Geçtiğimiz Pazar günü Suriye’nin dostları(!) İstanbul’da toplandı.
Toplantı, “Suriye’nin dostları böyleyse, düşmanları nasıldır” dedirtecek cinstendi.
Toplantıya katılan 82 adet Suriye’nin dostu olan ülke arasında Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İslam ülkelerini bölmeye ve parçalamaya odaklanmış, Irak’ı, Afganistan’ı ve Libya’yı işgal ederken bu işgallerin Haçlı seferi olduğunu asla gizlemeyen ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de vardı.
Görüntüde ve kukla niteliğinde Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi İslam etiketli Suriye’nin dostları(!), perdenin arkasında ise bu kuklaları dilediği gibi oynatan ABD, İngiltere, Fransa gibi Suriye’nin bu dostlardan daha fazla dost olanları(!)
Bir kurt-kuzu hikayesi vardır, bilirsiniz ama yeniden hatırlamakta fayda var.
Kurt, tepede suyun başında durmuş ve aşağıda su içen kuzuya gözünü dikmiş. Kuzuyu yemeye niyetlenmiş ya, bir bahane bulacak. Demiş, “Hey kuzu kardeş, suyumu bulandırıyorsun”.
Şimdi meseleyi biraz daha anlamamız için hikayeyi güncelleyelim. Kuzu her ne kadar aşağıda olduğunu, suyu bulandırmadığını izah etmeye çalışsa da kimseyi ikna edememiş.
Kurt, öyle bir propaganda yapmış ki, suyun devamında su içen ve kurdun hedefinde olan diğer kuzular bile o masum kuzunun suçlu olduğuna ikna olmuş.
Hatta kurt, işi biraz daha ileri götürüp, o masum kuzunun kendi sofrasına hazır hale getirilmesi görevini diğer kuzulara vermiş.
İşte Suriye’nin dostları(!) toplantısı, kurtlara kuzunun, bizzat kuzular tarafından ikram edilmesi toplantısıdır.
BOP’un hedefinde olan 22 İslam ülkesinden biri olan Türkiye, uluslar arası toplumu ve Birleşmiş Milletleri Suriye için daha fazla yaptırım uygulamaya ve bu konuda daha kararlı olmaya davet ediyor, diğer İslam ülkesi Katar ise Suriye’yi kan gölüne çeviren teröristlere maaş bağlanmasını teklif ediyor.
Suriye’yi bölmek ve parçalamak için bir araya gelenler, Suriye halkını bölünmeye ikna edemediği için toplantılarını civar ülkelerde yapanlar, Suriye’nin kuyusunu kazanlar “dost” oluyor; Suriye bir işgale maruz kalmasın diye oraya donanmasını gönderenler, füze desteği sağlayanlar, BM’de Suriye lehine veto edenler Suriye’nin düşmanı oluyor…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Bütün bir insanlık yalana teslim deniliyor ya işte öyle bir şey.
Bu arada Suriye aleyhinde toplantı üstüne toplantı yapılırken, Suriye’de terör tırmandırılıyor. Suriye içinde Suriye’nin dostlarının(!) desteğiyle kirli ve karanlık bir savaş yürütülüyor. İsyancı görünümlü teröristler gelişmiş silahlarla, Suriye polisi ve askeri ile savaşırken, sivil halkı katlederken, bir taraftan da toplu katliamlar için bombalar hazırlıyor.
Bu teröristlerden biri olan Ebu Sait bakın neler söylüyor:
“Şişe ile yaptığımız bombayı alüminyum tozu, gübre ve azot karışımı ile elde ediyoruz. Bu bomba fitille ateşleniyor ve 30 metrekarelik bir alandaki insanların tamamını öldürebiliyor.”
Toplu katliam için bomba hazırladığını itiraf eden bu kimselerin halk ya da masum bir isyancı olduğunu nasıl düşünebilirsiniz?
Türkiye’de bu tür faaliyetlerde, eylemlerde bulunanları bizim güvenlik güçlerimiz PKK’lı terörist diye içeri almıyor mu?
Teröre büyük bedeller ödemiş olan bir ülke olarak Türkiye’nin, Suriye’nin teröristlerine maaş bağlanmasının bile teklif edildiği garabet bir toplantıya ev sahipliği yapması gerçekten çok ilginç. Bu tür adımlarla kendi terörle mücadelemize zarar vermiş olmuyor muyuz?
Enine boyuna düşülmesi gereken çok konu var.
Toplantı, “Suriye’nin dostları böyleyse, düşmanları nasıldır” dedirtecek cinstendi.
Toplantıya katılan 82 adet Suriye’nin dostu olan ülke arasında Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında İslam ülkelerini bölmeye ve parçalamaya odaklanmış, Irak’ı, Afganistan’ı ve Libya’yı işgal ederken bu işgallerin Haçlı seferi olduğunu asla gizlemeyen ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de vardı.
Görüntüde ve kukla niteliğinde Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi İslam etiketli Suriye’nin dostları(!), perdenin arkasında ise bu kuklaları dilediği gibi oynatan ABD, İngiltere, Fransa gibi Suriye’nin bu dostlardan daha fazla dost olanları(!)
Bir kurt-kuzu hikayesi vardır, bilirsiniz ama yeniden hatırlamakta fayda var.
Kurt, tepede suyun başında durmuş ve aşağıda su içen kuzuya gözünü dikmiş. Kuzuyu yemeye niyetlenmiş ya, bir bahane bulacak. Demiş, “Hey kuzu kardeş, suyumu bulandırıyorsun”.
Şimdi meseleyi biraz daha anlamamız için hikayeyi güncelleyelim. Kuzu her ne kadar aşağıda olduğunu, suyu bulandırmadığını izah etmeye çalışsa da kimseyi ikna edememiş.
Kurt, öyle bir propaganda yapmış ki, suyun devamında su içen ve kurdun hedefinde olan diğer kuzular bile o masum kuzunun suçlu olduğuna ikna olmuş.
Hatta kurt, işi biraz daha ileri götürüp, o masum kuzunun kendi sofrasına hazır hale getirilmesi görevini diğer kuzulara vermiş.
İşte Suriye’nin dostları(!) toplantısı, kurtlara kuzunun, bizzat kuzular tarafından ikram edilmesi toplantısıdır.
BOP’un hedefinde olan 22 İslam ülkesinden biri olan Türkiye, uluslar arası toplumu ve Birleşmiş Milletleri Suriye için daha fazla yaptırım uygulamaya ve bu konuda daha kararlı olmaya davet ediyor, diğer İslam ülkesi Katar ise Suriye’yi kan gölüne çeviren teröristlere maaş bağlanmasını teklif ediyor.
Suriye’yi bölmek ve parçalamak için bir araya gelenler, Suriye halkını bölünmeye ikna edemediği için toplantılarını civar ülkelerde yapanlar, Suriye’nin kuyusunu kazanlar “dost” oluyor; Suriye bir işgale maruz kalmasın diye oraya donanmasını gönderenler, füze desteği sağlayanlar, BM’de Suriye lehine veto edenler Suriye’nin düşmanı oluyor…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Bütün bir insanlık yalana teslim deniliyor ya işte öyle bir şey.
Bu arada Suriye aleyhinde toplantı üstüne toplantı yapılırken, Suriye’de terör tırmandırılıyor. Suriye içinde Suriye’nin dostlarının(!) desteğiyle kirli ve karanlık bir savaş yürütülüyor. İsyancı görünümlü teröristler gelişmiş silahlarla, Suriye polisi ve askeri ile savaşırken, sivil halkı katlederken, bir taraftan da toplu katliamlar için bombalar hazırlıyor.
Bu teröristlerden biri olan Ebu Sait bakın neler söylüyor:
“Şişe ile yaptığımız bombayı alüminyum tozu, gübre ve azot karışımı ile elde ediyoruz. Bu bomba fitille ateşleniyor ve 30 metrekarelik bir alandaki insanların tamamını öldürebiliyor.”
Toplu katliam için bomba hazırladığını itiraf eden bu kimselerin halk ya da masum bir isyancı olduğunu nasıl düşünebilirsiniz?
Türkiye’de bu tür faaliyetlerde, eylemlerde bulunanları bizim güvenlik güçlerimiz PKK’lı terörist diye içeri almıyor mu?
Teröre büyük bedeller ödemiş olan bir ülke olarak Türkiye’nin, Suriye’nin teröristlerine maaş bağlanmasının bile teklif edildiği garabet bir toplantıya ev sahipliği yapması gerçekten çok ilginç. Bu tür adımlarla kendi terörle mücadelemize zarar vermiş olmuyor muyuz?
Enine boyuna düşülmesi gereken çok konu var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025