Ermenistan ne yapıyor, ne yapmaya çalışıyor, neden şimdi gibi soruların cevaplarını askeri ve siyasi uzmanlar, stratejistler uzun uzun yorumluyorlar. Ermenilerin kim veya kimlerden destek aldıklarını konuşuyorlar. Bölgenin stratejik önemi ve tarihi süreci masaya konuluyor.
En önemlisi, neden bugün ve kim için Ermenistan, Azerbaycan'a saldırdı sorusunun cevabı. Bu sorunun içinden daha önemli bir soru çıkıyor; gerçek hedef Azerbaycan mı?
Gelelim akıl boyutuna! Kafkasların coğrafi önemi ortada. Çin ve Rusya'nın, Akdeniz ve Avrupa'ya açılan ilk kapısı Kafkaslardır.
Enerji kaynaklarının hem rezerv, hem de dünya pazarına açılması noktasında da hayati öneme sahip bir bölgedir. Etnik, inanç ve mezhep yapısı olarak da çok hassas bir bölgedir Kafkaslar.
Ermenistan denince akla Rusya geliyor. Ama emin olun Ruslar hele hele şu sıralarda Ermenistan'ı kullanarak Azerbaycan haliyle de Türkiye'yi karşılarına almazlar.
Çünkü aptal değiller. Böyle bir strateji ile Türkiye'nin şu sıralar sorunlar yaşadığı NATO, AB ve ABD'ye koşarak geri gideceğini ve bu gidişin, Ruslar için hem askeri, hem siyasi, hem de ekonomik olarak olumlu sonuçlar doyurmayacağını çok iyi biliyorlar.
Haliyle bölgedeki kaos ve savaştan kim kazanç sağlar? Dünyadaki ekonomik üstünlüğünü Çin'e kaptıran, Ortadoğu'da itibarını kaybeden, halkların istemediği, kendi içinde siyasi ve sosyal kaoslar yaşayan ABD.
Daha önce Rusya'ya karşı Ukrayna ve Gürcistan kartını açan ABD şimdi Ermenistan kartını masaya sürdü.
Bu kartın arka planında (ki, asıl hedef yani BOP var) Türkiye'dir, İran'dır, İslam coğrafyasıdır.
Türkiye'nin duruşu nettir ve bu netlik devam etmek zorundadır. Bu duruşa laf edenler tarihe hain olarak geçecektir.
Nasıl ki dün, Azerbaycan-İsrail müttefikliği konuşuluyorsa bugün de İran-Ermenistan ilişkileri konuşuluyor.
İran ve Azerbaycan derhal bir araya gelmeli, dünyalık menfaatleri bir tarafa bırakarak kardeş olduklarını dosta-düşmana göstermelidir.
Özellikle İran bir an önce hem inanç olarak, hem siyasi, ekonomik ve de askeri olarak Azerbaycan'ın safında olduğunu sadece dil ile değil fiil ile de ortaya koymak zorundadır.
Eğer bu duruşu göstermeseler Kûfelilerin, İmam Hüseyin'e (a.s) yaptıkları ihanetin aynısını yapmış durumuna düşecekler ve birilerini yüz yıllardır Şii ve Sünni dünya arasında kazdıkları o çukuru daha da derinleştireceklerdir. Bunun sonucu ise Yezit ile aynı kaderi yaşamaktır.
Barış-diyalog aldatmacası
Derine inmeden! Saddam, Kuveyt'e girdi. Emperyalistler barış, diyalog çağrısı yapmadan Irak'ı darmadağın ettiler.
Libya'da bugün ABD sokaklarıyla kıyaslanmayacak küçüklükte olaylar başlatıldı. Emperyalistler barış-diyalog-ara buculuk çağrısı yapmadan Libya'ya çöktü.
Suriye'de, Fransa'daki 'sarı yelekliler', İsrail'deki protestolar ve ABD'deki 'nefes alamıyorum' gösterilerine benzer gösteriler başlatıldı. Birileri, katillerini araya koyarak olayı terörize etti.
Emperyalistler, Suriye'ye arabuluculuk, diyalog, barış, sükunet çağrısı filan yapmadılar. Direkt çöktüler.
Şimdi! Azerbaycan toprakları yıllardır işgal altında. Kardeşlerimiz soykırıma tabi tutulmuş, kalanlar vatanlarından sürülmüş ve bu vahşeti işleyenler tekrar saldırmaya kalkmış.
Ne barışı! Ne diyalogu! Ya Ermenistan işgal ettiği bölgelerden çekilir, ya da Erivan'a kadar gelir, Kim Kardashian'ın mumdan heykelini de dikeriz.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024