Bugün sabah uykumu almış olarak uyandım.
Oysa bir gece evvel kapının önünden araç çalmaya çalışan, ön camını patlatan, gaz kolunu kıran, kapı kilitlerini bozmuş olan hırsızlar yüzünden uykusuz kalmış; (sokağa çıkma yasağına rağmen buna nasıl cesaret ettiklerini merak etmeme rağmen) karakolda zabıt tutturmakla uğraşmıştık.
Kameralar göstermelik olduğu için bir netice alamıyorsunuz. Yüzleri maskeli ve kapüşonlu olduğu için kim olduklarını polisin tespit etmesi de mümkün değil. Herkes olabilir. Camı kırdıkları küçük tüpten parmak izi almak gibi bir eylemde yok. Tek çare, aracı tamir ettirip park yerini değiştirmek…
Bırakın sokağa bıraktığınız aracınızın güvenliğini, kapısı sokağa açılan her dükkânın da devletin kontrol ve denetiminde olması gerekir. Özellikle bu kadar göç almış, işsizliğin güç aldığı kalabalık bir şehirde yaşıyorsanız, her yeri olmasa da ana caddeleri kontrol etmeniz gerekiyor. Bekçileri başka görevlere tahsis ettikleri için sokaklar yine Allah'a emanet…
* * *
Bir milleti veya toplumu yok edebilmek için önce onları birbirine bağlayan değerleri yok etmelisiniz. Din, dil, tarih, ülkü ve kültür değerlerine saldırır; tarihte inandıkları liderleri karalar ve onun yaptıklarını yok sayarsanız işiniz kolaylaşır. Bunun ilk basamağı dindir. İnançlarının ne kadar saçma şeyler olduğunu göstermek için yobazları, gavur imamları, sahte hocaları, din adına hurafeler yayanları ve onların çirkin yüzlerini sergiler; TV'lerde, yayın organlarında yer almalarını ve çarpık fikirlerini yaymasını desteklersiniz. Böylece halkı dinden soğutursunuz.
Halk; farkına varmadan ayrışmaya başlar.
İkinci adımı dildir. Halkın kullandığı sözcükleri, yerli markaları, semt ve köy isimlerini değiştirir, yerine bir başka ülkenin çokça kullandıklarını yerleştirirsiniz. Ülkede kullanılan ürünlerin, gidilen tatil yerlerinin, alışkanlık haline gelmiş yerel mekânların, anısı olan okulların, çarşıların isimlerini değiştirir; anıt haline gelmiş mekânları yok edersiniz.
Tarih üçüncü adımdır. Öncelikle ulusal kahramanları, ulusça kazanılmış zaferleri, önemli gün ve haftaları birer, birer yürürlükten kaldırır, bunları ülkeye kazandırmış olanları itibarsızlaştırırsınız. Onun yerine başka tarihler, haftalar, günler, kahramanlar, zaferler icat eder, yeni kutlamalar geliştirirsiniz. Süpermen gibi yeni kahramanlar türetirsiniz. Ders kitaplarını değiştirir, takvimlerdeki hatırlatıcıları silersiniz.
* * *
Sıra en önemlisine gelmiştir. Ülkü birliğine… Ülkü birliği en önemli maddedir. Bunu oluşturan pek çok temel öge vardır. Türkiye henüz İstiklal Savaşı sonrası benimsediği ülkü birliğini tam anlamı ile gerçekleştiremediği için, toplumun büyük bir bölümünün Milli Ülkünün ne olduğundan haberi yoktur.
Sadece ev, araba, televizyon, buzdolabı, derin dondurucu, ankastre fırın sahibi olmak, bir işte günü kurtaracak ücretlerle çalışmak hedeflenen ülkü birliğini oluşturan yüksek medeniyet seviyesini simgelemez. Kişilerin değil, ülkenin zenginleşmesi, her yere rahat ulaşılması, otoyolların, okulların, hastanelerin, parkların, deniz kenarlarındaki plajların, araç parklarının var olması yüksek medeniyet seviyesi değildir. Bu birliği oluşturan sosyal ihtiyaç basamaklarından bir kaçıdır.
* * *
Ülkü birliği, Gülcemal'in kaptanı Lütfü Bey'in Atatürk'ün emri ile yola çıkardığı Karadeniz vapurunda olmak için can atmaktır. Altı yedi lisan konuşabilen insanlar ile 12 ülkede; 16 limana çıkartma yaparak ziyaret edenlere Türkiye'yi, onun zenginliklerini, modernleşmesini tanıtmak; resimden heykele, halısından çerezine kadar sergilenen değerleri ile, konserlerde boy göstermek; Türk insanının emeğini sergilemeyi başarmak, koca bir devlet orkestrası ile dünyada saygınlık kazanmak, bilim insanı olarak yaptıkları ile hayret uyandırmaktır.
Ülkü birliği, ülkesinde yaşayan insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan doğruların yolunda yürümek, geleceği inşa edecek fikirlere, dürüstlüğe, saygınlığa sahip olmaktır. Daha da önemlisi, ülkedeki insanların yaşam seviyelerini batılıların bile imreneceği seviyeye çıkartmak, eşitliğe, özgürlüğe önem vermek, kardeşçe paylaşımı sağlamaktır.
Ülkü birliği, Ülke birliğidir. Arasından su sızmayan çadır brandasının atkı ve çözgüleri gibi birbirine sıkı-sıkıya sarılmaktır.
Bir ülkeyi yok etmek için onları hırsız, ahlaksız, yalancı, dedikoducu, tembel yapmak, hazıra alıştırmak çok kolaydır.
Kapısında kilit olmayan evlerden, yüksek korumalı ve alarmlı dairelere geçti isek; fazla söz söylemeye ihtiyaç yoktur.
Allah bizi yönetenlere önce akıl fikir versin…
Sonra da 'vicdan'…
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025
- Bir 23 Nisan yazısı… / 23.04.2025
- Zalimler unutulur, mazlumlar anılır… / 18.04.2025
- Dost… / 15.04.2025
- Çöp dağları… / 11.04.2025
- Maaşının hırsızı… / 07.04.2025