Ege Denizi'nde Lozan Barış Antlaşması'na göre bize ait olan 18 adamızı ve bir kayalığımızı önce işgal sonra da ilhak eden Yunanistan şimdi yeni bir skandala daha imza attı. Hem de sözde stratejik müttefikimiz(!) ABD ile birlikte…
Yunanistan; Lozan Antlaşması'na göre asker bulundurulmaması gereken Türkiye sınırı yakınlarındaki Dedeağaç bölgesinde ABD'ye askeri üs verdi. Bu bölgeye geçtiğimiz Perşembe günü resmi bir törenle Amerikan deniz ve hava üssü açıldı. Törene, Yunan Savunma Bakanı Nikolaos Panagiotopoulos, ABD'nin Atina Büyükelçisi Goeffrey Pyatt ve Dedeağaç'ta konuşlu Yunan 12. Mekanize Piyade Tümeni'nin Komutanı katıldı.
Törenden bir gün önce de Dedeağaç'a 101. ABD Hava İndirme Tümeni'ne ait Skorsky helikopterler ile askeri araçlar ve mühimmat indirildi.
Buraya bir Amerikan üssü açılmasının diğer bir önemi de, ABD'nin buradan Bulgaristan ve Romanya'daki üsleri arasında bağlantı sağlayıp boğazları baypas edecek olması… Nitekim üsse getirilen helikopterler Cuma'dan itibaren Romanya'daki eğitim alanına uçtu.
Yunan'ın işgal ettiği ve Türkiye'ye karşı silahlandırdığı 18 adamız hakkında da çok ciddi uyarıları olan Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, yaşanan bu son gelişmeyi "Yunanistan ve ABD, Lozan Antlaşması'nı ve uluslararası hukuku ihlal ediyor" diye değerlendirdi.
Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) merhum Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi, "Lozan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlık tapusudur" ve Atatürk'ün belirttiği gibi "Eşi ve benzeri görülmemiş büyük bir siyasi zaferdir."
Maalesef Lozan, hem "içeriden", hem de yukarıdaki örnekte olduğu gibi "dışarıdan" devre dışı bırakılmak isteniyor. Yunan'ı anlıyoruz, Türkiye üzerinde vatan hesapları var; ABD'yi anlıyoruz, BOP hesapları var; AB ülkelerini anlıyoruz, Şark projeleri var; İsrail'i anlıyoruz, arz-ı mevut ya da büyük İsrail devleti projesi var… Hepsini anlıyoruz da içimizdekilerin derdi nedir, anlaşılır gibi değil.
Türkiye'de nefes alıp vermeleri, bu Antlaşma'ya bağlı ve onu devre dışı bırakmak istiyorlar. Onlar da bu duruşlarıyla Yunanistan'ın, ABD'nin, AB'nin, İsrail'in ekmeğine yağ sürüyorlar, ülke topraklarımızı çullansınlar diye altın tepside sunuyorlar.
İçimizde hala "Lozan'a hezimet" diyenler, bu bağımsızlık tapusunu delmek isteyenler varsa, bilin ki bu ülkenin ve milletin sırtından hançerleyen asıl hainler onlardır.
Prof. Dr. Baş konuşmalarında sık sık bu kimselerin İngiliz ve Yunan istihbaratının elemanları olduğunu belirtirdi.
Öyle ya, Lozan'dan Yunan rahatsız, İngiliz, ABD'li, İsrailli rahatsız; bizim içimizdekiler de rahatsız. Düşmanla aynı çizgideler… Türkiye'nin ve Türk milletinin bağımsızlığını sağlayan böyle büyük bir antlaşmadan rahatsız olanların sizce derdi nedir?
Stratejik ortağımız(!) ABD, Yunan'la bir olup Trakya'da kuyumuzu kazarken, onlarca yıldır "medeniyet projesi" diyerek peşinde koştuğumuz AB'nin bugün ikinci devleti konumunda olan Fransa, Kıbrıs Rum Kesimi ile bir olup, bize karşı savaş pozisyonu alırken; Türkiye ve Türk milleti olarak çok ciddi bir muhasebe yapmamız gerekmektedir.
Atatürk'ün vefatından sonraki süreçte, yine Osmanlı gibi peşinden koştuğumuz Batılı iradeler, bize namlulularını doğrultmuş vaziyette… İşin kötü tarafı etrafımızdaki kuşatma her geçen gün biraz daha daralıyor. Bizler Ayasofya ile avunurken, vatan topraklarımızın tamamını tehdit eden çok önemli ulusal güvenlik tehditleri ile karşı karşıyayız.
Fransa dedik, bakın Fransa, Kıbrıs Rum Kesimi ile askeri bir anlaşma yaptı ve bunun detayları ortaya çıktı.
Rum kesimi ve Fransa'nın aralarında anlaştıkları üç maddelik anlaşmaya göre;
* Mari'deki (Tatlısu) Evangelos Florakis Deniz Üssü yeniden inşa edilecek.
* Rumlar ve Fransızlar "Askeri Hava Trafik Kontrol Merkezi"ni modernize edecek.
* Baf'ta Andreas Papandreu Askeri Hava Üssü'nü Fransızlar yeniden modernize edecek ve kullanıma sunacak.
Detaylara inersek; Kıbrıs Rum tarafı, yeni limanlar tamamlanana kadar Limasol Limanı'nı Fransız savaş gemilerinin hizmetine sunacak. Fransa ayrıca Rum Milli Muhafız Ordusu'nun Baf'taki hava üssünü helikopter hava üssü olarak kullanması için de çalışmalarını sürdürüyor. Fransa, Kıbrıs Rum tarafında savaş helikopterleri başta olmak üzere her türlü hava imkanlarını kullanma olanağına sahip olacak.
Fransa, Türkiye'nin Akdeniz'deki faaliyetleri nedeniyle yeni üsler devreye girene kadar Baf Askeri Üssü'nü geçici olarak kullanmayı sürdürecek.
Fransa'nın bu açıktan desteği, ABD'nin ise üstü örtülü desteği ile cesaret bulan Rumların pervasızlıklarını ve saldırgınlıklarını çok yakında görürüz.
1920 öncesi Anadolu'daki işgal tablosu, 1974 öncesi Kıbrıs'ta zulüm tablosu yeniden hortluyor. Türkiye ise maalesef, Türk milletini şaha kaldıran Mustafa Kemal'in değil, Türk milletine hasta adam denmesine sebep olan Osmanlı'nın ayak izlerine basıyor.
Bu gidişat hiç de hoş değil… Ayıkmalıyız, uyanmalıyız.
Prof. Dr. Haydar Baş gibi "Ne AB, ne ABD ek çözüm bağımsız Türkiye" demeliyiz.
Atatürk gibi "Bağımsızlık benim karakterimdir", "Manda ve himaye asla kabul edilmez" duruşuna sahip olmalıyız.
Milli Ekonomi Modeli'yle, Sosyal Devlet Milli Devlet teziyle, Milli Para'yla ve bunların hepsini pratik olarak hayata geçirecek olan Bağımsız Türkiye Partisi ile…
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025