Bütçe 2019 yılında 123,7 milyar TL gibi devasa bir açık verip, Cumhuriyet tarihi rekoru kırınca, 2020 yılının daha ilk aylarında halkımız yeni yeni vergiler, cezalar ve zamlarla karşılaşmaya başladı.
2019'u "konaklama vergisi", "değerli taşıt vergisi" gibi yeni vergiler, cezalar ve zamlarla tamamladık, görünen o ki, 2020 yılında çok daha fazlası olacak.
Neden mi?
2019 yılı için bütçe açığı hedefi 80,6 mlyar TL idi, 123,7 milyar TL'li bir bütçe açığı verildi; 2020 yılı için bütçe açığı hedefi 138,9 milyar TL…
İşte bundan dolayı…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ekonomi konusundaki uyarılarını dikkate almadık, kulağımızı kapattık, çözümlerini de görmezden geldik ve karşılaştığımız tablo maalesef bu…
Bakın, Prof. Dr. Baş, 25 Şubat 2016 tarihinde bir programda yaptığı konuşmada bu konuda neler söylemişti:
"Milletimiz huzur ve refah yerine zam, vergi ve cezayı tercih etti. Haydar Hoca'ya da sırtını döndü. Dedim bakın bunları seçtiniz bundan sonra zamlar yağmur gibi yağacak. Neden? Çünkü bunların kaynağı yok. O zaman ne yapacak? Zam üstüne zam, vergi üstüne vergi, ceza üstüne ceza…"
Senyorajı ve madenleri bir gelir kaynağı olarak görmeyen siyasilerimiz, karlı kamu kuruluşlarını da 2-3 yıllık kârına yabancılara devredince, gerek yerel, gerekse genel açıklarını vatandaşın sırtına yüklediği yeni vergilerle kapatmaya çalışıyor.
Malum, siyasilerimiz Yerel Yönetim Yasa Tasarısı hazırladı. Taslağa göre;
* Taşıt sahibi olan vatandaşlardan Motorlu Taşıtlar Vergisi'nin (MTV) yüzde 10'u kadar "Yol ve Trafik Payı" adı altında yeni bir vergi alınacak. Bu yeni verginin MTV ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca tahsil edilmesi öngörülüyor. Cumhurbaşkanı, bu oranı yüzde 1'e kadar indirmeye ve iki katına kadar çıkarmaya yetkili gösteriliyor.
* Konutlara ait Çevre Temizlik Vergisi'nde (ÇTV) büyükşehir ve diğer yerler ayrımı kaldırılırken verginin, su tüketim miktarı esas alınmak üzere metreküp başına en az 17 kuruş en fazla 47 kuruşa çıkarılması isteniyor. Buna göre, ÇTV yüzde 41 ile yüzde 213 oranında artırılacak. Bu tutarı yine Cumhurbaşkanı, yarı yarıya kadar indirmeye ya da iki katına kadar artırmaya yetkili sayılıyor. Su faturaları oldukça zamlı gelecek.
* 65 yaş üzeri vatandaşların toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanmasına mesai saati başlangıç ve bitişiyle sınırlı olmak üzere saat düzenlemesi de öngörülüyor. Trafiğin en yoğun olduğu bu saatlerde 65 üstü vatandaşlar tam biletle seyahat edecekler. Bu düzenleme 10 milyondan fazla vatandaşımızı ilgilendiriyor.
* Emlak vergileri artık 4 yıl yerine 2 yılda bir ve semt, muhit ve mevki bazında belirlenecek. Bu düzenleme yasalaşırsa emlak vergileri her 2 yılda 1 artacak ve halkın oturduğu sokağa, mahalleye göre olağanüstü zamlar yapılabilecek.
Gördüğünüz gibi, taşıma suyuyla değirmen döndürülmeye çalışılınca ve de değirmenin taşıma suyu da bitince doğal olarak yaşlısı genci herkes bir gelir kapısı olarak görülüyor.
Bu tarz dolaylı vergiler ekonomide adaletsiz vergiler olarak adlandırılır.
Sebebi de vatandaşların kazanıp kazanmadığına bakılmaz, kazanandan da kazanmayandan da alınır.
IMF'nin ve hala IMF ağzıyla konuşan siyasilerimizin sık sık söyledikleri bir ifade var, "vergiyi tabana yaymak" diye… İşte uygulama bu, yukarıda pratik örneğini aktardık.
Halbuki Anayasa'sında "sosyal devlet" olduğunu ifade eden bir devletin ve o devleti yöneten siyasilerin vazifesi vergiyi tabana yaymak, uyguladıkları yanlış ekonomi politikalarının faturasını vatandaşın sırtına yüklemek değil; "geliri tabana yaymak"tır.
65 yaş üstü yaşlılarımızın ücretsiz olarak toplu taşıma vasıtalarını kullanması onlara yasalarla verilmiş bir haktır.
Dikkat ederseniz yeni kararlarla hem vatandaşın yükü artırılıyor, hem de verilmiş olan haklar bir bir geri alınıyor.
BRICS devletleri Prof. Dr. Baş'a ait olan Milli Ekonomi Modeli ile asgari ücretlerini yoksulluk sınırı üstüne taşırken, yoksulluğu sıfırlarken, elde edilen gelirden vatandaşlara pay aktarılırken, bugün bizlerin Türk milleti olarak böyle bir kaderi yaşamamız maalesef verdiğimiz yanlış kararlar sebebiyledir. Yanlış tercihler doğru sonuçlara götürmez.
Neyi ekersek onu biçiyoruz.
Sandığa vergi, ceza ve zam ektik, onu biçiyoruz.
Sayın Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'yle bizlere sunduğu sınırsız kaynakları reddettik, onun faturasını ödüyoruz.
Bir an önce ayıkalım ve şu zifiri karanlık vadiden kurtulalım.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024