Türk vatandaşlarının en önemli eksiklerinden birisi de anayasal haklarını bilmemeleridir. Esasen yok olduğunu zannettiğimiz hakların hepsini anayasamız bize veriyor ama biz bu gerçekleri bilmediğimiz için şartlara boyun eğmek durumunda kalıyoruz, haklarımızı arayamıyoruz.Bildiğiniz gibi, birkaç gün önce en yüksek yargı mercii olan Anayasa Mahkemesi'nin Başkanı Haşim Kılıç yüzde 10 seçim barajı ile ilgili çok önemli açıklamalar yaptı.Bazı partilerin bu barajın kaldırılması ile ilgili Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptıklarını ifade eden Kılıç, seçim barajındaki ağır hak ihlalini önce usul sonra da esas olarak görüşeceklerini bildirdi.İşin garip tarafı, her iki vatandaştan birinin oyunu almakla övünen, her fırsatta milletin partisi olduğunu iddia eden AKP'nin ve ona yakın olan çevrelerin paçaları tutuştu. "Madem milletin desteğini arkanıza aldığınızı iddia ediyorsunuz bu telaş niye?" deme durumunda kalıyoruz.Bu kısa değerlendirmeden sonra dilerseniz "yüzde 10 seçim barajı neden Anayasamıza aykırıdır, neden en ağır hak ihlalidir" Anayasamızın maddeleriyle beraber ifade etmeye çalışalım:Anayasa'da "Cumhuriyetin nitelikleri" bağlığı altında yer alan Madde 2'de şunlar belirtilmektedir:"MADDE 2.? Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."Yüzde 10 barajı ile yapılan seçimlerin neticesinde toplumun huzurunun, milli dayanışmanın, adaletin sağlanabilmesi, insan haklarının ortaya konulabilmesi mümkün değildir. Çünkü 2002 genel seçimleri dikkate alındığında milletin temsil edildiği TBMM'yi 17,3 milyon kişi belirlemiştir, geçerli oy kullanan 14 milyon seçmenin oyu ise Meclis'e girememiştir. Geçerli oyların yarısını Meclis dışında tutan bir seçim sistemi önce istikrar ve güç sopasıyla bastırılmış, ardından da patlama noktasına gelmiş bir millet demektir ki bugün bu tabloyu görüyoruz.Toplumun huzuru ve milli dayanışma, siyasi iradenin "sözde" istikrar adına uyguladığı "ağır hak ihlali" ile tarumar edilmektedir. Seçmenin yarısının TBMM'de temsil edilmediği bir devletin demokratik bir cumhuriyet olması mümkün değildir; bu açıdan da bakıldığında yüzde 10 barajı anayasamıza terstir.Siyasilerimizin bir telaş ve panik içinde hukuku temsil eden iradeye, "sen kim oluyorsun" tarzındaki çıkışları ise Cumhuriyetin sosyal hukuk devleti olması anlayışına terstir.Nitekim, Anayasanın 11. maddesi "Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz" diyerek Anayasayı ve millet adına Anayasanın hükümlerinin uygulanmasını temin eden Anayasa Mahkemesini kanunların ve kanunları ortaya koyan siyasi iradenin üzerine çıkarmaktadır. "Devletin temel amaç ve görevleri" başlığını taşıyan Anayasa'nın 5. maddesi şunları ifade etmektedir:"MADDE 5.? Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."Yüzde 10 seçim barajı, 2002 seçimleri örneğinde olduğu gibi milyonlarca insanımızın siyasi tercihini yok farz ederek belirli bir zümreyi ön plana çıkarmaktadır, kendisine destek vermeyen milyonlara baskı uygulayabilecek bir ortamı hazırlamaktadır.12 yılık AKP iktidarında da pratik olarak görülmüştür ki, yüzde 10 barajıyla elde edilen sınırsız güç, bireylerin, toplumların temel hak ve hürriyetlerinin gaspına, milli iradenin önemli bir bölümünün Milletin Meclisi'nde temsil imkanı bulamamasına, sosyal hukuk devleti anlayışının devre dışı kalmasına sebep olmuştur.Devleti hukuk temelinde temsil eden en üst irade olan Anayasa Mahkemesi'ne bu durumda düşen görev, temel hak ve hürriyetlerin önünde duran bu siyasal engeli ortadan kaldırmaktır. Bu da ancak yüzde 10 barajı kaldırılıp tüm siyasi görüşlere Meclis'te temsil hakkı verilmesinden geçer. Anayasa Mahkemesi de bugün bunu yapmaktadır, Meclis'te temsil edilmeyen milyonların yüreğine su serpmektedir; bu, millet adına ve millet menfaatine yapılması gerekendir.Yoksa Anayasanın 6. maddesinde ifade edilen, "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir" ilkesi nasıl hayata geçirilebilir ki? İradesine yüzde 10 barajıyla ket vurulmuş olan milli irade nasıl kayıtsız şartsız egemen olabilir ki?Yarın değerlendirmemize devam edeceğiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024