Günümüzde toplumsal olarak yapılan yanlışlıklar ve zuhur eden felaketler birbiriyle alakalıdır. İnsanoğlu yaptığı doğrularla, salih amellerle felaketlerden korunabileceği, hatta bunları önleyebileceği gibi, yaptığı yanlışlarla paratoner gibi bütün felaketleri üzerine çekebilir.
Bu fert bazında böyle olduğu gibi toplumlar için de böyledir.
Bu gerçek, bizzat Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından dile getirilmiştir.
Ebu Cafer (AS) (İmam Muhammed Bakır)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur:
“Beş şey vardır ki, onları gördüğünüz zaman onlardan Allah’a sığının.
Bir kavimde fuhuş yaygınlaştığında bunu açıktan işlemeye başlarlarsa, veba salgını ve geçmiş hiçbir millette rastlanılmayan hastalıklar, ağrılar aralarında yaygınlaşır.
Bir kavim terazi ve ölçüyü eksik tartarlarsa, mutlaka kuraklıklarla, ağır ihtiyaçlarla ve zalim sultanlarla cezalandırılır. Bir kavim zekatı vermezse, gökten üzerlerine yağmur yağdırılmaz. Eğer hayvanlar olmasaydı bir damla yağmur yüzü görmezlerdi.
Bir kavim, Allah’ın ve Resulünün (SAV) ahdini çiğnerlerse, Allah onların başlarına düşmanlarını musallat eder ve bu düşmanlar ellerindeki şeylerin bir kısmını alırlar.
Bir kavim Allah’ın indirdiğinden başka bir şeyle hükmederse, Allah aralarında şiddetli harp meydana getirir.” (İmam Muhammed Bakır, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 145)
İşte size sebep-sonuç ilişkisi… Yapılan yanlışlar ve bunların karşılığında karşılaşılacak felaketler… Dikkat ederseniz bugün bu yanlışların hepsi yapılmaktadır ve bahsedilen felaketler fazlasıyla yaşanmaktadır.
Fuhuş yaygınlaşmıştır, medya ve basın yoluyla tüm dünyaya servis edilmektedir ve de fuhuş yapanlar sürekli örnek gösterilerek teşvik edilmektedir. Başta AİDS olmak üzere, fuhşa dayalı ya da dayalı olmayan birçok hastalıklar zuhur etmiştir.
Bugün terazi ve ölçüyü düzgün tartana çok az rastlanmaktadır. Yolsuzluklar, hırsızlıklar almış başını gitmiştir. Toplumun her kesiminde farklı bir çalma söz konusudur. Kimisi 1 lira, 2 liranın, bir kilo baklavanın hırsızlığını yaparken, kimisi ihalelerle, hortumlarla trilyonları cebine atmaktadır. Hırsızlıklar yaygınlaştığı zaman Peygamberimizin de ifade ettiği gibi bereket ortadan kaybolmakta ve kuraklık baş göstermektedir. Bugün hem ülkemizde hem de dünyada açlık ve sefalet artmaktadır. Ülkeleri adaletle yönetebilecek olanlar dışlanmakta, zalim olanlar ya da onların uşaklığını yapanlarla toplumlar cezalandırılmaktadır.
Zekat ise tam olarak verilmemektedir. Birçok insan zekatın ne olduğunu tam olarak bilmezken, verenlerin çoğu da maksada uygun vermediği için zekatın bereketi hasıl olmamaktadır. Bugün kendini Müslüman diye yutturup İslam görüntüsüyle Vatikan’a, İsrail’e ya da okyanus ötesine hizmete adayanlara verilen zekatlar Müslümanları istikametten çıkartmaya yönelik faaliyetler olarak geri dönmektedir.
Bu şekilde zekat verdiğini zannedenler, bu zekat paralarıyla misyonerlik yapanlara kendi evlatlarını kurban verme durumunda kalmaktadır.
Bugün bırakın Allah ve Resulüne verilen ahdin tutulmamasını, Allah’ı üçleyerek ve Hz. Peygamberi de devre dışı bırakarak cennetlik olacağını düşünenler vardır.
Allah’ın rızasına uygun davranma hadisesine gelince o hepten unutulmuştur.
Ve bunun neticesi olarak her geçen gün biraz daha savaşların içine çekilmekteyiz, hatta terör ve siyasi uzantılarından dolayı da bölünmeye ve iç savaşa doğru da hızla ilerlemekteyiz. Dünyanın genel durumu da bizim halimizden farklı değil.
Kısaca ifade etmek gerekirse, başımıza gelen felaketlerin sebebini önce kendimizde aramalıyız. Biz doğru olur ve doğrularla beraber olursak ve de yaşadığımız doğruları başkalarıyla da paylaşırsak, en azından bu felaketlerden kendimizi korumuş oluruz.
Bu fert bazında böyle olduğu gibi toplumlar için de böyledir.
Bu gerçek, bizzat Peygamber Efendimiz (SAV) tarafından dile getirilmiştir.
Ebu Cafer (AS) (İmam Muhammed Bakır)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (SAV) şöyle buyurmuştur:
“Beş şey vardır ki, onları gördüğünüz zaman onlardan Allah’a sığının.
Bir kavimde fuhuş yaygınlaştığında bunu açıktan işlemeye başlarlarsa, veba salgını ve geçmiş hiçbir millette rastlanılmayan hastalıklar, ağrılar aralarında yaygınlaşır.
Bir kavim terazi ve ölçüyü eksik tartarlarsa, mutlaka kuraklıklarla, ağır ihtiyaçlarla ve zalim sultanlarla cezalandırılır. Bir kavim zekatı vermezse, gökten üzerlerine yağmur yağdırılmaz. Eğer hayvanlar olmasaydı bir damla yağmur yüzü görmezlerdi.
Bir kavim, Allah’ın ve Resulünün (SAV) ahdini çiğnerlerse, Allah onların başlarına düşmanlarını musallat eder ve bu düşmanlar ellerindeki şeylerin bir kısmını alırlar.
Bir kavim Allah’ın indirdiğinden başka bir şeyle hükmederse, Allah aralarında şiddetli harp meydana getirir.” (İmam Muhammed Bakır, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 145)
İşte size sebep-sonuç ilişkisi… Yapılan yanlışlar ve bunların karşılığında karşılaşılacak felaketler… Dikkat ederseniz bugün bu yanlışların hepsi yapılmaktadır ve bahsedilen felaketler fazlasıyla yaşanmaktadır.
Fuhuş yaygınlaşmıştır, medya ve basın yoluyla tüm dünyaya servis edilmektedir ve de fuhuş yapanlar sürekli örnek gösterilerek teşvik edilmektedir. Başta AİDS olmak üzere, fuhşa dayalı ya da dayalı olmayan birçok hastalıklar zuhur etmiştir.
Bugün terazi ve ölçüyü düzgün tartana çok az rastlanmaktadır. Yolsuzluklar, hırsızlıklar almış başını gitmiştir. Toplumun her kesiminde farklı bir çalma söz konusudur. Kimisi 1 lira, 2 liranın, bir kilo baklavanın hırsızlığını yaparken, kimisi ihalelerle, hortumlarla trilyonları cebine atmaktadır. Hırsızlıklar yaygınlaştığı zaman Peygamberimizin de ifade ettiği gibi bereket ortadan kaybolmakta ve kuraklık baş göstermektedir. Bugün hem ülkemizde hem de dünyada açlık ve sefalet artmaktadır. Ülkeleri adaletle yönetebilecek olanlar dışlanmakta, zalim olanlar ya da onların uşaklığını yapanlarla toplumlar cezalandırılmaktadır.
Zekat ise tam olarak verilmemektedir. Birçok insan zekatın ne olduğunu tam olarak bilmezken, verenlerin çoğu da maksada uygun vermediği için zekatın bereketi hasıl olmamaktadır. Bugün kendini Müslüman diye yutturup İslam görüntüsüyle Vatikan’a, İsrail’e ya da okyanus ötesine hizmete adayanlara verilen zekatlar Müslümanları istikametten çıkartmaya yönelik faaliyetler olarak geri dönmektedir.
Bu şekilde zekat verdiğini zannedenler, bu zekat paralarıyla misyonerlik yapanlara kendi evlatlarını kurban verme durumunda kalmaktadır.
Bugün bırakın Allah ve Resulüne verilen ahdin tutulmamasını, Allah’ı üçleyerek ve Hz. Peygamberi de devre dışı bırakarak cennetlik olacağını düşünenler vardır.
Allah’ın rızasına uygun davranma hadisesine gelince o hepten unutulmuştur.
Ve bunun neticesi olarak her geçen gün biraz daha savaşların içine çekilmekteyiz, hatta terör ve siyasi uzantılarından dolayı da bölünmeye ve iç savaşa doğru da hızla ilerlemekteyiz. Dünyanın genel durumu da bizim halimizden farklı değil.
Kısaca ifade etmek gerekirse, başımıza gelen felaketlerin sebebini önce kendimizde aramalıyız. Biz doğru olur ve doğrularla beraber olursak ve de yaşadığımız doğruları başkalarıyla da paylaşırsak, en azından bu felaketlerden kendimizi korumuş oluruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025