'Türk' ve 'Türklük' kavramı üzerinden Türk Milleti ile hesaplaşma gayretleri bu yüzyıla ait bir konu değildir. Bu hesaplaşma Anadolu'nun fethiyle başlamıştır desek yanlış olmaz.
Türk Milleti ile hesabı olanlar (Haçlılar) bir çok savaşlarla amaçlarına ulaşmak istemişler ama başaramamışlardır.
Başarısızlığını kabul eden Batı taktik değiştirmiş, milli ve manevi değerlerimiz üzerinden 'Türk Milleti' kimliğini, bu kimliği oluşturan asıl öğeleri hedef almıştır.
Bu noktada şu tarihi tespiti hepimizin ezberlemesi lazımdır;
"Her milletin, millet olma vasıflarını ortaya çıkaran bir takım değerleri vardır. Bu değerlerin, o millet tarafından yaşanmasına, paylaşılmasına milli değerler diyoruz.
Her milletin, kendine mahsus milli değeri olur da, tarihin en eski bir milleti olan Türk Milletinin kendine mahsus bir değeri, milli bir karakteri olmaz mı? Elbette olacaktır.
Milletler, bu değerlere sahip olduğu nispette vardır. Bunları kaybettiği nispette de tarih sahnesinden silinmek mecburiyetindedir.
Yani siz, kendinizi ne kadar kabul ederseniz, şahsiyetiniz o nispette güçlüdür. Ne kadar inkâr ederseniz o nispette siz toplumda yoksunuz demektir.
Onun için psikiyatrik vakalardan bir tanesi de insanın kimliğini inkar etmesidir. Bazen insan, öyle olur ki kendini inkâr eder. Kendini başka bir şey zanneder.
İnsanın, şahsını başka bir şeyin yerine koyması ve kendini o şey zannetmesi ciddi bir hastalıktır. Milletler de böyledir. Kendini, kendi değerlerini kabul eden bireyler, bir şahsiyet olarak hayatlarına devam edebilmeli ki, o milletin varlığı söz konusu olabilsin?" (Prof. Dr. Haydar Baş, Niçin Türkiye eserinden)
Maalesef 15. yüzyıldan sonra bu psikiyatri sorunu yani kendi kimliğini inkar, başka kimlik arayışı sendromu Türk Milleti içinde değil ama milletimizi yöneten anlayışta zuhur etti.
II. Mehmet ile başlayan ve II. Selim ile zirve yapan kendini inkar, yeni bir kimlik arayışı ve bu kimliğe kutsallık katarak devletin asıl unsuru olan Türk Milletinin nasıl ötelendiği, rencide edildiği ile ilgili tarihi kayıtlarda dehşete düşüren bilgiler mevcut.
Düşünebiliyor musunuz! Zamanın en kaliteli eğitim kurumu olan Enderun'a, Türklerin girişi yasaklanıyor.
Osman Gazi sonrası bütün padişahların eşleri gayrimüslim. Diğer ifadeyle Osmanlı Sultanlarının anneleri ya Hıristiyan ya da Yahudi.
Özellikle Fatih'ten sonra devlet yönetiminde devşirme sadrazamlar görev alıyor. Neredeyse Türk yok! Ordu komuta kademesinde de durum aynı. Ticaret zaten gayrimüslimlerin tekeline geçmiş. Kültür-sanat tamamen gayrimüslimlere terk edilmiş. Son iki yüzyılda yapılan saraylara, camilere vs. bakın hep Ermeni eserleri...
Ehl-i Beyt eli ile İslam olan milletimizin içine Hindistan kökenli tarikatlar sokularak hem maddi, hem de manevi büyük kıyımlar yapıldı, yapılıyor.
Türk tarihi ve ecdat kavramları, Osmanlı ile bütünleştirme ve sadece bundan ibaret olduğu algısı yapıldı, yapılıyor.
Türklük inkar edildiği gibi Türkçe de horlanarak ortaya karışık bir Osmanlıca atılıyor, Arapça kutsandı, kutsanıyor.
Ve de Osmanlı ailesine kutsallık izafe edilirken, saltanat eşittir İslam algısı ile Cumhuriyet karşı karşıya getirildi, getiriliyor.
Prof. Dr. Osman Gökçe bu tabloyu dört mısrada şöyle anlatıyor;
"Şu Osmanlı güya bizim devlettir!
Adı mı Türk, dili mi Türk, nesi Türk?
O devleti kuran bizim millettir.
Ölen, kalan, şehit, gazi hepsi Türk."
Bu anlayışın 20 ve 21. yüzyıla yansıyışını en iyi özetleyen kişi merhum Prof. Dr. Haydar Baş'tır:
"Cumhuriyetin kabulünün ilk döneminde, Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal, saltanat yerine yeni bir yönetim biçimi olan cumhuriyeti getirirken; saltanatı din biçiminde algılayanlar yeni yönetimi yani cumhuriyeti, saltanat karşıtı algılamak yerine, din karşıtı olarak algıladılar."
Bugüne gelirsek! Ekonomi tamamen dövize endeksli. Sermaye yabancıların elinde. Osmanlı gibi borçları ödeyemeyecek duruma getirilmişiz. Halkın küçük bir kesimi sefahat içinde yüzerken büyük kesim geçim derdinde.
Ülkemizin etrafı ateş çemberi. Parasını verdiğimiz F35'leri vermediler. Yine parasını ödediğimiz S-400'leri kuramıyoruz.
Ama ülke gündemi, "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" demek yasak. Bu ne demek biliyor musunuz? Osmanlı ruhu ortalıkta dolaşıyor. Batının bu kadar cüretkar olmasının sebebi de bu ruhtan dolayı olsa gerek!
Türk Milleti ile hesabı olanlar (Haçlılar) bir çok savaşlarla amaçlarına ulaşmak istemişler ama başaramamışlardır.
Başarısızlığını kabul eden Batı taktik değiştirmiş, milli ve manevi değerlerimiz üzerinden 'Türk Milleti' kimliğini, bu kimliği oluşturan asıl öğeleri hedef almıştır.
Bu noktada şu tarihi tespiti hepimizin ezberlemesi lazımdır;
"Her milletin, millet olma vasıflarını ortaya çıkaran bir takım değerleri vardır. Bu değerlerin, o millet tarafından yaşanmasına, paylaşılmasına milli değerler diyoruz.
Her milletin, kendine mahsus milli değeri olur da, tarihin en eski bir milleti olan Türk Milletinin kendine mahsus bir değeri, milli bir karakteri olmaz mı? Elbette olacaktır.
Milletler, bu değerlere sahip olduğu nispette vardır. Bunları kaybettiği nispette de tarih sahnesinden silinmek mecburiyetindedir.
Yani siz, kendinizi ne kadar kabul ederseniz, şahsiyetiniz o nispette güçlüdür. Ne kadar inkâr ederseniz o nispette siz toplumda yoksunuz demektir.
Onun için psikiyatrik vakalardan bir tanesi de insanın kimliğini inkar etmesidir. Bazen insan, öyle olur ki kendini inkâr eder. Kendini başka bir şey zanneder.
İnsanın, şahsını başka bir şeyin yerine koyması ve kendini o şey zannetmesi ciddi bir hastalıktır. Milletler de böyledir. Kendini, kendi değerlerini kabul eden bireyler, bir şahsiyet olarak hayatlarına devam edebilmeli ki, o milletin varlığı söz konusu olabilsin?" (Prof. Dr. Haydar Baş, Niçin Türkiye eserinden)
Maalesef 15. yüzyıldan sonra bu psikiyatri sorunu yani kendi kimliğini inkar, başka kimlik arayışı sendromu Türk Milleti içinde değil ama milletimizi yöneten anlayışta zuhur etti.
II. Mehmet ile başlayan ve II. Selim ile zirve yapan kendini inkar, yeni bir kimlik arayışı ve bu kimliğe kutsallık katarak devletin asıl unsuru olan Türk Milletinin nasıl ötelendiği, rencide edildiği ile ilgili tarihi kayıtlarda dehşete düşüren bilgiler mevcut.
Düşünebiliyor musunuz! Zamanın en kaliteli eğitim kurumu olan Enderun'a, Türklerin girişi yasaklanıyor.
Osman Gazi sonrası bütün padişahların eşleri gayrimüslim. Diğer ifadeyle Osmanlı Sultanlarının anneleri ya Hıristiyan ya da Yahudi.
Özellikle Fatih'ten sonra devlet yönetiminde devşirme sadrazamlar görev alıyor. Neredeyse Türk yok! Ordu komuta kademesinde de durum aynı. Ticaret zaten gayrimüslimlerin tekeline geçmiş. Kültür-sanat tamamen gayrimüslimlere terk edilmiş. Son iki yüzyılda yapılan saraylara, camilere vs. bakın hep Ermeni eserleri...
Ehl-i Beyt eli ile İslam olan milletimizin içine Hindistan kökenli tarikatlar sokularak hem maddi, hem de manevi büyük kıyımlar yapıldı, yapılıyor.
Türk tarihi ve ecdat kavramları, Osmanlı ile bütünleştirme ve sadece bundan ibaret olduğu algısı yapıldı, yapılıyor.
Türklük inkar edildiği gibi Türkçe de horlanarak ortaya karışık bir Osmanlıca atılıyor, Arapça kutsandı, kutsanıyor.
Ve de Osmanlı ailesine kutsallık izafe edilirken, saltanat eşittir İslam algısı ile Cumhuriyet karşı karşıya getirildi, getiriliyor.
Prof. Dr. Osman Gökçe bu tabloyu dört mısrada şöyle anlatıyor;
"Şu Osmanlı güya bizim devlettir!
Adı mı Türk, dili mi Türk, nesi Türk?
O devleti kuran bizim millettir.
Ölen, kalan, şehit, gazi hepsi Türk."
Bu anlayışın 20 ve 21. yüzyıla yansıyışını en iyi özetleyen kişi merhum Prof. Dr. Haydar Baş'tır:
"Cumhuriyetin kabulünün ilk döneminde, Cumhuriyetimizin kurucusu M. Kemal, saltanat yerine yeni bir yönetim biçimi olan cumhuriyeti getirirken; saltanatı din biçiminde algılayanlar yeni yönetimi yani cumhuriyeti, saltanat karşıtı algılamak yerine, din karşıtı olarak algıladılar."
Bugüne gelirsek! Ekonomi tamamen dövize endeksli. Sermaye yabancıların elinde. Osmanlı gibi borçları ödeyemeyecek duruma getirilmişiz. Halkın küçük bir kesimi sefahat içinde yüzerken büyük kesim geçim derdinde.
Ülkemizin etrafı ateş çemberi. Parasını verdiğimiz F35'leri vermediler. Yine parasını ödediğimiz S-400'leri kuramıyoruz.
Ama ülke gündemi, "Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" demek yasak. Bu ne demek biliyor musunuz? Osmanlı ruhu ortalıkta dolaşıyor. Batının bu kadar cüretkar olmasının sebebi de bu ruhtan dolayı olsa gerek!
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024