Krizle ve seçimlerle uğraşan ABD, yine krizle siyasi çekişmelerle boğuşan, dağılmanın eşiğinde olan AB şimdilik Büyük Ortadoğu Projesi’ni sadece perde arkasından idare etmeye çalışıyor.
Perdenin önünde ve dolayısıyla topun ucunda BOP’tan en ufak bir menfaat elde etmeyen daha da ötesi BOP’un hedeflerinden birisi olan Türkiye var.
Suriye meselesinde bizi de içlerine alarak bağırdılar, çağırdılar, kükrediler, estiler, gürlediler sonunda bizi gaza getirdiler ardından da hızlı bir manevrayla bir adım geri attılar ve bizler kendimizi bir anda önde buluverdik.
Şimdi de BM’siyle, NATO’suyla, ABD’siyle, AB’siyle, İsrail’iyle tribünlere geçmişler ateşe attıkları Türkiye’ye itidal çağrısı yapıyorlar.
Perde arkasında gaz, perde önünde itidal çağrısı…
Geçtiğimiz gün Brüksel’de yapılan NATO savunma bakanları toplantısında NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in açıklamaları bu görüşlerimizi doğrulamaktadır.
Bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin bugünlerde birinci gündem maddesi Suriye iken, Rasmussen, NATO toplantısının resmi gündeminde Türkiye-Suriye gerginliğinin olmadığını ifade etti.
Siyasilerimizin 5. madde kapsamında NATO’yu Suriye’ye müdahaleye davet ettiği ve bunun için yırtındığı bir atmosferde Rasmussen, “Bu tür kararların olaylara bakılarak alındığını, NATO tarihinde çok nadir olduğunu, NATO tarihinde sadece bir kez bu kararın alındığını” belirtti.
Batı adına dostumuza kılıç çektik ve bu savaşta yalnız bırakıldık.
Yaptığımız yanlışlara mı yanalım yoksa yediğimiz kazığa mı?
Rasmussen konuşmasına şöyle devam etti: “Suriye ve Libya’daki olayları kıyaslamak doğru olmaz. Libya konusunda elimizde BM’nin net olarak belirtilmiş kararı ve bölge ülkelerinin desteği vardı. Suriye konusu ise tamamen farklı ve burada en iyi çözüm siyasi çözüm olacaktır. Askeri müdahalenin hiç beklenmeyen yansımaları olabilir. Açıkça ifade edeyim, Suriye’ye askeri bir müdahale niyetimiz yok.”
NATO liderinin hassas olduğu noktaya dikkat edelim: BM’nin kararından bahsediyor.
Demek ki BM’nin karar vermediği konularda NATO askeri müdahale yapmaktan çekiniyor.
NATO’nun çekindiği bir Suriye konusunda Türkiye’nin hesapsızca davranması ne kadar doğru olur?
Rasmussen, bölge ülkelerinin desteğinden bahsediyor. Demek ki Suriye konusunda herhangi bir destek yok ve Türkiye yalnız.
NATO gibi askeri bir kurumun başındaki kişi, Suriye konusunda siyasi bir çözüm önerirken, bizim asıl mesleği siyaset olan siyasilerimizin savaş telalığı yapması ne kadar tuhaf değil mi?
BM bu işin içinde yok, NATO yok, ABD yok, AB yok, o yok, bu yok, tamam da biz niye varız? Artı bu savaş bizim savaşımız değil, bizim zorla, baskıyla iteklendiğimiz bir gerilim bu.
Bu şartlarda Türkiye bir yanlış yapar da savaşa meylederse, görünen o ki, uluslar arası hukuka ters düşmüş olacak.
Bu durum Türkiye’yi, Irak gibi yapar.
Bizi önce itekleyenlerin, bir anda bizi hukuksuz bir çatışmada yalnız bırakmaları, oyunun Türkiye’ye oynandığını açıkça göstermektedir.
Gerçeklerin anlaşılması için daha ne olması lazım?
Perdenin önünde ve dolayısıyla topun ucunda BOP’tan en ufak bir menfaat elde etmeyen daha da ötesi BOP’un hedeflerinden birisi olan Türkiye var.
Suriye meselesinde bizi de içlerine alarak bağırdılar, çağırdılar, kükrediler, estiler, gürlediler sonunda bizi gaza getirdiler ardından da hızlı bir manevrayla bir adım geri attılar ve bizler kendimizi bir anda önde buluverdik.
Şimdi de BM’siyle, NATO’suyla, ABD’siyle, AB’siyle, İsrail’iyle tribünlere geçmişler ateşe attıkları Türkiye’ye itidal çağrısı yapıyorlar.
Perde arkasında gaz, perde önünde itidal çağrısı…
Geçtiğimiz gün Brüksel’de yapılan NATO savunma bakanları toplantısında NATO Genel Sekreteri Rasmussen’in açıklamaları bu görüşlerimizi doğrulamaktadır.
Bir NATO ülkesi olan Türkiye’nin bugünlerde birinci gündem maddesi Suriye iken, Rasmussen, NATO toplantısının resmi gündeminde Türkiye-Suriye gerginliğinin olmadığını ifade etti.
Siyasilerimizin 5. madde kapsamında NATO’yu Suriye’ye müdahaleye davet ettiği ve bunun için yırtındığı bir atmosferde Rasmussen, “Bu tür kararların olaylara bakılarak alındığını, NATO tarihinde çok nadir olduğunu, NATO tarihinde sadece bir kez bu kararın alındığını” belirtti.
Batı adına dostumuza kılıç çektik ve bu savaşta yalnız bırakıldık.
Yaptığımız yanlışlara mı yanalım yoksa yediğimiz kazığa mı?
Rasmussen konuşmasına şöyle devam etti: “Suriye ve Libya’daki olayları kıyaslamak doğru olmaz. Libya konusunda elimizde BM’nin net olarak belirtilmiş kararı ve bölge ülkelerinin desteği vardı. Suriye konusu ise tamamen farklı ve burada en iyi çözüm siyasi çözüm olacaktır. Askeri müdahalenin hiç beklenmeyen yansımaları olabilir. Açıkça ifade edeyim, Suriye’ye askeri bir müdahale niyetimiz yok.”
NATO liderinin hassas olduğu noktaya dikkat edelim: BM’nin kararından bahsediyor.
Demek ki BM’nin karar vermediği konularda NATO askeri müdahale yapmaktan çekiniyor.
NATO’nun çekindiği bir Suriye konusunda Türkiye’nin hesapsızca davranması ne kadar doğru olur?
Rasmussen, bölge ülkelerinin desteğinden bahsediyor. Demek ki Suriye konusunda herhangi bir destek yok ve Türkiye yalnız.
NATO gibi askeri bir kurumun başındaki kişi, Suriye konusunda siyasi bir çözüm önerirken, bizim asıl mesleği siyaset olan siyasilerimizin savaş telalığı yapması ne kadar tuhaf değil mi?
BM bu işin içinde yok, NATO yok, ABD yok, AB yok, o yok, bu yok, tamam da biz niye varız? Artı bu savaş bizim savaşımız değil, bizim zorla, baskıyla iteklendiğimiz bir gerilim bu.
Bu şartlarda Türkiye bir yanlış yapar da savaşa meylederse, görünen o ki, uluslar arası hukuka ters düşmüş olacak.
Bu durum Türkiye’yi, Irak gibi yapar.
Bizi önce itekleyenlerin, bir anda bizi hukuksuz bir çatışmada yalnız bırakmaları, oyunun Türkiye’ye oynandığını açıkça göstermektedir.
Gerçeklerin anlaşılması için daha ne olması lazım?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyonun sebebi ‘doğa’ değil, sizin politikalarınız / 04.10.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Milleti aç bırakan "dezenflasyon" süreci / 02.10.2025
- Trump’ın planı barış planıysa, tehdit niye? / 01.10.2025
- Netanyahu yeni Trump planını gerçekten kabul etti mi? / 30.09.2025
- ABD, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını neden istiyor? / 27.09.2025
- Kamuda tasarruf emeklilerden mi yapılacak? / 25.09.2025
- Bahçeli, TRÇ önerisinde samimi mi? / 24.09.2025
- Gençlerimizi korumak geleceğimizi savunmaktır' / 23.09.2025
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025