1962 yılındaki SSCB ile ABD arasında yaşanan Küba Füze Krizinde SSCB Devlet Başkanı Kruşçev'in ABD Başkanı Kennedy'e söylemiş olduğu sözler tırmandırılan günümüz Türkiye - İsrail ilişkilerine ışık tutacak şekilde son derece anlamlıdır: "Savaş çıkarmak kolay. Savaş bir başladı mı, ikimiz de durduramayız." Peki ya savaş öncesi yaşanacak olanların Türk toplumu ve yaşayışı üzerinde bırakacağı olumsuz etkileri insan düşünmek bile istemiyor. Savaş öncesi yaşananlar batı dillerinden alınan bir sözcük olan "Tırmanma - Eskalâsyon' ile uluslararası ilişkiler literatürüne yerleşmiştir. Bir başka tekerleme gibi söylenebilecek özdeyiş ise "Tırmanmadan savaş sürecine girmek oldukça kolay, barış sürecine dönüş de bir o kadar zordur" ifadesidir. Evet, bu özdeyişi bir varsayım olarak ele aldığımızda ise; bu yalın gerçek bir başka olguyla doğrulatılamayacak kadar çıplak bir realitedir. Ortam taraflardan birisinin kabul edemeyeceği olumsuz bir tutumdan sonra her iki tarafın olumsuz çıkışlarıyla tırmandırmakta ve gittikçe gerginleştirmektedir. O zaman sormak gerekmektedir, bu gerginleşen ortamdan sadece bir tarafın çabalarıyla çıkmak mümkün olacak mıdır? Durup düşünmeğe gerek yok. Bu soruya verilebilecek cevap, kesinlikle hayırdır. İyiden iyiye gerginleştirilen ortam tırmanmaya neden olan her iki tarafın aktörlerinin enteraktif çabalarıyla ancak ve ancak eski haline getirilebilir. Diğer bir deyişle gerginleştirilen ortam başta gündemi belirleyen politikacıların akıllı açılımlarıyla yavaş yavaş yumuşatılarak normal düzeye getirilebilir. Oysa gerek Türkiye'deki gerekse İsrail'deki iktidar sahipleri üniformasını sırtına geçirip, şimdiden savaş bakanlığına soyunmuşlardır. Yapılan ve takınılan tutum yanlıştır. Ama kısaca da durum budur. Günümüz her iki taraf savaş bakanlarının tutum ve duruşları daha maç oynanmadan galibiyet turu atmanın peşinde olduklarını göstermektedir. Aynı İsrail, Hamas'ın elinde beş yıldır esir tutulan Gilad Şalit için, kendi hapishanelerinde tutuklu bulunan 1027 Filistinliyi serbest bırakmayı göze almıştır. Mavi Marmara olayında Türkiye Cumhuriyetinden özür dilemeyi reddeden, birkaç hafta önce BM Genel Kurulunda konuşan İsrail Başbakanı kendi yurttaşı Gilad Şalit için BM'ye üye tüm ülkelerin çalışması gerektiğini açıkça belirtmemiş midir? Sorarım size, bu dünyada Allah'ın kulu sadece Yahudi midir? Hep birlikte unutmamalıyız! Peki, hem TC hem de ABD yurttaşı Kayseri Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Doğan'ın Tıp Doktoru olmak isteyen sevgili oğlu Furkan Doğan İsrail komandoları tarafından santimetrelerle ifade edilen yakın mesafeden vurulmamış mıdır? Evet vurulmuştur. Girin internete, görün Furkan Doğan'ın resmini. Onun masum görünüşlü resmini gördükten sonra, sizin de nutkunuz tutulmadı mı? Yürekleriniz parçalanmadı mı? Bir kez daha muhayyelinizi zorlayın ve anımsayın! Maktulün yüzünde, kafatasının arkasında, sırtında ve sol bacağında yaralar açık seçik görülmektedir. Bunu anlamak için dedektif olmaya gerek yoktur. Çünkü Hakkın rahmetine kavuşan şehidimiz, ölmeden önce İsrailli askerler tarafından ağır bir şekilde darp edilmiş ve yakın mesafeden Hedef Belirleyici (Laser Plotter) kullanılarak, öldürmek kastıyla doğrudan beyni hedef alınmıştır. Ama unutmayın, o ölümcül kurşunlar yakın mesafeden beynine isabet etmeden önce yaralı olarak yerde yatmıştır. Yani, baygın bir şekilde yatarken yerde öldürülmüştür. Diğer sekiz Türk kurbanı da benzer şekilde katledilmiştir. Peki, Allah'tan reva mıdır? Muhayyelimizi genişletelim. Hakkın korunması için illa ki İsrail vatandaşı mı olmak gerekiyor? Şimdi sormak lazım, Türkiye'ye ve Türk insanına sükûnet tavsiye edenler, sabır ve tahammül sınırını zorlamıyorlar mı? Bu tırmanma döneminde Türkiye için teenni ile hareket etmek ne kadar zor değil mi, saygıdeğer okurlar.
Prof. Dr. Esat Arslan / diğer yazıları
- Meclis Muhafız Taburu / 03.01.2012
- Durup, anlamak / 30.12.2011
- AUK'a bir öneri de benden / 27.12.2011
- İflas eden sıfır sorun politikası / 22.12.2011
- Tarihten ders almak ya da almamak / 16.12.2011
- Neden Vizyoner' / 13.12.2011
- Varlık Vergisi Kanunu'nun 69. Yılı / 06.12.2011
- Rû Be Rû / 02.12.2011
- Turpun Büyüğü Heybede / 29.11.2011
- Dersim 1937-38 / 26.11.2011
- Durup, anlamak / 30.12.2011
- AUK'a bir öneri de benden / 27.12.2011
- İflas eden sıfır sorun politikası / 22.12.2011
- Tarihten ders almak ya da almamak / 16.12.2011
- Neden Vizyoner' / 13.12.2011
- Varlık Vergisi Kanunu'nun 69. Yılı / 06.12.2011
- Rû Be Rû / 02.12.2011
- Turpun Büyüğü Heybede / 29.11.2011
- Dersim 1937-38 / 26.11.2011