Suriye'de Esad'a karşı önce iç muhalefet kışkırtıldı.
Suriye halkı Esad'ın yanında yer alınca bu plan tutmadı.
Bu sefer terör üzerinden Esad'ı devirmeye çalıştılar.
Dünyanın birçok yerinde, ne kadar ABD'nin tetikçiliğini yapmış olan küresel terörist varsa hepsi akın akın Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmeye başladılar.
Adları ÖSO, El Nusra, El Kaide, IŞİD vs olsa da özleri ABD-İsrail ürünü olan bu küresel teröristlerin amaçları ise Esad'ı devirmek, Suriye'yi parçalamak ve Suriye'nin kuzeyinden Büyük İsrail kazanımını sağlamaktı.
Rusya Esad'ın yanında yer aldığı için Esad'ı deviremediler.
Rusya havadan, Esad karadan Suriye'nin kuzeyinde etkili operasyonlar yapıyorlardı.
Ta ki, Türkiye Rus uçağını düşürünceye kadar? Denklem bir anda bozuldu.
Bundan sonraki süreçte ABD ve Rusya ikilisinin anlaşmaya vardığını ve Esad'ın konumunun ve bulunduğu coğrafyanın korunması ve de belirli bir bölgenin PYD'ye verilmesi konusunda mutabık kalındığını görüyoruz.
Eğer Rus uçağı düşürülmeseydi, Rusya ve Esad Suriye'de toprak bütünlüğünü sağlayacaktı. Bu açıdan bakıldığında, Rus uçağını düşürerek PYD'ye en büyük katkıyı sağlayan siyasilerimizin "PYD bir terör örgütüdür" ifadeleri de cambaza bak oyunundan başka bir şey olarak gözükmüyor.
Nasıl one minute tiyatrosuyla İsrail'e uşaklığın üstü örtülmeye çalışıldıysa, PYD'ye düşmanmış gibi gözüküp PYD'nin ekmeğine yağ sürüldü. Niyetleri bilemeyiz ama sonuç bu?
Rus uçağının düşürülmesinden sonraki süreçte çok önemli gelişmeler oldu.
Rusya ile PYD konusunda mutabakat sağlayan ABD, Suriye'nin kuzeyinde iki askeri üs kurdu. PYD'nin IŞİD'e yönelik yaptığı sözde operasyonlarda hava desteğini artırdı.
Bununla da yetinmeyip özel kuvvetlerini PYD'ye destek için gönderdi.
Fransa önceleri hava desteği sağlıyordu, o da askerlerini göndermeye başladı.
Almanya 6 adet Tornedo keşif uçağıyla PYD'ye destek oluyordu şimdi Türkiye ile vardığı yeni İncirlik Mutabakatı sayesinde daha operasyonel olarak işin içinde olacak.
Daha önceki yazımda da ifade ettiğim gibi Fransa'nın en büyük uçak gemisi Mersin Limanı'nda, Danimarka ve İngiltere de işin içinde?
Düne kadar en üst düzeyde, "Suriye'de askeri değil, siyasi çözümden yanayız" diye açıklamalar yapan NATO, ani bir kararla Suriye sürecine dahil oldu.
NATO savunma bakanlarının bu haftaki buluşmasında erken uyarı sistemiyle donatılmış AWACS keşif uçaklarının operasyonlara katılmasına onay verilecek.
Modern radar ve komünikasyon teknolojiyle donatılmış olan özel keşif uçaklarının, ABD'nin önderliğindeki uluslararası koalisyonun Suriye ve Irak'taki harekâtlarına katkıda bulunabileceği açıklandı.
Bu süslü açıklamaları bir kenara bırakıp, işin Türkçesini ifade edelim: Bundan sonraki Suriye süreci NATO kılıfıyla yürütülecek, Suriye'de elde edilen Barzani merkezli Büyük İsrail kazanımları NATO örtüsüyle korunacak.
Peki, neden NATO? Çünkü NATO, görünüşte içinde birçok üye ülke bulunmasına rağmen ABD-İsrail ikilisinin kontrolünde? Yani yetki ABD-İsrail ikilisinde, sorumluluk üye ülkelerin tamamının sırtında?
Bugün Rusya, Esad adına bir takım garantiler aldığını düşünerek ABD'ye güvenmiş olabilir ama ABD'nin bu NATO adımı, Rusya'ya verdiği garantilerle tatmin olmayacağını açıkça gösteriyor.
Unutmayalım ki, bugün Ortadoğu'da yaşanan tüm gelişmeler, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır altını çizdiği gibi Büyük İsrail projesinin adımlarıdır.
Büyük İsrail projesi, Arz-ı Mevut projesidir. Arz-ı Mevut haritasına baktığınızda sadece Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeyi yoktur; Irak'ın tamamı, Suriye'nin tamamı vardır.
Yani ABD'nin Rusya ile yaptığı mutabakat Suriye'nin kuzeyinde sistem tam oturana kadardır, sonrası malum, anlaşma çöpe?
Bizi ilgilendiren kısım ise Büyük İsrail projesinin büyük ve en önemli bölümü Türkiye coğrafyasındadır. En önemli çünkü güneydoğumuz hem tarım ve hayvancılık hem de maden zenginliği açısından AKP'yle kıymetini bilmesek de göz kamaştırmaktadır.
Bu sebeple, milletimiz artık bu projede misyon sahibi olan Türk siyasilerin peşini acilen bırakmalı, özü milli, sözü milli, projesi milli, kafası, gönlü milli olan Prof. Dr. Haydar Baş'la ve BTP'yle birlikte olmalıdır.
Suriye halkı Esad'ın yanında yer alınca bu plan tutmadı.
Bu sefer terör üzerinden Esad'ı devirmeye çalıştılar.
Dünyanın birçok yerinde, ne kadar ABD'nin tetikçiliğini yapmış olan küresel terörist varsa hepsi akın akın Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmeye başladılar.
Adları ÖSO, El Nusra, El Kaide, IŞİD vs olsa da özleri ABD-İsrail ürünü olan bu küresel teröristlerin amaçları ise Esad'ı devirmek, Suriye'yi parçalamak ve Suriye'nin kuzeyinden Büyük İsrail kazanımını sağlamaktı.
Rusya Esad'ın yanında yer aldığı için Esad'ı deviremediler.
Rusya havadan, Esad karadan Suriye'nin kuzeyinde etkili operasyonlar yapıyorlardı.
Ta ki, Türkiye Rus uçağını düşürünceye kadar? Denklem bir anda bozuldu.
Bundan sonraki süreçte ABD ve Rusya ikilisinin anlaşmaya vardığını ve Esad'ın konumunun ve bulunduğu coğrafyanın korunması ve de belirli bir bölgenin PYD'ye verilmesi konusunda mutabık kalındığını görüyoruz.
Eğer Rus uçağı düşürülmeseydi, Rusya ve Esad Suriye'de toprak bütünlüğünü sağlayacaktı. Bu açıdan bakıldığında, Rus uçağını düşürerek PYD'ye en büyük katkıyı sağlayan siyasilerimizin "PYD bir terör örgütüdür" ifadeleri de cambaza bak oyunundan başka bir şey olarak gözükmüyor.
Nasıl one minute tiyatrosuyla İsrail'e uşaklığın üstü örtülmeye çalışıldıysa, PYD'ye düşmanmış gibi gözüküp PYD'nin ekmeğine yağ sürüldü. Niyetleri bilemeyiz ama sonuç bu?
Rus uçağının düşürülmesinden sonraki süreçte çok önemli gelişmeler oldu.
Rusya ile PYD konusunda mutabakat sağlayan ABD, Suriye'nin kuzeyinde iki askeri üs kurdu. PYD'nin IŞİD'e yönelik yaptığı sözde operasyonlarda hava desteğini artırdı.
Bununla da yetinmeyip özel kuvvetlerini PYD'ye destek için gönderdi.
Fransa önceleri hava desteği sağlıyordu, o da askerlerini göndermeye başladı.
Almanya 6 adet Tornedo keşif uçağıyla PYD'ye destek oluyordu şimdi Türkiye ile vardığı yeni İncirlik Mutabakatı sayesinde daha operasyonel olarak işin içinde olacak.
Daha önceki yazımda da ifade ettiğim gibi Fransa'nın en büyük uçak gemisi Mersin Limanı'nda, Danimarka ve İngiltere de işin içinde?
Düne kadar en üst düzeyde, "Suriye'de askeri değil, siyasi çözümden yanayız" diye açıklamalar yapan NATO, ani bir kararla Suriye sürecine dahil oldu.
NATO savunma bakanlarının bu haftaki buluşmasında erken uyarı sistemiyle donatılmış AWACS keşif uçaklarının operasyonlara katılmasına onay verilecek.
Modern radar ve komünikasyon teknolojiyle donatılmış olan özel keşif uçaklarının, ABD'nin önderliğindeki uluslararası koalisyonun Suriye ve Irak'taki harekâtlarına katkıda bulunabileceği açıklandı.
Bu süslü açıklamaları bir kenara bırakıp, işin Türkçesini ifade edelim: Bundan sonraki Suriye süreci NATO kılıfıyla yürütülecek, Suriye'de elde edilen Barzani merkezli Büyük İsrail kazanımları NATO örtüsüyle korunacak.
Peki, neden NATO? Çünkü NATO, görünüşte içinde birçok üye ülke bulunmasına rağmen ABD-İsrail ikilisinin kontrolünde? Yani yetki ABD-İsrail ikilisinde, sorumluluk üye ülkelerin tamamının sırtında?
Bugün Rusya, Esad adına bir takım garantiler aldığını düşünerek ABD'ye güvenmiş olabilir ama ABD'nin bu NATO adımı, Rusya'ya verdiği garantilerle tatmin olmayacağını açıkça gösteriyor.
Unutmayalım ki, bugün Ortadoğu'da yaşanan tüm gelişmeler, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır altını çizdiği gibi Büyük İsrail projesinin adımlarıdır.
Büyük İsrail projesi, Arz-ı Mevut projesidir. Arz-ı Mevut haritasına baktığınızda sadece Irak'ın kuzeyi, Suriye'nin kuzeyi yoktur; Irak'ın tamamı, Suriye'nin tamamı vardır.
Yani ABD'nin Rusya ile yaptığı mutabakat Suriye'nin kuzeyinde sistem tam oturana kadardır, sonrası malum, anlaşma çöpe?
Bizi ilgilendiren kısım ise Büyük İsrail projesinin büyük ve en önemli bölümü Türkiye coğrafyasındadır. En önemli çünkü güneydoğumuz hem tarım ve hayvancılık hem de maden zenginliği açısından AKP'yle kıymetini bilmesek de göz kamaştırmaktadır.
Bu sebeple, milletimiz artık bu projede misyon sahibi olan Türk siyasilerin peşini acilen bırakmalı, özü milli, sözü milli, projesi milli, kafası, gönlü milli olan Prof. Dr. Haydar Baş'la ve BTP'yle birlikte olmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Politika faizi %46: Enflasyon %35 olabilir mi? / 04.07.2025
- Emekliye yüzde 17, doğal gaza yüzde 25 zam! / 03.07.2025
- Peygamber efendimize saldırı kabul edilemez / 02.07.2025
- Orman alanları, ranta açılmamalı / 01.07.2025
- Tel Aviv’de Abraham Anlaşmaları’na ilişkin bir garip pano / 28.06.2025
- 30 Haziran yaklaştıkça ‘mutlak butlan’ tartışması alevleniyor / 27.06.2025
- İsrail-İran savaşında UAEA’nın rolü! / 26.06.2025
- ABD, İsrail ve İran arasında ‘ilginç’ bir ateşkes / 25.06.2025