Kapitalist ekonomilerde bankacılık sistemi oldukça önemlidir.Bunun en temel nedenlerinden birisi de paraya verilen misyondur.Kapitalizm ekonomiyi "sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların karşılanması" olarak tanımlar. Kapitalizme göre sınırlı kaynaklara sınırsız bir talep vardır ve talebin sınırlandırılması şarttır.Bu sebeple kapitalist ekonomilerde tedavülde dolanan para belli bir oranda tutulur, mevcut olan para da faiz ve borsa gibi etkenlerle belli ellerde bloke edilir.Yatırımlar ya da herhangi bir ihtiyaç için talep edilen para, sermaye sahiplerinden maliyetli olarak elde edilir. Devlet ihtiyaç duyulan parayı maliyetsiz olarak temin etme yerine, bu önemli vazifeyi bankalara havale etmiştir. Bankalar da ellerinde bulundurdukları mevduata dayalı olarak piyasaya maliyetli para sürerler. Buna kaydi para diyoruz.Paranın piyasada maliyetli olması birçok hastalığı da beraberinde getirmektedir. Üretim maliyetleri artmakta, faiz sebebiyle birileri haksız bir kazanç elde etmekte, vatandaşın parası belli ellerde bloke edilmekte, bu da ekonomik dengeye ciddi zarar vermektedir. Yani faiz sebebiyle üretim-tüketim dengesi bozulmaktadır.Bugün ülkemizde varolan bu ekonomik çarpıklık, Batı ülkelerinin bizlere dayattığı yanlış politikaların sonucudur.Devlet senyoraj geliriyle üretimi ve tüketimi tetiklemek, bir çok yatırımın önünü rahatlıkla açabilmek, vatandaşın mağduriyetini rahatlıkla giderebilmek yerine, ekonomik arenayı tamamen kaydi paraya ve de yabancı sermayeye terk etmiştir.İşte bu sebeplerle bankacılık sektörü ülkemizde oldukça önem kazanmıştır. Ekonomi, bankacılık sistemi üzerine oturtulmuş, Merkez Bankası ise devre dışı bırakılmıştır.Yabancı sermayenin bankalarımıza olan ilgisi de burada yatmaktadır. Bankalarımızın kontrolünün elimizden çıkması, ekonomimizin tamamen yabancıların eline geçmesi anlamına gelmektedir.Bugünlerde bir Yunan bankasına satılan Finansbank'tan misal verelim.Finansbank'ın yüzde 46'lık bölümü Yunanistan'ın en büyük bankası olan Yunan Ulusal Bankası'na (NBG) satıldı. Peki, kalan hisselerin durumu nasıl?Ağustos 2005 itibarıyla Finansbank hisselerinin yüzde 41.11'i halka açık. Yine Finansbank'ın 11.05.2005 tarihi itibariyle halka açık olan hisselerinde yabancı payı yüzde 75.47.(Milliyet: 12.05.2005)Yani Finansbank için hisselerin çoğunluğu yabancıların elinde.Yine aynı tarih itibariyle halka açık bankaların banka hisselerinin yüzde 48.6'sı yabancılarda. Yani bankalardaki yabancı payına getirilmesi gereken sınır çoktan aşılmış durumda.IMF politikalarıyla ekonominin bel kemiği haline getirilen bankacılık sistemi hızla yabancı sermayenin eline geçiyor.Düşünebiliyor musunuz, bir taraftan bankacılık çok önemli bir noktaya getirildi, bir taraftan da yabancılaşıyor.Finansbank'a talip olan NBG'nin ortakları arasında Türkiye karşıtlığıyla bilinen Yunan Ortodoks Kilisesi'nin bulunması ve bu kilisenin mal varlığının ne boyutta olduğunun bilinmemesi, her türlü vergi ve denetimden de muaf olması oldukça dikkat çekici.Gelişmiş ülkeler özellikle bankacılık, enerji, iletişim, madencilik gibi stratejik sektörlerde yabancı sermayeye her türlü sınırlamayı getirirken, bizdeki bu bonkörlüğü anlamak mümkün değil.Çözüm olarak da bu tür sektörlerin ağırlıklı olarak devletin kontrolünde olması şarttır.Devlet piyasada ihtiyaç duyulan parayı senyoraj geliriyle maliyetsiz olarak temin etmeli, acilen üretim ve tüketimi dengeleyen milli bir model geliştirmelidir. Görünen o ki, bu model Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Milli Ekonomi Modeli'dir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025