Türkiye bugün dünya üzerinde varlığını sürdüren ülkeler arasında ekonomisi en kötü 3 ülke arasında yer alıyor.
Ne kadar acı bir durum değil mi?
Dünyaya uygarlığı ve medeniyeti ikram eden Türklerin getirildiği en son duruma bakar mısınız!
Bugün insanlık şayet yazı yazmayı ve okumayı öğrenebilmişse, bunu Türkler sayesinde elde etmiştir.
Zira yazıyı ve kağıdı icat eden Türklerdir.
Tıp, astronomi, matematik, fizik, kimya vs…
Hepsi Türkler sayesinde bugün varlığını korumaktadır.
Türk demek, medeniyet ve uygarlık demektir.
Aydınlanma ve adalet demektir.
16 bin yıl önce yaşayan Türkler, uygarlığın en zirvesine çıkmayı başaran bir milletti.
Türkler ne zaman yönetimde gerçek manada söz sahibi olmuşsa, Türk milleti ancak o zamanlar hep zirvede olmuştur.
Buna en net verebileceğimiz örnek, Atatürk dönemidir.
Bir Türk neleri başarmıştır.
Elbette ki o bir Türk tek başına değildi ama, o olmasaydı hiç birisi bunu başaramazdı.
O yüzden Atatürk diyor ki, "Bendeki tek fevkaladelik, Türk olmamdır."
Bu yüce insan daha Lozan Barış Antlaşması imzalanmadan, Milli İktisat Kongresi'ni oluşturarak, yeni bir ekonomi modeline geçilmesi için start vermiştir.
Ekonomide tam bağımsız olmaya, savaşın kazanılmasından daha fazla önem atfeden Atatürk, 1929 dünya ekonomi buhranından ülkeyi hiç zarar görmeden hangi modelle çekip çıkarmıştır hiç merak edeniniz oldu mu?
Elbette ki devletçi ekonomi ile.
Milli iktisat politikalarıyla.
Devletin ekonomide mutlak rol almasına imkan sağlamasıyla.
Milli bir üretim seferberliği başlatmasıyla.
Düşünebiliyor musunuz, daha savaştan yeni çıkılmış ve Atatürk savaşta elde ettiği olağanüstü başarısını, bu seferde ekonomi alanında elde etmeyi başarmış büyük bir devlet adamıdır.
Bu dönemde uygulanan milli politikalar sayesinde bırakın enflasyon olmasını, Türkiye'de fiyatlar daha da gerilemiş ve enflasyon eksilerde seyretmiştir.
Böylesine olağanüstü koşullarda bunu başaran Atatürk'ün övündüğü tek şey, Türk olmaktır.
Ne mi alakası var günümüzle?
O kadar alakası var ki, "Türkiye Türkler tarafından yönetilemeyecek kadar değerlidir" denilmesi boşuna değildir.
Atatürk sayesinde kazanılan vatan toprakları, 1938 yılından sonra sistematik olarak neredeyse yabancıların tapulu malı haline gelmiştir.
Özelliklede madenlerimiz.
Bugün uygulanmakta olan Neo Liberal sistemle, Atatürk Cumhuriyetinden resmen rövanş alınmaktadır.
Mesele sadece AK Parti veya Şimşek uygulamaları ile bağlantılı veya sınırlı değildir.
Bu çökertme ve teslim alma operasyonunun düğmesine, 1940'lı yıllarda basılmıştır.
Askeri alanda ve savaşlarda çok başarılı olan İnönü, siyasette tam bir Amerikancı olmuştur.
Menderes ise İnönü'yü mumla aratacak şekilde, yüz kat daha fazla Amerikancı olmasıyla ün kazanmıştır.
Ve o gün bugündür Türk siyaseti, göbekten ABD'ye bağlı ve bağımlı hale gelmiştir.
Burada kimi cahillerin şunu mırıldandığını duyar gibiyim: ABD'ci olmayıp, Rusya'ya yem mi olacaktık!
Bre gafil, bre cahil!
Rusya'yı sana düşman belleten bizzat Amerika'nın derin stratejisi ve uzun vadeli siyasetidir.
Atatürk'ün şu sözünü çok az kişi bilir.
"Kurtuluş savaşında Rusların desteği olmasaydı, bu savaşı kazanamazdık."
Ülkeyi kuran irade bunu derken, sen hangi çeyrek zekâ ile bunu dersin.
ABD'nin Türkiye düşmanlığı ezeli ve ebedidir çünkü İsrail'in Türkiye üzerinde ve özel olarak Güneydoğu bölgemizde hiç bitmeyecek hain emelleri vardır da ondan.
Üzerimizde gezinmekte olan kara ve tehlikeli bulutların dağıtılması çok zor değildir ve hatta dün olduğundan çok daha kolaydır.
Atatürk'ün daha savaş yeni bitmişken ekonomide elde ettiği ve tam başarıya ulaşması için yaktığı kurtuluş meşalesi, bugün Hüseyin Baş'ın elindedir.
Çünkü Atatürk'ün en büyük özlemi olan "Tam bağımsız Türkiye" hayalini gerçekleştirecek yegâne model, Hüseyin Baş'ın elindedir.
Bilge insan Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleme aldığı ve bütün dünyada yankı uyandıran "Milli Ekonomi Modeli", BRICS'e ilham kaynağı olmuştur.
Rus Duma'sında dünyaya deklare edilen bu model, insanlık içinde tek kurtuluş reçetesi olarak tebliğciler tarafından ileri sunulmuştu.
Şimdi ülkemiz savaş yıllarından daha beter bir ekonomi ile karşı karşıyadır.
Böylesi bir durumda Sayın Cumhurbaşkanımızın Şimşek'ten değil de, Hüseyin Baş'tan yararlanması gerekmez mi?
Mesele Türkiye'nin kurtuluşu, milletimizin refahı değil midir?
Sır bir inat ve mağrurlanma yüzünden Türkiye'nin bir sosyal patlamaya sürüklenmesinin kime ne faydası var?
Tabi ki ülkemizi yok etmek isteyenlerin arayıp da bulamadığı bir atmosfer olur bu.
Muhalefet için de başka çıkar yol yoktur.
CHP'nin iktidar olması Türkiye'nin belli başlı gündelik bazı sorunlarını hafifletmiş olabilir ancak, çözüme kavuşturması asla mümkün değildir.
Atatürk bugün sağ olsaydı yemin billah yapacağı ilk ve tek şey, Haydar Baş Bey'in bu dahiyane modelini kesin olarak hayata geçirmek olurdu.
Siz neden istemiyorsunuz?
Sayın Özgür Özel size sesleniyorum!
Sayın Cumhurbaşkanımız siz niçin böylesine büyük bir krizin altındayken ve çözülmesine imkân yokken, neden Hüseyin Baş'la temasa geçmiyorsunuz?
Siz inançlı ve cesur bir insansınız.
Siz milli bir insansınız.
O halde kimden ve neden bu kadar çekiniyorsunuz?
AK Parti yönetiminden bu konuya ilişkin yanıt bekliyorum.
Ne adına mı?
Sadece ve sadece, Türk milleti ve bekası adına.
Başka hiçbir nedeni yok.
- MOSSAD ve CIA Türkiye’yi karıştıracak! / 07.10.2024
- Haydar Baş 33 yıl önce uyarmıştı! / 03.10.2024
- Türkiye-ABD savaşı yaşanacak! / 01.10.2024
- Tasarruf tedbirleri ihanettir! / 30.09.2024
- 15 Temmuz’un babası Said-i Nursi’dir! / 24.09.2024
- Atatürk’e dönülmezse Allah belamızı verir! / 23.09.2024
- Hüda-Par kapatılmalı! / 19.09.2024
- Emekliler düşünmekten kanser oldu / 18.09.2024
- Atatürkçü olmayan orduya alınmamalı / 17.09.2024