Anayasada "Kanun önünde eşitlik" başlığıyla yer alan 10. maddede şöyle denilmektedir:"MADDE 10.? Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir."Dünkü yazımızda 2002 seçimlerini örnek vererek yüzde 10 seçim barajı sebebiyle 14 milyon seçmenin, diğer bir ifadeyle, geçerli oy kullanan seçmenlerin yarısının iradesi, siyasi düşüncesi maalesef TBMM'de temsil edilmemektedir.17 milyon seçmenin belirlediği ve yüzde 10 barajı sebebiyle Meclis'te hak etmediği bir çoğunluğu elde eden bir parti, dilediği gibi kanun çıkarmakta, milletin payı olmadığı halde birçok yanlış politikalara imza atmaktadır.Yüzde 10 barajı, Anayasanın verdiği bir hak olan kanun önünde eşit olma prensibini devre dışı bırakmaktadır.Anayasanın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlığını taşıyan 13. maddesinde, "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz" denilmektedir. Yüzde 10 seçim barajı, nüfusun büyük bir bölümünün görüşünü, reyini yok farz edilmesine neden olarak Anayasanın sözüne, ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine tamamen tezat bir tablo oluşturmaktadır. Bu baraj dün ve bugün saydığımız ve sayacağımız birçok Anayasa maddesine terstir. Madde 67, "Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak, seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasî parti içinde siyasî faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir. Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılır" demektedir.Yüzde 10 barajı bu maddeyi de ihlal etmektedir; kişilerin seçme ve seçilme hakkını gasp etmektedir. Seçimlerin eşit koşullarda yapılmasına müsaade etmemektedir. Siyasi parti kurmayı amaçsız hale getirmektedir. Dikkat ederseniz Anayasa siyasilerin seçimini de yargının kontrolüne vermiştir. Fakat bu denetimi yapacak olan yargı siyasete angaje olduysa oluşabilecek yanlışları yine Anayasanın koruyucusu, milletin hukukunu en üst düzeyde koruyan Anayasa mahkemesi devreye girer. Ki bugün bu olmuştur.Madde 68, "Siyasî partiler, demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır" ifadesiyle milletin kendi düşüncelerini temsil etme, hayata geçirme adına siyasi parti oluşturmasını demokrasinin bir gereği olarak ifade etmektedir. Fakat burada demokrasinin gereği sadece parti kurmak değildir, seçimlerin adil ve eşit imkanlarla yapılarak, vatandaşın kullandığı oyun karşılığı verilerek siyasi partilere işlerlik kazandırmaktır asıl demokrasi?Yüzde 10 barajı ise milletin kurduğu siyasi partilere oy almalarına rağmen Meclis'te temsil hakkı vermeyerek, görünüşte demokratik olan sistemi krallığa çevirmektedir. Demokrasi ise sadece kılıf olarak, krallığın ve diktanın bir örtüsü olarak gözükmektedir.Yeri gelmişken bir noktanın daha altını çizmekte fayda var. Madde 68, "Siyasî partilere, Devlet, yeterli düzeyde ve hakça malî yardım yapar. Partilere yapılacak yardımın, alacakları üye aidatının ve bağışların tabi olduğu esaslar kanunla düzenlenir" demektedir.Siyaset sahnesine çıkmış olan her siyasi partiye devletin yardımda bulunması Anayasal bir konudur. Fakat nasıl yüzde 10 barajıyla milletin iradesinin önü kesiliyorsa, yüzde 7 seçim yardımı barajıyla da milletin iradesini temsil eden siyasi partilerin kendini ifade edebilme, ayakta kalabilme, çalışma yapabilme hakları gasp edilmektedir.Böylece çözümü olduğu halde maddi imkana sahip olamayan siyasi partiler Meclis dışında kalmaya zorlanırken, milletin yıllarca denediği halde çözüm göremediği partiler konumlarını koruyabilmektedir. Bu da Anayasanın, demokrasinin ruhuna terstir.Bu ve daha birçok nedenlerden dolayı Anayasa Mahkemesi yüzde 10 seçim barajını derhal kaldırmalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025
- “Cezasızlık algısı” iktidara yakın olanlarda var! / 03.06.2025
- Yüksek faizle üretim ekonomisi olmaz, işsizlik azalmaz! / 31.05.2025
- ‘Anayasanın hangi maddesi?’ dendiğinde İmralı’dan ses geliyor / 30.05.2025
- Siyasetin gündemi farklı, milletin gündemi farklı... / 29.05.2025
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025