Velilerinin kalplerinden perdeyi kaldırır
Allah (c.c), velilerinin kalplerinden perdeyi kaldırıp onlara, semâsının melekûtüne, kibriyasının cemaline giden kapıları açar. Ve şöyle buyurur: ‘Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutacak yoktur’
21.07.2019 00:00:00
Allah (c.c), el-Kahhar'dır. O, öyle bir varlıktır ki; düşmanlarının belini kırar, onları öldürmek suretiyle kahreder. Hayatta hiçbir varlık yoktur ki, O'nun kahrı ve kudreti altında kıvranmasın. Satveti karşısında aciz kalmasın.
Kullardan kahhar, düşmanlarını kahredene denir. Kulların en büyük düşmanı iki yanı (sağrısı) arasında bulunan nefsidir. O, kendisini aldatan şeytandan daha düşmandır. Kul, her ne zaman nefsinin şehvetlerini kahrederse, şeytanı kahretmiş olur. Çünkü şeytan onu, ancak şehvetleri vasıtasıyla helâka sürükleyebilir.
Din kuvveti, aklın işareti ile şehvetlerini kırıp parçalayan da böyledir. Nefsani arazlarını yenen kişi mutlaka kendisini aldatmak isteyen insanları da yenmiş demektir. Çünkü insanların gayesi, onun vücudunu ortadan kaldırmaktır. Onun gaye ve çalışması ise ruhunu ihya etmektir. Birer düşman mesabesinde olan şehvetleri öldüren kişi ruhunu ihya etmiş ve ölümünde de ölmemiş olur. 'Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilâkis onlar Rableri katında diridirler.' (Âli İmran, 169).
Cenab-ı Hakkın bir diğer ismi el-Fettah'tır. O, öyle bir varlıktır ki, O'nun inayetiyle bütün kapılar açılır. O'nun hidayetiyle her müşkül hallolur. Peygamberine ülkeler fethettirip düşmanlarının ellerinden çıkarır da şöyle buyurur: 'Biz hakikat sana (Hudeybiye ile) apaşikâr bir fetih ve zafer yolu açtık.' (Fetih, 1).
Velilerinin kalplerinden perdeyi kaldırıp onlara, semâsının melekûtüne, kibriyasının cemaline giden kapıları açar. Ve şöyle buyurur: 'Allah'ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutacak yoktur.' (Fatır, 2).
Gayb anahtarlarını ve rızık anahtarlarını elinde (kudretinde) bulunduran O (yüce varlık) hiç şüphe yok ki, Fettah olmaya en lâyıktır.
Kulun silkinmesi lâzımdır ki; yapacağı güzel nasihatlerle müşkülât kilitleri kırılsın, vereceği güzel öğütlerle de halkın anlayamadığı dinî ve dünyevî meselelerine bir çözüm yolu bulunsun. Bu sayede o, el-Fettah isminden gereği gibi yararlanmış olabilir."
OKAN EGESEL