Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, annesi Molla Zübeyde Hanım ve babası Ali Rıza Efendi hakkında uydurulan iftiralara cevap vermese belki de milletimiz çok büyük bir yanılgıya devam edecekti.
Milli Kahramanlar programlarında sürekli bu konuyu anlatan Sayın Baş sayesinde, Atatürk’ün dinsiz değil, bilakis 8 yaşında hafız olacak kadar, Bektaşi dergahlarında “Allah, Allah” diyecek kadar mü’min olduğunu, Kur’an’a, Hz. Peygamber’e (SAV) ve de Ehl-i Beyt’e son derece saygılı olduğunu öğrendik.
Annesinin ise yine elinden hiç tespih düşmeyen, dilinden de zikir eksik olmayan, komşularının ifadesiyle evlerinde sürekli Kur’an sedalarının yükseldiği, “molla” olacak kadar da din konusunda bilgili olan bir kadın olduğunu öğrendik.
Babasının ise Ehl-i Beyt’e aşık bir aileden geldiğini ve bu sebeple, Türklerin de Müslüman olmasını sağlayan Peygamber evladı İmam Ali Rıza’ya olan sevgilerinden dolayı çocuklarına “Ali Rıza” ismini koyduklarını öğrendik.
Ali Rıza Efendi ve Molla Zübeyde Hanım o kadar Peygamber aşıkları ki, doğan çocuklarına, Hz. Peygamber’in “seçilmiş” anlamına gelen mübarek ismi “Mustafa”yı koymuşlar.
Peki, bütün bu gerçeklere rağmen neden Atatürk’ü ve ailesini karalama yoluna gittiler ve asılsız iftiralar attılar?
Çünkü Atatürk, bu ülkeyi bölmek isteyen ülkelerin ve de yerli işbirlikçilerinin işlerini bozdu. Türk milletini tek bilek tek yürek yaptı ve üniter yapıya sahip güçlü bir Türkiye haline getirdi. Onu savaş sahnesinde yenemeyenler, dışı Müslüman görünen ama kalbinde Haç taşıyan iradelerle kirli bir propaganda yürüterek, milletin arasına nifak sokmaya çalıştılar.
Birileri ona ve ailesine “dinsizlik” iftirasını atarak dindar kesimi ondan soğutmaya, birileri de dindar olan kesimi yobaz yakıştırması yaparak bu fitnelerin yayılmasını kolaylaştırmaya çalıştı.
Atatürk ile millet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve de Türk milletini bölmek isteyenler tarafından birbirinden ayrılmak istendi. Bugüne kadar da maalesef bu fitnelerinde muvaffak oldular; ta ki bir “Molla Kasım” gelene kadar...
Bugün Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu fitneleri açığa çıkarıyor ve hepsini geri püskürtüyor. Oynanan oyunları bir bir milletimize anlatıyor.
Peygambersiz bir din anlayışını yerleştirmek istediler, Sayın Baş, eserleriyle, sohbetleriyle, programlarıyla Hz. Peygambersiz bir din olmayacağını ispatladı.
Ehl-i Beyt’in dini yaşamadaki öneminin üstünü örtmek istediler, Sayın Baş, Ehl-i Beyt külliyatı ve Ehl-i Beyt kongreleriyle Ehl-i Beyt’in dinin temeli olduğunu ortaya koydu. Tarih boyunca Hz. Ali’ye, Hz. Fatıma’ya ve de Hz. Ebu Talip’e olmadık iftiralar attılar, Sayın Baş, delilleriyle beraber onların büyüklüğünü ve iftiraların asılsızlığını ortaya koydu.
Hacı Bektaş-ı Veli’yi bize yanlış tanıttılar, üstünü örttüler, gizlediler, Sayın Baş, Onun Anadolu’da Türk milletinin oluşmasında manevi mimar olduğunu, Anadolu’nun manevi genelkurmay başkanı olduğunu, bizi biz yapan önemli şahsiyetlerin hep Hacı Bektaş’ın eğitiminden geçtiğini ortaya koydu.
Mevlana’yı hümanist yaptılar, batının sapık akımlarıyla onu ölçmeye çalıştılar, Sayın Baş, Mevlana’yı Mevlana yapanın Hz. Peygamber ve de Kur’an’a olan bağlılığı olduğunu ortaya koydu. Onun mistik bir ruhani şahsiyet değil, Şems ile nefsini arındırmış bir mana eri bir Hak dostu olduğunu anlattı.
Yine Cumhuriyete ve Türk milletine kastedenler, onu oluşturan Mustafa Kemal’e ve ailesini hedef aldılar, Sayın Baş, bu oyunları da bozdu.
Sayın Baş, gasp edilen hakları geri iade ediyor, yiğidin hakkını yiğide veriyor, iftiracıların, hainlerin, yalancıların da haddini bildiriyor.
Bizleri her konuda aydınlattığı için kendisine sonsuz teşekkürler...
Milli Kahramanlar programlarında sürekli bu konuyu anlatan Sayın Baş sayesinde, Atatürk’ün dinsiz değil, bilakis 8 yaşında hafız olacak kadar, Bektaşi dergahlarında “Allah, Allah” diyecek kadar mü’min olduğunu, Kur’an’a, Hz. Peygamber’e (SAV) ve de Ehl-i Beyt’e son derece saygılı olduğunu öğrendik.
Annesinin ise yine elinden hiç tespih düşmeyen, dilinden de zikir eksik olmayan, komşularının ifadesiyle evlerinde sürekli Kur’an sedalarının yükseldiği, “molla” olacak kadar da din konusunda bilgili olan bir kadın olduğunu öğrendik.
Babasının ise Ehl-i Beyt’e aşık bir aileden geldiğini ve bu sebeple, Türklerin de Müslüman olmasını sağlayan Peygamber evladı İmam Ali Rıza’ya olan sevgilerinden dolayı çocuklarına “Ali Rıza” ismini koyduklarını öğrendik.
Ali Rıza Efendi ve Molla Zübeyde Hanım o kadar Peygamber aşıkları ki, doğan çocuklarına, Hz. Peygamber’in “seçilmiş” anlamına gelen mübarek ismi “Mustafa”yı koymuşlar.
Peki, bütün bu gerçeklere rağmen neden Atatürk’ü ve ailesini karalama yoluna gittiler ve asılsız iftiralar attılar?
Çünkü Atatürk, bu ülkeyi bölmek isteyen ülkelerin ve de yerli işbirlikçilerinin işlerini bozdu. Türk milletini tek bilek tek yürek yaptı ve üniter yapıya sahip güçlü bir Türkiye haline getirdi. Onu savaş sahnesinde yenemeyenler, dışı Müslüman görünen ama kalbinde Haç taşıyan iradelerle kirli bir propaganda yürüterek, milletin arasına nifak sokmaya çalıştılar.
Birileri ona ve ailesine “dinsizlik” iftirasını atarak dindar kesimi ondan soğutmaya, birileri de dindar olan kesimi yobaz yakıştırması yaparak bu fitnelerin yayılmasını kolaylaştırmaya çalıştı.
Atatürk ile millet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve de Türk milletini bölmek isteyenler tarafından birbirinden ayrılmak istendi. Bugüne kadar da maalesef bu fitnelerinde muvaffak oldular; ta ki bir “Molla Kasım” gelene kadar...
Bugün Prof. Dr. Haydar Baş, bütün bu fitneleri açığa çıkarıyor ve hepsini geri püskürtüyor. Oynanan oyunları bir bir milletimize anlatıyor.
Peygambersiz bir din anlayışını yerleştirmek istediler, Sayın Baş, eserleriyle, sohbetleriyle, programlarıyla Hz. Peygambersiz bir din olmayacağını ispatladı.
Ehl-i Beyt’in dini yaşamadaki öneminin üstünü örtmek istediler, Sayın Baş, Ehl-i Beyt külliyatı ve Ehl-i Beyt kongreleriyle Ehl-i Beyt’in dinin temeli olduğunu ortaya koydu. Tarih boyunca Hz. Ali’ye, Hz. Fatıma’ya ve de Hz. Ebu Talip’e olmadık iftiralar attılar, Sayın Baş, delilleriyle beraber onların büyüklüğünü ve iftiraların asılsızlığını ortaya koydu.
Hacı Bektaş-ı Veli’yi bize yanlış tanıttılar, üstünü örttüler, gizlediler, Sayın Baş, Onun Anadolu’da Türk milletinin oluşmasında manevi mimar olduğunu, Anadolu’nun manevi genelkurmay başkanı olduğunu, bizi biz yapan önemli şahsiyetlerin hep Hacı Bektaş’ın eğitiminden geçtiğini ortaya koydu.
Mevlana’yı hümanist yaptılar, batının sapık akımlarıyla onu ölçmeye çalıştılar, Sayın Baş, Mevlana’yı Mevlana yapanın Hz. Peygamber ve de Kur’an’a olan bağlılığı olduğunu ortaya koydu. Onun mistik bir ruhani şahsiyet değil, Şems ile nefsini arındırmış bir mana eri bir Hak dostu olduğunu anlattı.
Yine Cumhuriyete ve Türk milletine kastedenler, onu oluşturan Mustafa Kemal’e ve ailesini hedef aldılar, Sayın Baş, bu oyunları da bozdu.
Sayın Baş, gasp edilen hakları geri iade ediyor, yiğidin hakkını yiğide veriyor, iftiracıların, hainlerin, yalancıların da haddini bildiriyor.
Bizleri her konuda aydınlattığı için kendisine sonsuz teşekkürler...
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024