Geçtiğimiz Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD Başkanı Trump'la bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiş ve bu görüşmede Trump'ın kendisine YPG'ye bir daha silah verilmeyeceğini söylediğini açıklamıştı.
Başbakan Binali Yıldırım, Trump-Erdoğan telefon görüşmesinde Trump'ın "YPG'ye silah verilmesi yanlış" dediğini aktarmıştı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, bu telefon görüşmesini "dönüm noktası" olarak tanımlamış, hatta biraz daha ötesini ifade ederek, ABD'li yetkililerin YPG'ye şimdiye kadar vermiş olduğu silahların da toplanacağına dair söz verdiğini belirtmişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Bizim Amerika'yla ilişkilerimizi olumsuz anlamda en çok etkileyen mesele ise ABD'nin YPG'ye vermiş olduğu silahlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu rahatsızlığını Sayın Trump'a iletmiştir. Sayın Trump da net bir şekilde talimat verdiğini bundan sonra YPG'ye silah verilmeyeceğini, bu saçmalığın biteceğini söyledi" açıklamasını yapmıştı.
Fakat ABD'den gelen açıklamalar, bu açıklananların tam tersine olduğunu gösterdi.
Öncelikle Beyaz Saray'dan Trump-Erdoğan telefon görüşmesiyle alakalı yapılan bilgilendirmede Trump'ın bundan sonra YPG'ye silah verilmeyeceği yönünde herhangi bir sözü yer almadı.
Daha sonra da ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, ana unsuru YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'yle (SDG) işbirliğini sürdüreceklerini açıkladı.
Pentagon'un açıklamasında silah yardımıyla ilgili kararın cephedeki gelişmelere göre alınacağı belirtildi. Pentagon ayrıca gönderilen silahların belirli görevle sınırlı olduğunu ve askeri hedeflere karşı konulması için aşamalı olarak sağlandığını vurguladı.
Örgüte verilen desteğin "değerlendirildiğini" kaydeden Pentagon Ortadoğu Masası sözcülerinden Eric Pahon, bölgede istikrarın sağlanması ve IŞİD'in bir daha ortaya çıkmaması noktasında, DSG ile işbirliğine devam edeceklerini bildirdi.
Beyaz Saray sözcüsü Sarah Sanders ise, ABD'nin "belli gruplara askeri teçhizat sağlamaya son verme durumunda olduğunu ancak bunun bazı münferit gruplara verilen tüm desteğin kesileceği anlamına gelmediğini" söyledi.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı, Birleşik Ortak Görev Gücü-Öz Kararlılık Harekâtı Irak ve Suriye Komutanlığı Sözcüsü, "IŞİD'le savaşma ve onu mağlup etme hedefine bağlı kaldıkları sürece DSG'yi oluşturan güçlere destek vermeyi sürdüreceğiz" dedi.
Destek verdikleri darbe girişimiyle, Zerrab davası, yeni ismiyle "ABD Atilla'ya karşı" davasıyla, Cumhurbaşkanlığı korumalarına açılan davayla, NATO'daki skandalla, S-400 konusunda ortaya koydukları tehditlerle ve daha birçok meseleyle siyasilerimizi sıkıştıran "starejik müttefik" ABD, YPG konusunda da yine sağ gösterip sol vurdu.
Trump'la söylediğini Pentagon'la bozdu.
Gerçi defalarca Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan "YPG mi, Türkiye mi" diye sorduğunda ABD hep "Elbette ki YPG" cevabını vermişti.
Yıllar önce askerimizin başına çuval çeviren ABD'nin bugünkü YPG tavrı elbette ki bizleri şaşırtmıyor ama 15 yıldır ABD'yi stratejik gören, onun desteğine, parasına, aklına bağımlı olarak hareket eden siyasilerimiz için bu "satılmışlık" çok zor olsa gerek? Defalarca önlerine Saddam örneği, Kaddafi, Hüsnü Mübarek örneği, Rıza Şah Pehlevi örneği, son olarak da Mesut Barzani, Muhammed bin Nayif, Velid bin Talal örnekleri önlerine konuldu ama onlar "ABD'siz olmaz" tavırlarından asla vazgeçmediler.
Kraldan daha fazla kralın kendisine güvendiler.
Tarihi adam satmakla meşhur ABD'ye sonuna kadar bağlandılar.
Şimdi belki Mustafa Kemal Atatürk'ün "manda ve himaye asla kabul edilmez" mantığını, onun izinden yürüyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" anlayışını daha iyi anlıyorlardır ama okyanus ötesi icazetiyle gelip, bu icazetin bedeli olan boyunduruktan kurtulmak o kadar kolay değil?
Bu sebeple yıllardır; milletten icazet, milli ekonomi, tam bağımsızlık, milli siyaset ve bütün bunların altını modellerle, çözümlerle dolduran Mustafa Kemal Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş diyoruz.
Başbakan Binali Yıldırım, Trump-Erdoğan telefon görüşmesinde Trump'ın "YPG'ye silah verilmesi yanlış" dediğini aktarmıştı.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, bu telefon görüşmesini "dönüm noktası" olarak tanımlamış, hatta biraz daha ötesini ifade ederek, ABD'li yetkililerin YPG'ye şimdiye kadar vermiş olduğu silahların da toplanacağına dair söz verdiğini belirtmişti.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Bizim Amerika'yla ilişkilerimizi olumsuz anlamda en çok etkileyen mesele ise ABD'nin YPG'ye vermiş olduğu silahlardır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu rahatsızlığını Sayın Trump'a iletmiştir. Sayın Trump da net bir şekilde talimat verdiğini bundan sonra YPG'ye silah verilmeyeceğini, bu saçmalığın biteceğini söyledi" açıklamasını yapmıştı.
Fakat ABD'den gelen açıklamalar, bu açıklananların tam tersine olduğunu gösterdi.
Öncelikle Beyaz Saray'dan Trump-Erdoğan telefon görüşmesiyle alakalı yapılan bilgilendirmede Trump'ın bundan sonra YPG'ye silah verilmeyeceği yönünde herhangi bir sözü yer almadı.
Daha sonra da ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, ana unsuru YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'yle (SDG) işbirliğini sürdüreceklerini açıkladı.
Pentagon'un açıklamasında silah yardımıyla ilgili kararın cephedeki gelişmelere göre alınacağı belirtildi. Pentagon ayrıca gönderilen silahların belirli görevle sınırlı olduğunu ve askeri hedeflere karşı konulması için aşamalı olarak sağlandığını vurguladı.
Örgüte verilen desteğin "değerlendirildiğini" kaydeden Pentagon Ortadoğu Masası sözcülerinden Eric Pahon, bölgede istikrarın sağlanması ve IŞİD'in bir daha ortaya çıkmaması noktasında, DSG ile işbirliğine devam edeceklerini bildirdi.
Beyaz Saray sözcüsü Sarah Sanders ise, ABD'nin "belli gruplara askeri teçhizat sağlamaya son verme durumunda olduğunu ancak bunun bazı münferit gruplara verilen tüm desteğin kesileceği anlamına gelmediğini" söyledi.
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı, Birleşik Ortak Görev Gücü-Öz Kararlılık Harekâtı Irak ve Suriye Komutanlığı Sözcüsü, "IŞİD'le savaşma ve onu mağlup etme hedefine bağlı kaldıkları sürece DSG'yi oluşturan güçlere destek vermeyi sürdüreceğiz" dedi.
Destek verdikleri darbe girişimiyle, Zerrab davası, yeni ismiyle "ABD Atilla'ya karşı" davasıyla, Cumhurbaşkanlığı korumalarına açılan davayla, NATO'daki skandalla, S-400 konusunda ortaya koydukları tehditlerle ve daha birçok meseleyle siyasilerimizi sıkıştıran "starejik müttefik" ABD, YPG konusunda da yine sağ gösterip sol vurdu.
Trump'la söylediğini Pentagon'la bozdu.
Gerçi defalarca Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan "YPG mi, Türkiye mi" diye sorduğunda ABD hep "Elbette ki YPG" cevabını vermişti.
Yıllar önce askerimizin başına çuval çeviren ABD'nin bugünkü YPG tavrı elbette ki bizleri şaşırtmıyor ama 15 yıldır ABD'yi stratejik gören, onun desteğine, parasına, aklına bağımlı olarak hareket eden siyasilerimiz için bu "satılmışlık" çok zor olsa gerek? Defalarca önlerine Saddam örneği, Kaddafi, Hüsnü Mübarek örneği, Rıza Şah Pehlevi örneği, son olarak da Mesut Barzani, Muhammed bin Nayif, Velid bin Talal örnekleri önlerine konuldu ama onlar "ABD'siz olmaz" tavırlarından asla vazgeçmediler.
Kraldan daha fazla kralın kendisine güvendiler.
Tarihi adam satmakla meşhur ABD'ye sonuna kadar bağlandılar.
Şimdi belki Mustafa Kemal Atatürk'ün "manda ve himaye asla kabul edilmez" mantığını, onun izinden yürüyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Ne AB, ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" anlayışını daha iyi anlıyorlardır ama okyanus ötesi icazetiyle gelip, bu icazetin bedeli olan boyunduruktan kurtulmak o kadar kolay değil?
Bu sebeple yıllardır; milletten icazet, milli ekonomi, tam bağımsızlık, milli siyaset ve bütün bunların altını modellerle, çözümlerle dolduran Mustafa Kemal Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş diyoruz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024