5 Kasım Salı günü gerçekleştiren ABD başkanlık seçimleri sonuçlandı ve Cumhuriyetçilerin başkan adayı Donald Trump yeniden başkan seçildi. Böylece Trump 47'nci ABD Başkanı olmuş oldu.
Öte yandan, Trump, 132 yıl aradan sonra aralıklı olarak iki dönem başkanlık yapan ikinci ABD Başkanı oldu. İlki Grover Cleveland idi.
Cumhuriyetçilerin hem ABD Senatosu'nda hem de Temsilciler Meclisi'nde Demokratlara karşı üstünlük elde etmesi, Trump'ın yeni dönemde elini güçlendirecek.
Trump 2017 seçimlerinde de bir kadın adaya (Hillary Clinton) karşı zafer elde etmişti, bu seçimlerde de bir kadın adaya (Kamala Harris) karşı zaferini ilan etti.
ABD tarihinde hiçbir kadın başkanın olmadığı dikkate alındığında, bu iki seçimde de Trump'ın kazanmasının istenmiş olabileceği de gündemde.
Trump'ı zafere götüren nedenlerden en önemlisi şüphesiz ekonomik vaatleri. Vergi indirimleri, sosyal yardımların artırılması, yerli üretimin canlandırılarak işsizliğin azaltılması, korumacı politikalar, bazı uluslararası harcamaların kısıtlaması gibi vaatler ABD halkının Trump'ı seçmesinin ana nedenlerinden.
Bir diğer konu ise Trump'ın savaşları bitireceği vaadi. Seçim kampanyası boyunca bu vaadini sık sık dilendiren Trump, Florida'da yaptığı zafer konuşmasında da aynı vaadini tekrarladı, "Ben bir savaş başlatmayacağım, savaşları sona erdireceğim" dedi.
Bir diğer önemli neden ise, elbette Trump'ın göç konusundaki sert tutumu.
Peki, Trump'ın seçilmesiyle dünyada neler değişecek?
ABD seçiminin sonucu, dünya siyasetini ve milyonlarca insanın hayatını etkileyecek bir etkiye sahip. Trump'ın Biden başkanlığında benimsenen birçok politikada önemli değişikliklere gitmesi bekleniyor.
Trump, seçim kampanyasında Ukrayna lideri Zelenskiy'i "tarihin en iyi satıcısı" olarak nitelemiş ve Ukrayna'daki savaşı sona erdireceğini belirtmişti.
Cumhuriyetçi seçmenin büyük bölümü de, ABD'nin Ukrayna için çok fazla harcama yaptığını düşünüyor.
Trump'ın dönüşü, birçok kesime göre ABD'den Ukrayna'ya gönderilen milyarlarca dolarlık askeri yardımın sona ermesi anlamına gelecek.
Trump'ın kazanması, AB için de bir endişe kaynağı. "Önce Amerika" politikasının savunucusu Trump, sık sık Avrupa'nın NATO'daki payını ödemediğini söylüyordu. Ayrıca, Trump'ın ABD'ye liderlik ettiği 2017-2021 yıllarındaki ilk dönemde, Washington-Brüksel hattı ciddi gerilimlere sahne olmuştu.
Trump döneminde, Biden döneminde olduğu gibi ABD, İsrail'in en büyük destekçisi olmaya devam edecek. İlk başkanlık döneminde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan Trump, İsrail ile dört Arap Birliği ülkesi Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Sudan ve Fas arasındaki ilişkileri normalleştiren anlaşmalara da aracılık etmişti.
Kampanyasında da İsrail'e verdiği desteği sürdüren Trump, İsrail'in "Hamas'a karşı başladığı işi bitirmesi" gerektiğini söyleyerek Gazze'deki katliamın en büyük destekçilerinden biri oldu.
Trump bu ikinci dönemde ise, İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarına yine diplomatik hamlelerle destek olacağı öngörülüyor.
Trump döneminde İran'a yönelik politikalarında da bir değişiklik olmaz.
İran Hükümet Sözcüsü Fatma Muhacirani, "ABD'deki başkanlık seçimlerinin bizimle çok bir ilgisi yok. Çünkü ABD ve İran genel politikası sabittir. Birinin yerine diğerinin gelmesiyle çok bir şey değişmeyecektir" dedi.
Başkan olduğu dönemde İran'ın Orta Doğu'daki en güçlü komutanı Kasım Süleymani'yi öldüren saldırının emrini veren Trump'ın yeni dönemde de İran'a karşı agresif bir politika izleyebileceği düşünülüyor. Ama bu agresiflik savaş boyutunda değil, yine diplomatik ya da farklı gerginlikler şeklinde olabilir.
Trump döneminin politikalarının odak noktası elbette ki yine Çin olacak. İlk döneminde Çin ile ticaret savaşları başlatan Trump'ın bu yeni dönemde de benzer politikalara devam edeceği öngörülüyor.
Peki ya Türkiye politikası nasıl olur? Şunu unutmayalım ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar kutlama mesajında, "dostum Trump" ifadesini kullansa da, ilk Trump döneminde Türkiye büyük baskı ve yaptırımlarla karşılaştı.
4 yıllık Trump döneminde Türkiye'ye 5 kez ciddi yaptırım uygulandı. İkisi Rahip Brunson, ikisi S-400 alımı ve biri de YPG/PKK'ya yönelik operasyonlar konusunda.
Türkiye F-35 programından çıkartıldı, CAATSA yaptırımları kapsamına alındı, dolar fırlatılarak ekonomimize darbe vuruldu ve daha niceleri…
Yani ABD'nin BOP kapsamında olan Türkiye için kimin kazandığı, kimin kazanmadığı hiç önemli değil. Türkiye, "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" çizgisine gelmediği müddetçe, Atatürk'ün "tam bağımsızlık" duruşuna dönmediği müddetçe, Türkiye başta ABD'de olmak üzere dünyadaki tüm gelişmelerden olumsuz etkilenmeye devam edecektir.
- Suriye’deki gelişmeler BOP’un uzantısı / 04.12.2024
- Fırat’ın batısı da, doğusu gibi devlet istiyor / 03.12.2024
- Gelmiş ve gelecek tüm kadınların en üstünü: Hz. Fatıma (a.s.) / 30.11.2024
- Savaş riski varsa, ithalat neden? / 27.11.2024
- Siyasiler, bölünmeyi teşvik ediyor / 26.11.2024
- Birlik ve beraberliğin merkezi: Ehl-i Beyt / 23.11.2024
- ‘Bugün ithal ettiğin et, yarını yok eder’ / 22.11.2024
- ABD’nin ‘balistik füze’ kararı ne anlama geliyor? / 20.11.2024
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024