AB Devletlerinin yani Haçlıların, Türkiye'yi istemediklerini ispata lüzum var mı? Bence yok. Ama ısrarla AB, AB diyen siyasetçi, akademisyen ve medyaya, kendilerinin haber yaptıkları Avrupalı dini ve siyasi liderlerin açıklamalarını, tarihe kayıtlı söz ve kinlerini bir daha okumalarını tavsiye ederim.
Avrupa her daim milli değerlerimize hakaret eden boyutta sözler sarf etti. Dini değerlerimizi alaya aldı. Her fırsatta toprak bütünlüğümüze kastetti. Ekonomik olarak ülkemizi bir pazar haline getirip, kendi malını sattı. İnsanımızı alarak köle gibi çalıştırdı. Türk milleti ve tarihine hep düşmanca baktı, anlattı. Teröre desteği ortada..
PKK'nın, Avrupa'yı mekan tutması bir tarafa daha 7 ay önce yaşadığımız kanlı 15 Temmuz kalkışmasına bakın! Avrupa, Türkiye'nin yanında mı? Yoksa millet ve devleti hedef alan FETÖ'nün yanında mı?
En basitinden isyancı askerleri bile ülkemize iade etmiyorlar. En yetkili kurumları bu darbe girişiminin 'darbe' olmadığını iddia ederken haddini aşmış Merkel, benim ülkemde İslam ile terörü yan yana getirmeye kalkışıyor.
Türkiye, Avrupa için 'kapı kolu' mesabesindedir. Kendi güvenlik ve çıkarları için ülkemizi her daim kullanmış ve kullanmak istemektedirler. Yani Anadolu tabiri ile 'ne umduruyorlar, ne de güldürüyorlar.' Yine Anadolu tabiriyle, 'domuzdan post gavurdan dost olmaz.'
Peki, bizim dostumuz kim? Dostumuz var. 'Arayan bulur' demiş atalarımız.
Geçen hafta Azerbaycanlı vekil Bayan Ganire Paşayeva yaptığı tespit ve açıklamalar ile bir delikanlılık portresi çizdi.
Bayan Paşayeva konuşmasında tarihi cümleler kurdu; "Ben de her zaman şunu söylerim; Türkiye'nin parmağına atılan taş, bizim başımıza değer. Dolayısıyla ister içeride ister dışarıda kim Türkiye karşıtı bir harekette bulunursa bizi karşısında bulur."
Bayan Paşayeva, hayati bir tespit yapıyor ve diyor ki; "Şunu çok açık bir şekilde gittiğim her yerde söylüyorum. Türkiye bölünürse İslam dünyası da bölünür. Türkiye'nin gücü İslam dünyasının da gücüdür. İslam dünyasındaki ülkeler de artık bunu anlamak ve ona göre bu dış güçlere karşı durmak ve Türkiye'yi korumak zorundadır."
Tabi bu tespitleri yapana Paşayeva'nın birlik, beraberlik ve Haçlıya karşı dik durmak için bir reçetesi de vardı:
(Türk Diasporasına seslenen Paşayeva) "Türk devletleri olarak dışarıdaki Türk toplumlarını yani Türk Diasporasını da içine alan bir birlik oluşturmak zorundayız? Türk birliğini bozmaya, parçalamaya çalışan bu güçlere gücümüzü göstermek zorundayız. Nasıl İstiklal Savaşı'nda Çanakkale'de birlik olduk ve bizi yenemediyseler, yine aynı ruhla birlik olacağız ve yine yenemeyecekler" dedi.
Paşayeva adeta bizlerin yıllardan beri söylediğimiz gerçekleri güncelledi. Ne diyorduk! Türkiye, yüzünü doğuya dönmeli. Eğer yüzünü doğuya dönerse Türk-İslam Dünyasına baş olur. Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkelerle karşılıklı menfaat üzere gerçekleştireceği ilişkilerle ekonomisini, sanayisini sağlamlaştırır ve AB, ABD tekelinden kurtulur.
Paşayeva'nın, Ortadoğu ve Kafkaslar hakkındaki tespitleri de örnek nitelikteydi:
"Türkiye - Rusya ilişkilerinin yolunda gitmesi bölgenin yararınadır. İki ülke arasındaki gerginlik hem bölge için hem de her iki ülkenin çıkarları açısından da çok tehlikeli. Ayrıca Türkiye - Rusya ilişkilerinin yolunda gitmesi Kafkasya için de çok önemli?
Biz biliyoruz ki Suriye'de çok sayıda oyuncu ve bu oyuncuların bu ülkede yapmak istedikleri projeler var ama umuyorum ki, Türkiye - Rusya arasındaki bu normalleşme bir an önce Suriye'de barışın gelmesini sağlar."
Evet!
Gerçek birdir. Aklın yolu da birdir. O halde bir olmalıyız, beraber olmalıyız.
Avrupa her daim milli değerlerimize hakaret eden boyutta sözler sarf etti. Dini değerlerimizi alaya aldı. Her fırsatta toprak bütünlüğümüze kastetti. Ekonomik olarak ülkemizi bir pazar haline getirip, kendi malını sattı. İnsanımızı alarak köle gibi çalıştırdı. Türk milleti ve tarihine hep düşmanca baktı, anlattı. Teröre desteği ortada..
PKK'nın, Avrupa'yı mekan tutması bir tarafa daha 7 ay önce yaşadığımız kanlı 15 Temmuz kalkışmasına bakın! Avrupa, Türkiye'nin yanında mı? Yoksa millet ve devleti hedef alan FETÖ'nün yanında mı?
En basitinden isyancı askerleri bile ülkemize iade etmiyorlar. En yetkili kurumları bu darbe girişiminin 'darbe' olmadığını iddia ederken haddini aşmış Merkel, benim ülkemde İslam ile terörü yan yana getirmeye kalkışıyor.
Türkiye, Avrupa için 'kapı kolu' mesabesindedir. Kendi güvenlik ve çıkarları için ülkemizi her daim kullanmış ve kullanmak istemektedirler. Yani Anadolu tabiri ile 'ne umduruyorlar, ne de güldürüyorlar.' Yine Anadolu tabiriyle, 'domuzdan post gavurdan dost olmaz.'
Peki, bizim dostumuz kim? Dostumuz var. 'Arayan bulur' demiş atalarımız.
Geçen hafta Azerbaycanlı vekil Bayan Ganire Paşayeva yaptığı tespit ve açıklamalar ile bir delikanlılık portresi çizdi.
Bayan Paşayeva konuşmasında tarihi cümleler kurdu; "Ben de her zaman şunu söylerim; Türkiye'nin parmağına atılan taş, bizim başımıza değer. Dolayısıyla ister içeride ister dışarıda kim Türkiye karşıtı bir harekette bulunursa bizi karşısında bulur."
Bayan Paşayeva, hayati bir tespit yapıyor ve diyor ki; "Şunu çok açık bir şekilde gittiğim her yerde söylüyorum. Türkiye bölünürse İslam dünyası da bölünür. Türkiye'nin gücü İslam dünyasının da gücüdür. İslam dünyasındaki ülkeler de artık bunu anlamak ve ona göre bu dış güçlere karşı durmak ve Türkiye'yi korumak zorundadır."
Tabi bu tespitleri yapana Paşayeva'nın birlik, beraberlik ve Haçlıya karşı dik durmak için bir reçetesi de vardı:
(Türk Diasporasına seslenen Paşayeva) "Türk devletleri olarak dışarıdaki Türk toplumlarını yani Türk Diasporasını da içine alan bir birlik oluşturmak zorundayız? Türk birliğini bozmaya, parçalamaya çalışan bu güçlere gücümüzü göstermek zorundayız. Nasıl İstiklal Savaşı'nda Çanakkale'de birlik olduk ve bizi yenemediyseler, yine aynı ruhla birlik olacağız ve yine yenemeyecekler" dedi.
Paşayeva adeta bizlerin yıllardan beri söylediğimiz gerçekleri güncelledi. Ne diyorduk! Türkiye, yüzünü doğuya dönmeli. Eğer yüzünü doğuya dönerse Türk-İslam Dünyasına baş olur. Rusya, Çin, Hindistan gibi ülkelerle karşılıklı menfaat üzere gerçekleştireceği ilişkilerle ekonomisini, sanayisini sağlamlaştırır ve AB, ABD tekelinden kurtulur.
Paşayeva'nın, Ortadoğu ve Kafkaslar hakkındaki tespitleri de örnek nitelikteydi:
"Türkiye - Rusya ilişkilerinin yolunda gitmesi bölgenin yararınadır. İki ülke arasındaki gerginlik hem bölge için hem de her iki ülkenin çıkarları açısından da çok tehlikeli. Ayrıca Türkiye - Rusya ilişkilerinin yolunda gitmesi Kafkasya için de çok önemli?
Biz biliyoruz ki Suriye'de çok sayıda oyuncu ve bu oyuncuların bu ülkede yapmak istedikleri projeler var ama umuyorum ki, Türkiye - Rusya arasındaki bu normalleşme bir an önce Suriye'de barışın gelmesini sağlar."
Evet!
Gerçek birdir. Aklın yolu da birdir. O halde bir olmalıyız, beraber olmalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Öcalan’a ‘katil’ denilmesi doğru değil mi? / 11.08.2025
- Filistin’i tanıma oyunu ve Filistin’den Türkiye rest / 10.08.2025
- Suç sadece diploma çetesinin mi? / 09.08.2025
- ‘Müslüman aynı delikte 2 kez ısırılmaz’ dediler kevgire döndüler / 08.08.2025
- Sahi hala aynı gemide miyiz? / 06.08.2025
- Gençler size nasıl güvensin? / 05.08.2025
- TBMM’deki komisyona son hatırlatma / 04.08.2025
- Gündem iş ve işsizlik değil paylaşımdaki adaletsizlik olmalı / 03.08.2025
- Tek parti iktidarına göre ‘en parlak dönemi’ yaşıyoruz / 02.08.2025
- ‘Filistin’ bildirisine imza başlığına 2 kez yalanlama / 01.08.2025
- Filistin’i tanıma oyunu ve Filistin’den Türkiye rest / 10.08.2025
- Suç sadece diploma çetesinin mi? / 09.08.2025
- ‘Müslüman aynı delikte 2 kez ısırılmaz’ dediler kevgire döndüler / 08.08.2025
- Sahi hala aynı gemide miyiz? / 06.08.2025
- Gençler size nasıl güvensin? / 05.08.2025
- TBMM’deki komisyona son hatırlatma / 04.08.2025
- Gündem iş ve işsizlik değil paylaşımdaki adaletsizlik olmalı / 03.08.2025
- Tek parti iktidarına göre ‘en parlak dönemi’ yaşıyoruz / 02.08.2025
- ‘Filistin’ bildirisine imza başlığına 2 kez yalanlama / 01.08.2025