(…dünden devam ediyoruz)
Tesadüf olsa gerek, ABD'de Türkiye için 1 Mart'ta kamuya açıklanan ve 'ikili ilişkilerimizde stratejik meseleler haklı olarak özel önem arz etmiştir. Ancak Türkiye'de büyük insan hakları ihlalleri ve demokrasiden uzaklaşma da önemli bir endişe kaynağıdır denilen, 170 vekil imzalı mektubun hemen ardından (2 Mart'ta) iktidar, 'İnsan Hakları Eylem Planı' açıkladı.
9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyet içeren planın hayata geçmesi için de 2 yıl süre istendi. Yani bugün için yine bir şey yok. Ekonomik reformlar ise haftaya açıklanacak, denildi.
Neden 19 yıl sonra, uygulanabilir mi, bugüne kadar neden uygulamadınız gibi soruları bir tarafa bırakarak, açıklanan 9 amaç üzerinden gidelim.
1- Daha güçlü bir insan hakları koruma sistemi
2- Yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi
3- Hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflık
4- İfade, örgütlenme ve din özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi
5- Kişi özgürlüğü ve güvenliğinin güçlendirilmesi
6- Kişinin maddi ve manevi bütünlüğü ile özel hayatının güvence altına alınması
7- Mülkiyet hakkının daha etkin korunması
8- Kırılgan kesimlerin korunması ve toplumsal refahın güçlendirilmesi
9- İnsan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalık.
Bence! Sayın Erdoğan'ın önüne konulan bu 9 maddeyi hazırlayan danışmanlar çok kötü bir kopyacı. Çünkü cümleler alıntı yapılıp, ardından yuvarlatılıp, önü ve arkası yoruma açık bırakılıp, sıralanmış.
Şimdi! Madem konu insan, madem konu hak, madem konu adalet o zaman sözü sahibine bırakalım!
İnsan hakları
"İnsanın doğuştan gelen hakları vardır. İnsan için asıl olan bu hakları elde etme şansına sahip olmak değildir, asıl olan insanın sahip olduğu hakları yaşama hakkının olmasıdır. Yaşanamayan hak, insan hakkı değildir."
"Mademki her insan eşit doğar, öyleyse hayat içerisinde bu eşitliğin bireylere tanınması gerekir. Zengin aile çocuğu ile fakir aile çocuğu arasında, bakan-vekil çocuğu ile hamal çocuğu arasında şayet toplumsal yaşam içerisinde fırsat eşitliği açısından bir fark olmaz ise, işte o zaman hürriyeti, toplumun bütün fertleri yaşıyor demektir."
Özgürlük
Liberal ahlaka sahip insan, sınırsız bir hürriyetin gerekliliğine inanır. Liberal felsefenin sloganı şudur; bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler…
Serbestlik, özgürlük değildir. Özgürlük, insanın tercihlerini cömertlikten, merhametten, adaletten vb. duygulardan yana kullanacak seviyeye gelmesidir… Liberal-Kapitalist düşünce insanı tanımadığı için serbestlikle, özgürlüğü birbirine karıştırmaktadır."
Eğitim
"Eğitim bir milletin var oluşudur. Eğer bir millet kendi doneleri, kendi kültür yapısı, siyaset yapısı, medeniyet yapısıyla insanını, kendi yararına, menfaatine kazanmazsa o milletin, devlet olarak ayakta kalması asla mümkün olamaz."
Adalet
"Esasen örf ve âdetimizde, tarihimizde ceza, ferdi temizlemek ve topluma kazandırmak, yani ıslah etmek içindir.
Ya da verilen cezanın ağırlığı ile toplum yönlendirilir, ikaz edilir ve caydırılır. Hal böyle iken, işlenen tüm suçlara aynı cinsten ceza verilmesi fert ve toplum planında işlenen suçları önleyememekte, bilakis çoğaltmaktadır. Kanaatimizce bu hal işlenen suça mukabil, gerekli-denk cezanın verilmemesinden kaynaklanmaktadır…
Bir hukuk sisteminde adaletin ihlali ya az bir suça, büyük bir ceza, ya da ağır bir suça, hafif bir ceza şeklindedir.
Her ikisi de zulümdür. Ya suçluya haksızlık yapılır, ya da mağdura… Her ikisi de haksızlıktır. Adalet ise haklıya, hakkını gerekli ve yeterli şekilde vermek, haksıza da yaptığı haksızlık oranında haddini bildirmektir…"
Devlet-millet
"Milletin var olabilmesi dört ana kurumun güçlü olmasına bağlıdır; Güçlü devlet, güçlü ordu, güçlü aile, güçlü ekonomi… Bu kurumlar, milletin varlıklarını devam ettirebilmeleri için olmazsa olmaz kurumlardır."
Bu ve daha fazlasını hayatı boyunca insanımıza anlatan lider, Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Merhum Baş Hocamızın siyaset sahnesinde tarihe not düşen söylemlerinden 11 tanesini de sizin için derledim;
1- Yaşamak isteyen devlet, vatandaşlarını yaşatmak durumundadır.
2- Devlet, vatandaşlarına iş bulmak zorundadır. Eğer bir birey iş bulamıyorsa, bunun sorumluluğu devlete aittir.
3- Devlet bu eksiğini telafi edinceye kadar vatandaşına işsizlik maaşı vermek zorundadır.
4- Bu maaş devletin, vatandaşlarına karşı bir ikramı değil, onun varlığının gereği ve vazifesidir.
5- BTP'nin devlet anlayışında devletin, gelirlerinin vatandaşına hizmet olarak geri döndürmesi ve milletinden topladığından daha fazlasını milletine vermek zorundadır.
6- Devlet, bireylerin haklarının önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüdür. Bu sayede sosyal adaletin de oluşmasını sağlamaktadır.
7- Devletin bekası, bireylerin doğuştan gelen haklarının yaşanmasında saklıdır ve bu haklar kullandırılmalıdır.
10- Devlet, mutlu bir azınlığın çıkarları için değil milletin bütün fertlerinin menfaatlerini ve haklarını korumak için projeler hayata geçirilmeli, düzenlemelerini bu ölçü ile yapmalıdır.
11- Devlet, kapitalist anlayışlarda olduğu gibi başkalarının elindekileri sömürerek büyüyen değil, aksine vererek, hizmet ve ikram ederek büyüyen bir devlet olmalıdır."
İşte bu yüzden 'var bi hayalimiz' diyoruz. Var mısınız?
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024