkü biz, Türkiye olarak sadece bölgesel bir güç değiliz. Türkiye artık küresel bir güç" dedi.
Süleyman Soylu ise çıtayı zirveye dikti! "Amerika'nın ve Avrupa'nın elinden Suriye'yi, Irak'ı da kurtaracağız, oralara da huzur getireceğiz" dedi.
Keşke denildiği gibi olsa. Keşke dediklerinin binde birini yapsalar. Keşke sadece Irak ve Suriye'den değil ülkemizi, ABD'den kurtarsalar. Bu söylemlerin hakikat olmamasını isteyen namerttir, alçaktır, vatan hainidir.
Ama ortada yaşanılan gerçekler var. Lafa mı kanalım yoksa gerçeklere mi inanalım?
İşte Suudi Arabistan ziyareti. 'Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir' demiştiler.
Ne oldu? Önce Kaşıkçı dosyasını gönderdiler ardından kendileri gittiler.
Suudi Arabistan devlet televizyonu El İhbariye bu ziyaretin Riyad'ın daveti üzerine değil, Erdoğan'ın isteği üzerine gerçekleştiğini duyurdu.
Küresel güç olan Türkiye karşısında asitle insan eriten Suud kim oluyor? Öyle değil mi?
Suud hükümetinden yapılan açıklamaları ise bir Türk vatandaşı olarak utanarak okudum.
Suudi yetkilileri İngiltere'de yayınlanan The Guardian gazetesine bu ziyareti değerlendirmişler.
"Bizim, Erdoğan'a ihtiyacımız yok, Erdoğan'ın bize ihtiyacı var. Seyahat eden de o… (Cemal Kaşıkçı) Duruşu ona milyarlara mal oldu. Bir ticaret yapılacaksa, bizim şartlarımızda yapılacak… Erdoğan TL'deki erime ve yüksek enflasyonla boğuşan ekonominin getirdiği iç karışıklıkla karşı karşıya kaldığı için ilişkileri düzeltmeye çalışıyor…' dediler.
'Artık o eski emir alan Türkiye yok. Emir veren Türkiye var'. Nerede?
Yıllarca Mısır'ın iç işlerini, ülkemizin iç işleri yaptılar. Milletimizin önünde Mısır'a mesaj gönderdiler. Hatta o meşhur dört parmak yıllarca havada kaldı. Şimdi gören yok.
"Halkın yüzde 52'sinin oyunu almış Mursi'yi ve arkadaşlarını mahkûm eden bir anti demokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masaya oturmam…
Biz zalimlerin yanında olmayız… Uluslararası mahkemelerde Mısır'ın yargılanması için gereken ne varsa, yapacağız' dediler.
Şimdi oturmak için masa arıyorlar ve "Mısır ile ilişkilerimizi koparmak bize bir şey kazandırmaz… İsrail ile ilgili böyle bir politikamız var, Mısır'la da böyle olması mümkün' diyorlar.
Yanılmıyorsam 14 ülkenin Hahambaşılarını Saray'a davet ettiler. O hahambaşılar, Erdoğan'a dua etti. Erdoğan'da, onlardan, 'İsrail' ile iyi ilişkiler için yardım istedi. Ardında Herzog Türkiye'ye geldi.
Bir yanda 'küresel oyun kurucu' söylemleri diğer yanda Hahambaşıların aracılığı ile iyi ilişki! Bu nasıl bir anlayıştır!
Arkadaşlar! Elinizi vicdanınıza koyun ve cevap verin lütfen:
1-Türkiye'nin ortak menfaatleri İsrail ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
2-Türkiye'nin ortak menfaatleri Suud-i Arabistan ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
3-Türkiye'nin ortak menfaatleri Birleşik Arap Emirlikleri ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
4- Türkiye'nin ortak menfaatleri Mısır ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
5- Türkiye'nin ortak menfaatleri Ermenistan ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
6- Türkiye'nin ortak menfaatleri Yunanistan ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
7- Türkiye'nin ortak menfaatleri Barzani ile mi daha çoktur yoksa Suriye ile mi?
Bütün şıkların doğru cevabı Suriye'dir. Hepsinin üzerine Suriye'yi yönetenlerde, halkı da, bizlerde aynı ilaha, kitaba, peygambere iman ediyor, aynı kıbleye yöneliyoruz.
Bu hakikatlere rağmen eğer AKP iktidarı, devlet ve milletimizin menfaati için Suriye Devletine el uzatmıyorsa, barış, diyalog, iyi ilişkiler arayışına girmiyorsa bu kendi iradeleri ile verdikleri bir karar değildir.
Ya kimin kararıdır? Dış güçlerin. Gülmeyin! Gerçekten dış güçler Suriye ile barışmayın, mültecileri göndermeyin, diyor.
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bunlar da bizim Müslüman kardeşlerimiz. Bazen nasıl ailenin içerisinde patırtı gürültü oluyorsa aramızda bizim de böyle bazı sıkıntılar yaşandı ama biz bu sıkıntıları şimdi aştık' diyor ve Esad ile sıkıntıların aşılması için gayret ortaya konulmuyorsa bu dış güçlerin istediğidir.
Değilse durum daha da vahimdir.
- Kuran’ı hayatımızdan çıkardık / 18.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomos sessizliği -2- / 17.08.2025
- AKP’nin derin Bartholomeos sessizliği -1- / 16.08.2025
- Halkın iktidarı zenginlerin medarı iftiharı / 15.08.2025
- Komisyoncudan çok komisyoncu oldular / 14.08.2025
- Gazze mitingleri / 13.08.2025
- Öcalan’a ‘katil’ denilmesi doğru değil mi? / 11.08.2025
- Filistin’i tanıma oyunu ve Filistin’den Türkiye rest / 10.08.2025
- Suç sadece diploma çetesinin mi? / 09.08.2025