Teknoloji aletleri hayatımızı küçülttü, tembelleştirdi desem, ne dersiniz! Sokak röportajlarına bakarsak; Hangi çağda yaşıyorsun sen, yontma taş devrinde mi kaldın diye cevap verilir.
Çünkü insanımız, teknolojiye değil ama teknolojik aletlere bağımlı olmuş. Yanımda telefon olmadan yapamam, diyor. Televizyonsuz olmaz, o dizinin bilmem kaçıncı bölümü kaçmaz, diyor. Bilgisayardan, telefondan oyun oynamadan nefes alamam, diyor vatandaş.
Sonuç; teknolojik aletler hayatımızı küçülttü, bizleri tembelleştirdi. Diğer taraftan insanları da küçülttü. Oysa dünya küçük, insanlar büyük olsaydı ne kadar güzel olurdu!
Örneğin; bugün İstanbul'da olan biri, tahmini 2 saat sonra Trabzon'da, 4 saat sonra Paris'te veya 5 saat sonra Mekke'de olabiliyor.
Bir tuşa basarak yüzlerce, binlerce kilometre uzaklıktaki annenizle, kardeşlerinizle veya dostlarınızla canlı konuşma, sohbet yapabiliyorsunuz. Ya da işlerinizi organize edebiliyorsunuz.
Yine teknoloji üzerinden mutluluklarınızı, üzüntülerinizi anında tam dost ve akrabalarla hatta dünya ile paylaşabiliyorsunuz.
Hülasa teknolojiyi kullanabilirsen dünya küçülüyor, sen ben büyüyoruz. Ama teknoloji seni, beni kullanmaya başlayınca dünya yine küçülüyor ama biz daha da küçülüyoruz.
Hem de ne küçülme! Artık dünyamız bir telefon, bilgisayar veya televizyon ekranı kadar. Neredeyse aile içinde bile irtibatlar kesildi.
Elimizden kumandayı veya telefonu bırakıp da eşimizle, çocuklarımızla iki kelime edemiyoruz. Bırak anıları paylaşmayı ortak anılar bile üretemiyoruz.
Veya ailenle bir şeyler paylaşmak, sohbet etmek istiyorsun! Çocuklar adeta bir an önce bitirse de işimize gücümüze baksak edasıyla dinler gibi yapıyorlar.
Kardeş, kardeşi haftada, on beş günde zoraki arıyor. Dost, denilenler işi düştüğünde arıyor. Her şeyimizi adeta o küçücük ekranlara endeksledik.
Gerçi ekranlar küçük ama o küçücük ekranların içinde koskoca bir dünya var. Hem de sınırsız, hem de kuralsız, hem de ilkesiz, hem de kontrolsüz bir dünya.
Ama gerçek olmayan bir dünya. Ama sizin olmayan bir dünya. Ama sizin için takdir edilen ve taklit etmeniz istenen bir dünya.
Samimiyetten yoksun, sevgiden yoksun, mahremiyetten yoksun, merhametten yoksun koskoca bir dünya.
İşte başta çocuklarımız olmak üzere insanımızın çoğu bu sahte dünyadan aldıklarını, öğrendiklerini gerçek dünyaya yansıtmaya, yaşamaya kalkıyorlar.
Ortaya ne çıkıyor biliyor musunuz? Genel için yalnızlık. Özelde ise fuhuş, cinayet, sapıklık, gasp, özenti, aslını inkâr, taklitçi bir nesil, kuralsız bir hayat anlayışı vs.
Konuya bilgi boyutundan bakarsak maalesef yine olumsuz bir tablo çıkıyor ortaya. Bilgi boyutunda da biz, teknolojiyi kullanmak yerine teknoloji bizi kullanmaya başladı.
Adeta teknolojiyi, kendimize beyin yaptık. Dört işlemde bile telefon, bilgisayar kullanmaya başladık.
Ya da herhangi bir konuda bilgiye ihtiyaç duyduğumuzda veya sorulan bir soruya cevap aradığımızda hemen arama motorlarını devreye koyduk.
Ne var bunda, diyebilirsiniz! Bunda bir şey yok ama sonrasında çok şey var. Çünkü sanal âlem bilgi korsanlarının tekeline girmiş. Özellikle din ve tarih alanında tam bir korsanlaşma var.
Vatandaş aradığı konu başlıklarını tıklıyor. İlk açılanları okuyor ve öğrendim, deyip kapatıyor.
Birincisi öğrendiğinin doğru olup-olmadığını sorgulamıyor. İkincisi ise öğrendim, dediği şeyi aslında öğrenmediğidir. Aynen flash belleğe bilgi yükler gibi beyne bilgiyi alıyor, kullanıyor sonra siliyor.
İşin daha vahimi bilgiyi, cevabı veya sonucu bulduk ama onu öğrenmedik, öz hafızamıza, belleğimize almadık.
Sonuçta yanında teknoloji olmadan yön dahi bulamayan kalabalıklar çıkıyor ortaya.
Unutmayın! İnsan, maddenin esiri olursa, vahşileşir.
Akın Aydın / diğer yazıları
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024