ABD'nin dışişleri eski bakanı ve Vatikan'ın dış ilişkiler danışmanı, İsrail kökenli meşhur siyaset adamı Henry Kissenger, geçtiğimiz günlerde, "Her şey yolunda giderse, yakında Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olacaktır" demişti. Evet, bu ifade esasen ülkemizde ve bölgemizde yaşanan son gelişmelerin ve de genel anlamda Büyük Ortadoğu Projesi'nin hangi amaca hizmet ettiğini, ABD'den gelen bir itiraf niteliğinde, bariz bir şekilde özetliyor.
Bildiğiniz gibi, olaylar sonuçlarıyla değerlendirilir. Bu şekilde yapmadığınız takdirde, detayların içinde öylesine boğulursunuz ki, hiçbir neticeye varamazsınız.
Bu ölçüden yola çıktığımızda, Kissenger'in sözünü şöyle okumak gerekiyor:
Terörün bölgedeki varlığı, Barzani'nin güçlenmesi ve yayılması, Kobani süreciyle PYD'nin Barzani'nin kontrolüne girmesi, PYD'nin federasyon ilan etmesi, Türkiye'de terör süreciyle şehirlerin, ilçelerin boşaltılması ve detayda yaşanan ama gündemimizi meşgul eden tüm hadiseler, yani "her şey" yolunda giderse Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olacak.
Dünyanın birçok ülkesinden toplanarak oluşturulan küresel terör, Ortadoğu coğrafyasında bulunduğu dönem zarfında Suriye Devleti'nden aldı, PYD'ye verdi; Irak Devleti'nden aldı Barzani'ye verdi.
Irak'ın kuzeyinde bulunan Barzani yönetimi, terör saldırılarından istifade ederek, Irak'ta kontrolü altındaki toprakları 30 bin kilometrekare daha genişletti.
Barzani, işin başındayken hak iddia ettiği coğrafya 78 bin kilometrekareydi, terör bahanesiyle bunun 71 bin kilometrekaresini kontrolü altına aldı.
Diğer bir ifadeyle, Barzani'nin bölgesi Erbil, Süleymaniye, Halepçe ve Duhok illerinden oluşan 41 bin kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahipti, terör sayesinde petrol zengini Kerkük ile Kerkük'e bağlı bölgeleri, Musul'un Mahmur, Sincar, Telafer, Tilkef ilçeleri ve Güver, Sinun, Zummar, Rabia nahiyelerini, güneyde Selahaddin'e bağlı Tuzhurmatu ilçesini, Diyala'ya bağlı Hanekin, Celavle ve Sadiye'yi toplam 30 bin kilometrekarelik alanı daha topraklarına kattı.
Barzani, elde ettiği bu yeni topraklardan asla çıkmayacağını da ilan etti ve bu toprakları "Kürtlerin idaresi dışındaki Kürdistan toprağı" olarak kabul etiklerini açıkladı.
Barzani'nin gözü şu anda Musul'da? Musul alındıktan sonra referandum yapılmasını, bölge halkının Erbil veya Bağdat arasında yapacağı tercihe de herkesin saygı göstermesi gerektiğini belirtti.
Barzani'nin ve arkasındaki İsrail iradesinin yaş tahtaya basmayacağını düşünürsek, Musul'da yapılacak referandumun sonucunun Barzani lehine olacağını söylemek mümkün.
Ve ardından bağımsızlık ilanı? Barzani işte bu eksik parçaların da oluşmasını bekliyor.
Suriye'nin kuzeyinde de durum farklı değil. 29 Ekim 2014'te yaşanan Kobani süreciyle Barzanileşen PYD, o gün bugündür terör örgütlerinin Suriye Devleti'nden devşirip terörle ve katliamla boşalttıkları toprakları tek tek elde ediyor. Türkiye'nin 911 kilometrelik Suriye sınırının 700 kilometrelik bölümü PYD'nin elinde?
Ve son olarak geçen hafta PYD, Kobani, Cezire ve Afrin bölgesinde federasyon ilan etti ve ismini de "Kuzey Suriye (Rojava) Federasyonu" koydu.
Siz bakmayın ABD'nin, PYD'nin bu adımına tepki göstermesine; ABD'nin Suriye'deki en önemli müttefiki olan Barzanileşmiş PYD'nin ABD'den bağımsız böyle adım atması mümkün değil. PYD'nin federasyon ilanı, Rusya ile yapılan ateşkes pazarlığında ABD tarafından masaya konulan dayatmaydı.
Peki, "Bu tepki de neyin nesi?" derseniz, Türkiye'deki siyasi iradenin Türk milletinin gazını almak için sergilediği PYD düşmanlığından dolayı, Türkiye'nin gazını almak için verilen bir tepki bu? Diğer bir ifadeyle, siyasilerimizin göstermelik tepkisini destekler mahiyette göstermelik bir tepki?
Irak'ta ve Suriye'de Büyük İsrail projesi adına istediklerinin çoğunu elde eden Barzani Türkiye'yi de hedef alarak bakın neler söylüyor:
"Ne İran'a gidip bir şey derim, ne de Ankara'ya gidip onların gönlüne göre konuşurum. Amerika'da da söyledim, biz sadece kendi davamızın sahibiyiz. Bağımsızlık için ya bu kez hepimiz yok olacağız ya da kanımız pahasına başaracağız."
Bu tehditleri savururken elbette ki sadece Irak'ın kuzeyinden bahsetmiyor, Türkiye'deki ve İran'daki Kürdistan hedeflerinden de bahsediyor.
Yaşanan bütün gelişmeler Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkarmadı mı?
Zira Sayın Baş, Barzani'nin Büyük İsrail projesinin bir parçası olduğunu yıllardır vuyrguluyor.
Ne diyelim, devlet olarak körüz, siyaset olarak körüz, millet olarak körüz, gören bir Lider var, modeliyle dünyayı aydınlatan bu muhteşem Liderin de, ülkeyi zifiri karanlıktan kurtarmasın diye, millet olarak ayağından aşağı çekip duruyoruz.
Bir türlü fırsat vermiyoruz ki ülkeyi aydınlığa kavuştursun.
Bildiğiniz gibi, olaylar sonuçlarıyla değerlendirilir. Bu şekilde yapmadığınız takdirde, detayların içinde öylesine boğulursunuz ki, hiçbir neticeye varamazsınız.
Bu ölçüden yola çıktığımızda, Kissenger'in sözünü şöyle okumak gerekiyor:
Terörün bölgedeki varlığı, Barzani'nin güçlenmesi ve yayılması, Kobani süreciyle PYD'nin Barzani'nin kontrolüne girmesi, PYD'nin federasyon ilan etmesi, Türkiye'de terör süreciyle şehirlerin, ilçelerin boşaltılması ve detayda yaşanan ama gündemimizi meşgul eden tüm hadiseler, yani "her şey" yolunda giderse Ortadoğu'nun yarısı İsrail'in olacak.
Dünyanın birçok ülkesinden toplanarak oluşturulan küresel terör, Ortadoğu coğrafyasında bulunduğu dönem zarfında Suriye Devleti'nden aldı, PYD'ye verdi; Irak Devleti'nden aldı Barzani'ye verdi.
Irak'ın kuzeyinde bulunan Barzani yönetimi, terör saldırılarından istifade ederek, Irak'ta kontrolü altındaki toprakları 30 bin kilometrekare daha genişletti.
Barzani, işin başındayken hak iddia ettiği coğrafya 78 bin kilometrekareydi, terör bahanesiyle bunun 71 bin kilometrekaresini kontrolü altına aldı.
Diğer bir ifadeyle, Barzani'nin bölgesi Erbil, Süleymaniye, Halepçe ve Duhok illerinden oluşan 41 bin kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahipti, terör sayesinde petrol zengini Kerkük ile Kerkük'e bağlı bölgeleri, Musul'un Mahmur, Sincar, Telafer, Tilkef ilçeleri ve Güver, Sinun, Zummar, Rabia nahiyelerini, güneyde Selahaddin'e bağlı Tuzhurmatu ilçesini, Diyala'ya bağlı Hanekin, Celavle ve Sadiye'yi toplam 30 bin kilometrekarelik alanı daha topraklarına kattı.
Barzani, elde ettiği bu yeni topraklardan asla çıkmayacağını da ilan etti ve bu toprakları "Kürtlerin idaresi dışındaki Kürdistan toprağı" olarak kabul etiklerini açıkladı.
Barzani'nin gözü şu anda Musul'da? Musul alındıktan sonra referandum yapılmasını, bölge halkının Erbil veya Bağdat arasında yapacağı tercihe de herkesin saygı göstermesi gerektiğini belirtti.
Barzani'nin ve arkasındaki İsrail iradesinin yaş tahtaya basmayacağını düşünürsek, Musul'da yapılacak referandumun sonucunun Barzani lehine olacağını söylemek mümkün.
Ve ardından bağımsızlık ilanı? Barzani işte bu eksik parçaların da oluşmasını bekliyor.
Suriye'nin kuzeyinde de durum farklı değil. 29 Ekim 2014'te yaşanan Kobani süreciyle Barzanileşen PYD, o gün bugündür terör örgütlerinin Suriye Devleti'nden devşirip terörle ve katliamla boşalttıkları toprakları tek tek elde ediyor. Türkiye'nin 911 kilometrelik Suriye sınırının 700 kilometrelik bölümü PYD'nin elinde?
Ve son olarak geçen hafta PYD, Kobani, Cezire ve Afrin bölgesinde federasyon ilan etti ve ismini de "Kuzey Suriye (Rojava) Federasyonu" koydu.
Siz bakmayın ABD'nin, PYD'nin bu adımına tepki göstermesine; ABD'nin Suriye'deki en önemli müttefiki olan Barzanileşmiş PYD'nin ABD'den bağımsız böyle adım atması mümkün değil. PYD'nin federasyon ilanı, Rusya ile yapılan ateşkes pazarlığında ABD tarafından masaya konulan dayatmaydı.
Peki, "Bu tepki de neyin nesi?" derseniz, Türkiye'deki siyasi iradenin Türk milletinin gazını almak için sergilediği PYD düşmanlığından dolayı, Türkiye'nin gazını almak için verilen bir tepki bu? Diğer bir ifadeyle, siyasilerimizin göstermelik tepkisini destekler mahiyette göstermelik bir tepki?
Irak'ta ve Suriye'de Büyük İsrail projesi adına istediklerinin çoğunu elde eden Barzani Türkiye'yi de hedef alarak bakın neler söylüyor:
"Ne İran'a gidip bir şey derim, ne de Ankara'ya gidip onların gönlüne göre konuşurum. Amerika'da da söyledim, biz sadece kendi davamızın sahibiyiz. Bağımsızlık için ya bu kez hepimiz yok olacağız ya da kanımız pahasına başaracağız."
Bu tehditleri savururken elbette ki sadece Irak'ın kuzeyinden bahsetmiyor, Türkiye'deki ve İran'daki Kürdistan hedeflerinden de bahsediyor.
Yaşanan bütün gelişmeler Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha haklı çıkarmadı mı?
Zira Sayın Baş, Barzani'nin Büyük İsrail projesinin bir parçası olduğunu yıllardır vuyrguluyor.
Ne diyelim, devlet olarak körüz, siyaset olarak körüz, millet olarak körüz, gören bir Lider var, modeliyle dünyayı aydınlatan bu muhteşem Liderin de, ülkeyi zifiri karanlıktan kurtarmasın diye, millet olarak ayağından aşağı çekip duruyoruz.
Bir türlü fırsat vermiyoruz ki ülkeyi aydınlığa kavuştursun.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024