Rusya, milli çıkarlarına hizmet eden politikalara dönünce bölgesinde ve dünyada yeniden etkin bir ülke haline geldi.
Libya’nın işgal sürecinde yaşanan gelişmelere tam ayak uyduramayan Rusya, Libya’dan aldığı dersle Ortadoğu’da daha aktif bir politika izleme kararı aldı.
Çünkü İslam ülkelerinde yaşanan yeni versiyonlu ABD işgalleri dönüp dolaşıp kendisini de tehdit edecekti.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın ifadesiyle, “Rusya, Sovyetler Birliği’nden kalan mirası ile Birleşik Devletler’in karşı safında yer almakta, Ortadoğu’da lider olmasına engel olmaktadır.”
Rusya’nın bu mirasa sahip çıkmasıyla yeniden kutup olduğu bugünün dünyasında artık ABD elini kolunu sallayarak istediği her ülkeyi talan edemeyecek.
Esasen bu durum, 22 İslam ülkesini parçalamaya ve kaynaklarını sömürmeye odaklanmış olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin sonu demektir.
Rusya kendi çıkarları için bu adımları atmaktadır ama Rusya’nın devrede olması BOP’un kapsama alanında bulunan tüm İslam ülkeleri için çok büyük faydalar içermektedir.
Türkiye, Rusya’nın bu adımlarından ders çıkarmalıdır.
Bugün BOP’un hedefinde olan ülkeler İslam ülkeleridir, çoğu bizim komşumuzdur, bizimle ortak bir medeniyeti paylaşmaktadır.
Bir dönem biz bu ülkelerin koruyucusuyduk. Haçlı seferlerine dur dedik ve İslam dünyasının zulüm görmemesi için her şeyimizi ortaya koyduk.
Fakat bugün tam tersi bir tutum içindeyiz. Rusya’nın yaptığını bizim yapmamız gerekirken, maalesef Haçlıların safında İslam dünyasına karşı silah çeken bir noktadayız.
Böyle bir tavır Türk milletine, tarihine, medeniyetine ve inancına asla yakışmamaktadır.
Yeri geldiğinde İslam’ı ve Müslüman kardeşliğini sürekli kullanan siyasilerimiz, sözleriyle farklı icraatlarıyla farklı bir tutum içerisindeler.
Halbuki, Sayın Baş’ın da ifade ettiği gibi, “Uluslar arası ilişkilerde icraatlar esas alınmaktadır.”
İran’a istediğin kadar “sana düşman değilim” de, Malatya Kürecik’e İran’ın güvenliğini tehdit eden bir radar sistemi yerleştirdiğin vakit bu sözün hiçbir anlamı kalmamaktadır.
Nasıl bir dostsun ki, Haçlı safında düşmanca bir tavır içindesin.
Suriye için de benzer bir tavır söz konusu…
Esad yönetimin bugüne kadar Türkiye’yi tehdit eden en ufak bir politikası olmamıştır ve hatta Türkiye’nin hatırına bir dönem ezeli düşmanı İsrail ile bile anlaşmıştır ama siyasilerimizin haksız yere Suriye yönetimine demediği kalmadı.
Şimdi de Rusya’nın desteği sebebiyle NATO’nun, BM’nin, ABD’nin, AB ülkelerinin ve İsrail’in geri adım atmak zorunda kaldığı Suriye’ye, Türkiye’nin müdahale etmesi için her türlü alicengiz oyununu oynuyorlar.
Açıklamalara bakılırsa siyasilerimiz bu tehlikeli projeye pek hayır da demiyorlar.
Halbuki her şey çok farklı olabilirdi.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın ifade ettiği gibi, “Türkiye, Rusya’nın Sovyetler mirasını kullandığı gibi Osmanlı mirasını kullanabilir, Ortadoğu’da sözü geçecek ve barışı temin edecek bir ülke olabilirdi, olmalıydı da…”
Fakat Türk siyasiler Osmanlı mirasını İslam coğrafyasını bir ve beraber tutmak için değil, Osmanlı’nın geçmişte hinterlandında bulunan İslam ülkelerini ABD’nin ve İsrail’in kucağına atmak için kullandılar.
Uygulanan yanlış politikalarla Türkiye hem kendisini hiçbir Batı ülkesinin girmek istemediği bir ateşin içine atmaktadır hem de tarihi bütün kazanımlarını kaybetmektedir.
Libya’nın işgal sürecinde yaşanan gelişmelere tam ayak uyduramayan Rusya, Libya’dan aldığı dersle Ortadoğu’da daha aktif bir politika izleme kararı aldı.
Çünkü İslam ülkelerinde yaşanan yeni versiyonlu ABD işgalleri dönüp dolaşıp kendisini de tehdit edecekti.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın ifadesiyle, “Rusya, Sovyetler Birliği’nden kalan mirası ile Birleşik Devletler’in karşı safında yer almakta, Ortadoğu’da lider olmasına engel olmaktadır.”
Rusya’nın bu mirasa sahip çıkmasıyla yeniden kutup olduğu bugünün dünyasında artık ABD elini kolunu sallayarak istediği her ülkeyi talan edemeyecek.
Esasen bu durum, 22 İslam ülkesini parçalamaya ve kaynaklarını sömürmeye odaklanmış olan Büyük Ortadoğu Projesi’nin sonu demektir.
Rusya kendi çıkarları için bu adımları atmaktadır ama Rusya’nın devrede olması BOP’un kapsama alanında bulunan tüm İslam ülkeleri için çok büyük faydalar içermektedir.
Türkiye, Rusya’nın bu adımlarından ders çıkarmalıdır.
Bugün BOP’un hedefinde olan ülkeler İslam ülkeleridir, çoğu bizim komşumuzdur, bizimle ortak bir medeniyeti paylaşmaktadır.
Bir dönem biz bu ülkelerin koruyucusuyduk. Haçlı seferlerine dur dedik ve İslam dünyasının zulüm görmemesi için her şeyimizi ortaya koyduk.
Fakat bugün tam tersi bir tutum içindeyiz. Rusya’nın yaptığını bizim yapmamız gerekirken, maalesef Haçlıların safında İslam dünyasına karşı silah çeken bir noktadayız.
Böyle bir tavır Türk milletine, tarihine, medeniyetine ve inancına asla yakışmamaktadır.
Yeri geldiğinde İslam’ı ve Müslüman kardeşliğini sürekli kullanan siyasilerimiz, sözleriyle farklı icraatlarıyla farklı bir tutum içerisindeler.
Halbuki, Sayın Baş’ın da ifade ettiği gibi, “Uluslar arası ilişkilerde icraatlar esas alınmaktadır.”
İran’a istediğin kadar “sana düşman değilim” de, Malatya Kürecik’e İran’ın güvenliğini tehdit eden bir radar sistemi yerleştirdiğin vakit bu sözün hiçbir anlamı kalmamaktadır.
Nasıl bir dostsun ki, Haçlı safında düşmanca bir tavır içindesin.
Suriye için de benzer bir tavır söz konusu…
Esad yönetimin bugüne kadar Türkiye’yi tehdit eden en ufak bir politikası olmamıştır ve hatta Türkiye’nin hatırına bir dönem ezeli düşmanı İsrail ile bile anlaşmıştır ama siyasilerimizin haksız yere Suriye yönetimine demediği kalmadı.
Şimdi de Rusya’nın desteği sebebiyle NATO’nun, BM’nin, ABD’nin, AB ülkelerinin ve İsrail’in geri adım atmak zorunda kaldığı Suriye’ye, Türkiye’nin müdahale etmesi için her türlü alicengiz oyununu oynuyorlar.
Açıklamalara bakılırsa siyasilerimiz bu tehlikeli projeye pek hayır da demiyorlar.
Halbuki her şey çok farklı olabilirdi.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın ifade ettiği gibi, “Türkiye, Rusya’nın Sovyetler mirasını kullandığı gibi Osmanlı mirasını kullanabilir, Ortadoğu’da sözü geçecek ve barışı temin edecek bir ülke olabilirdi, olmalıydı da…”
Fakat Türk siyasiler Osmanlı mirasını İslam coğrafyasını bir ve beraber tutmak için değil, Osmanlı’nın geçmişte hinterlandında bulunan İslam ülkelerini ABD’nin ve İsrail’in kucağına atmak için kullandılar.
Uygulanan yanlış politikalarla Türkiye hem kendisini hiçbir Batı ülkesinin girmek istemediği bir ateşin içine atmaktadır hem de tarihi bütün kazanımlarını kaybetmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025