Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye tarafından oluşturulması planlanan tampon bölgenin ne anlama geleceği konusunda çok önemli tespitler yaptı. Sayın Baş, öncelikle bu tampon bölgenin “ABD için, İsrail yararına” olduğunun altını çizdi.
Yani tampon bölgenin Türkiye ve Türk milletinin menfaatleriyle herhangi bir alakası yok.
ABD’nin taşeronu olarak bunu yapıyoruz ve bundan en fazla da bu bölge üzerinde arzı mevut projeleri olan İsrail’in çıkarları var. Siyasilerimiz bir taraftan “one minute” tiyatrolarıyla İsrail’in karşısındaymış gibi bir tavır sergilese de İsrail’in en temel hedeflerine hizmet ediyor.
Sayın Baş ayrıca tampon bölgenin, Türkiye’den de önemli bir parçanın koparılacağı bir federatif yapının oluşacağı anlamına geldiğini belirtiyor:
“Tampon bölge Türkiye’nin güneydoğusu, Suriye topraklarının bir kısmı ve hatta Irak’ın belli yerlerini de içine alarak oluşturulursa, bu gündem edilen federatif yapılanmanın ilk adımları demektir.”
İşte bu amacı taşıyan ya da bu sonucu doğurabilecek bir tampon bölgenin oluşturulması da bizzat parçalanacak ülkeler arasında olan Türkiye’den isteniyor.
Tampon bölgeyle Türkiye kendi bombasının pimini çekmiş olacak.
Tampon bölge her ne kadar insani koridor adı altında Suriye’ye demokrasi getirme amaçlı gözükse de gerçekte bu bölgede öncelikli olarak bir Kürdistan oluşturma amaçlıdır.
Ama asıl amaç da bu değildir, bu da asıl amaç için sadece bir basamaktır.
ABD yaşanan iklim değişiklikleri sebebiyle kendine vatan aramaktadır ve en güvenli topraklar olarak bizim coğrafyamızı da içine alan Ortadoğu coğrafyasını belirlemiştir.
İsrail ise bu toprakların kendilerine Tanrı tarafından vaat edildiği iddiasında bulunarak bu coğrafyayı ele geçirip Büyük İsrail devletini kurma amacını taşımaktadır.
Görünüşte ABD ve İsrail’in hedeflerinde bir çakışma var gibi gözükse de esasen olayların tarihi sürecine bakıp perde arkasını irdelediğimizde bu bir tezat teşkil etmemektedir.
1700’lü yıllarda İngilizleri Ortadoğu coğrafyasına itenler İsrail kökenlilerdir ve amaç yine Büyük İsrail Devleti’dir. Asırlarca İngilizleri dünya kaynaklarını sömürme, dünya imparatorluğu kurma karşılığında bu amaç için kullandılar. Fakat İngilizler yapı olarak fazla yönlendirmeye müsait olmayan, kokuşmuş da olsa kendine ait değerleri olan bir milletti.
Öyle bir devlet kurulmalıydı ki bu devlet görüşte İsrailli olmamalı ama her dem İsrail’in çıkarlarına hizmet etmeliydi. Bu devletin halkları kendilerine ait hiçbir değerleri olmamalı, yönlendirilmeye müsait olmalı, adeta paralı bir tetikçi olmalıydılar.
Ve ABD’nin kurulmasına karar verildi. 1945 yılında da atom bombasının acımasızca kullanılması ile ABD, İngilizleri de geride bırakarak küresel şer imparatorluğunun tahtına oturdu. Ve o gün bugündür bir taraftan dünya politikalarına yön verirken, bir taraftan da kuruluş amacı olan Büyük İsrail Devleti için büyük çaba sarf etmektedir.
İşte kısaca anlattığımız bu sebeplerden ötürü ABD’nin vatan arayışı ile Büyük İsrail Devleti projesi farklı projeler değil, birbirlerini desteleyen projelerdir.
ABD deyince sakın aklınıza 300 milyon Amerikan vatandaşı gelmemelidir. Yani ABD’li yöneticiler Ortadoğu coğrafyasına vatan olarak yerleşme niyetindeyken bu 300 milyon ABD vatandaşı için değildir. Katrina Kasırgası’nda New Orleans’taki yaşananları hatırlayın. 1000 kişi özel olarak kurtarılmış, kalan çoğunluk ise ölüme ve açlığa terk edilmişti.
Yani ABD Ortadoğu’da kendine vatan ararken bu özellikle ABD’ye yön veren İsrail kökenliler içindir.
İşte Türk siyasiler bütün bu gerçekleri düşünerek İsrail’in ve onun destekçilerinin bu perde arkası amaçlarına hizmet edecek, Türk milletini ve de kendilerini ateşe atacak tehlikeli bir adımı asla atmamalıdır.
Yani tampon bölgenin Türkiye ve Türk milletinin menfaatleriyle herhangi bir alakası yok.
ABD’nin taşeronu olarak bunu yapıyoruz ve bundan en fazla da bu bölge üzerinde arzı mevut projeleri olan İsrail’in çıkarları var. Siyasilerimiz bir taraftan “one minute” tiyatrolarıyla İsrail’in karşısındaymış gibi bir tavır sergilese de İsrail’in en temel hedeflerine hizmet ediyor.
Sayın Baş ayrıca tampon bölgenin, Türkiye’den de önemli bir parçanın koparılacağı bir federatif yapının oluşacağı anlamına geldiğini belirtiyor:
“Tampon bölge Türkiye’nin güneydoğusu, Suriye topraklarının bir kısmı ve hatta Irak’ın belli yerlerini de içine alarak oluşturulursa, bu gündem edilen federatif yapılanmanın ilk adımları demektir.”
İşte bu amacı taşıyan ya da bu sonucu doğurabilecek bir tampon bölgenin oluşturulması da bizzat parçalanacak ülkeler arasında olan Türkiye’den isteniyor.
Tampon bölgeyle Türkiye kendi bombasının pimini çekmiş olacak.
Tampon bölge her ne kadar insani koridor adı altında Suriye’ye demokrasi getirme amaçlı gözükse de gerçekte bu bölgede öncelikli olarak bir Kürdistan oluşturma amaçlıdır.
Ama asıl amaç da bu değildir, bu da asıl amaç için sadece bir basamaktır.
ABD yaşanan iklim değişiklikleri sebebiyle kendine vatan aramaktadır ve en güvenli topraklar olarak bizim coğrafyamızı da içine alan Ortadoğu coğrafyasını belirlemiştir.
İsrail ise bu toprakların kendilerine Tanrı tarafından vaat edildiği iddiasında bulunarak bu coğrafyayı ele geçirip Büyük İsrail devletini kurma amacını taşımaktadır.
Görünüşte ABD ve İsrail’in hedeflerinde bir çakışma var gibi gözükse de esasen olayların tarihi sürecine bakıp perde arkasını irdelediğimizde bu bir tezat teşkil etmemektedir.
1700’lü yıllarda İngilizleri Ortadoğu coğrafyasına itenler İsrail kökenlilerdir ve amaç yine Büyük İsrail Devleti’dir. Asırlarca İngilizleri dünya kaynaklarını sömürme, dünya imparatorluğu kurma karşılığında bu amaç için kullandılar. Fakat İngilizler yapı olarak fazla yönlendirmeye müsait olmayan, kokuşmuş da olsa kendine ait değerleri olan bir milletti.
Öyle bir devlet kurulmalıydı ki bu devlet görüşte İsrailli olmamalı ama her dem İsrail’in çıkarlarına hizmet etmeliydi. Bu devletin halkları kendilerine ait hiçbir değerleri olmamalı, yönlendirilmeye müsait olmalı, adeta paralı bir tetikçi olmalıydılar.
Ve ABD’nin kurulmasına karar verildi. 1945 yılında da atom bombasının acımasızca kullanılması ile ABD, İngilizleri de geride bırakarak küresel şer imparatorluğunun tahtına oturdu. Ve o gün bugündür bir taraftan dünya politikalarına yön verirken, bir taraftan da kuruluş amacı olan Büyük İsrail Devleti için büyük çaba sarf etmektedir.
İşte kısaca anlattığımız bu sebeplerden ötürü ABD’nin vatan arayışı ile Büyük İsrail Devleti projesi farklı projeler değil, birbirlerini desteleyen projelerdir.
ABD deyince sakın aklınıza 300 milyon Amerikan vatandaşı gelmemelidir. Yani ABD’li yöneticiler Ortadoğu coğrafyasına vatan olarak yerleşme niyetindeyken bu 300 milyon ABD vatandaşı için değildir. Katrina Kasırgası’nda New Orleans’taki yaşananları hatırlayın. 1000 kişi özel olarak kurtarılmış, kalan çoğunluk ise ölüme ve açlığa terk edilmişti.
Yani ABD Ortadoğu’da kendine vatan ararken bu özellikle ABD’ye yön veren İsrail kökenliler içindir.
İşte Türk siyasiler bütün bu gerçekleri düşünerek İsrail’in ve onun destekçilerinin bu perde arkası amaçlarına hizmet edecek, Türk milletini ve de kendilerini ateşe atacak tehlikeli bir adımı asla atmamalıdır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024