Türkiye'nin, tek taraflı stratejik müttefik kabul ettiği ABD'den Türkiye'ye yönelik yeni bir adım daha geldi.
"Tek taraflı" diyorum, çünkü bugüne kadar bu sözde müttefiklikte hep talep eden taraf ABD, taviz veren de Türkiye oldu.
ABD Başkanı Trump, "Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi" (GTS) programına dahil olan Türkiye'nin, Hindistan'la birlikte bu programdan çıkarılması için Temsilciler Meclisi'ne bir mektup gönderdi.
GTS programı ülkelere, ABD pazarına gümrüksüz giriş imkanı sağlıyor. ABD, bu sistemi 1976 yılından bu yana uyguluyor. 2019 itibarıyla, 3 bin 913 kalem üründe uygulanıyor ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 121 ülke bu programdan yararlandırılıyor.
Türkiye'de GTS'den faydalanan sektörler, tarımsal ürünler, otomotiv aksam ve parçaları, mücevherat, plastik ve makina… ABD'nin Türkiye'yi programdan çıkarmasıyla bazı sektörlerde, özellikle de ABD'ye mücevherat ihracatında yüzde 50 kayıp yaşanabileceği sektör temsilcileri tarafından ifade ediliyor.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, her ne kadar GTS programından çıkartılmanın Türkiye'yi fazla etkilemeyeceğini ifade etse de, ABD'nin bu adımından rahatsız olunması ve tepki gösterilmesi, kötü etkileyeceğini açıkça ortaya koymaktadır.
Trump'ın, Türkiye'yi GTS programından çıkarma gerekçesi ise oldukça ilginç… Türkiye'yi, artık gelişmiş ülke olduğu için programdan çıkarmış.
Güler misin, ağlar mısın? Övgü mü ceza mı?
Trump, bir tweetiyle dolar kurunu 7,20 liralara çıkardığı ülkeyi GTS'den "artık gelişmiş ülke oldu" gerekçesiyle çıkartıyor.
O ülkenin yetkilileri de rahatsız olup, tepki gösterdiği halde bizi etkilemez diyor. Çelişkiler yumağı…
Üstelik Trump'ın bu hamlesinin, Trump'la Erdoğan'ın 22 Şubat'ta görüşüp, iki ülkenin dış ticaretinin 75 milyar dolara ulaştırılması konusunda mutabık kalmasından hemen sonra gelmesi ise bu çelişkiye daha büyük çelişki katıyor. Demek ki ABD ile mutabakat suya yazı yazmak gibi, hatta havaya…
Gelelim, işin aslına… Trump'ın bu tavrı, elbette ki Türkiye'nin Rus S-400 savunma sistemleri almasıyla alakalı… Bu konuda bir süredir devreye sokulan ABD yaptırımlarının ve tehditlerinin bir uzantısı…
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Robert Palladino, "S-400'ler konusunda duruşumuz değişmedi. Türkiye'ye değerlendirmesi için Patriot sistemi de dahil bazı fırsatlar sunduk. Rusya'dan S-400 füze sisteminin alınmasının Türkiye'nin F-35 programına katılımının gözden geçirilmesiyle sonuçlanacağı ve potansiyel askeri teçhizat transferlerini riske atacağı konusunda uyarıda bulunmuştuk" açıklamasını yaptı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Eric Pahon, "Türkiye'nin Rus yapımı S-400 sistemlerini satın alması, ABD ile Türkiye'nin savunma alanındaki işbirliği için ağır sonuçlar doğuracak. Türkiye'nin daha uygun alternatifleri bulmasına yardımcı olmak için çalışıyoruz, fakat bununla birlikte Rus S-400 sistemlerini satın alınmasının geniş sonuçları olacağı konusunda da uyarıyoruz" diye konuştu.
NATO'nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı ABD'li Orgeneral Curtis Scaparrotti, Washington'a Rusya'dan S-400 füzeleri alma planından vazgeçmediği sürece Türkiye'ye F-35 savaş uçaklarını teslim etmemesi çağrısında bulundu.
Bu açıklamalardan da açıkça görüldüğü gibi konu Türkiye'nin gelişmişliği değil, S-400 alım kararı…
Peki, S-400 almalı mıyız? Elbette almalıyız ve bu karardan asla vazgeçmemeliyiz.
Peki, ABD'nin kontrolünde olan Serbest Piyasa Ekonomisi, diğer adıyla Kapitalist ekonomide ısrar inadımız devam ettiği müddetçe biz bu baskılara cevap verebilecek miyiz?
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, paramız alınan Dolar borcun karşılığı, yani Doların tercümesi…
ABD Dolarına bağlı olduğumuz için bu baskılara boyun eğmek durumunda kalıyoruz.
Her zaman ifade ediyoruz ama tekrar altını çizelim; Kapitalizm bir kölelik sistemidir.
Dinlerararası Diyalog nasıl "şartlara uydurulmuş misyonerlik" ise, Kapitalizm de "şartlara uydutulmuş köleliktir, modern köleliktir. Serbest Piyasa Ekonomisi'nde ısrar, ABD'ye kölelikte ısrar anlamına gelmektedir.
Ve mevcut siyasilerimiz sık sık yaptıkları vurgularda "Serbest Piyasa Ekonomisi'nde devam" demektedirler.
Bu kafayla biz ne S-400 alabiliriz, ne de F-35…
Verseler de alacağımız sadece içi boş kaportaları olur. Onları da müzeye koyup sergileriz, kendi kendimizi avuturuz.
İşin asıl garabeti ise; bütün bu badirelerden bizi kurtaracak bir çıkış yolu var, bir Model var, hem de yanıbaşımızda ama yıllardır görmezden gelmeye devam ediyoruz.
Peşinde koştuğumuz, bizimle alaycı bir uslüple oynayan ABD'nin dünyadaki hakimiyetini bu Model bitirdi, ekonomik sistemi olan Kapitalizmi sessiz bir devrimle tarihe gömdü. Yine S-400 talep ederek peşinde koştuğumuz Rusya'yı Rusya yapan, dünya ticaretine yön veren Çin'i de Çin yapan bu eşsiz Model…
Elbette ki bu Model, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli…
Alın bunu uygulayın diye söylemiyorum, zaten uygulayamazsınız; battıkça batıyorsunuz, niye battığınızı bilin diye anlatıyorum.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024