Konuya geçmeden önce özellikle dini kavramlarla vatandaşın karşısına çıkan siyaset anlayışının, geçmişten bugüne milletimize işledikleri bir mantık vardır. Nedir o?
'Bir coğrafyayı ABD, Avrupa ülkeleri ve İsrail hedef almışsa, oraya çöreklenmişse illaki kendi çıkarları vardır. Onlara, yaptıkları zulme karşı olmak iman gereğidir.'
Şimdi bu sömürge devletlerinin hedefi Türkiye ve aynı mantık; "Biz küresel güçlerle mücadele ediyoruz" diyor.
Peki, bu küresel güçler, sömürgeci devletler Türkiye'yi neden hedefe koydu? Daha doğrusu Türkiye bugün mü hedefe konuldu yoksa bin yıldır zaten hedefte olan bir coğrafya ve millet miyiz?
Örneğin bu sömürgeciler, Afganistan'a insan hakları, demokrasi başlıklarıyla geldiler. Devlet ve millet olarak inandık mı? Hayır. Ama gittik sömürgeci devletlerle iş birliği yaptık.
Aynı devletler Irak ve Libya'ya da yine aynı başlıklarla geldiler. Demokrasi, insan hakları, eşitlik vs. getirecektiler. Yaktılar, yıktılar, böldüler, bütün zenginliklerini ele geçirdiler.
Peki, devlet ve millet olarak böyle olacağını biliyor muyduk? Çok iyi biliyorduk. Ne yaptık? Yine sömürgeci devletlerin yanında yer aldık.
Yine aynı söylemleriyle Suriye'ye geldiler. Hem de 40'tan fazla ülkenin ortak karar ve destek ve askeriyle geldiler.
ABD, 'Eset' gitsin, diyordu. İsrail 'Eset' gitsin, diyordu. Fransa, Almanya, İngiltere ve diğerleri 'Eset' gitsin, diyordu.
Bu söylemlerden ve sonrasında ortaya çıkan zulüm ve vahşetten aynalar çatlamıştı ama biz o aynalara bakmak yerine ABD, İsrail ve AB ülkelerinin söylemlerine katıldık; 'zalim Eset, Eset gitsin' dedik.
'Eset' bir yere gitmedi ve yerinde. Ama o sloganları atanlar şimdi yüzlerini de, dillerini de, namlularını da ülkemize çevirdiler.
Tam 8 yıl oldu. Bu sekiz yılın en mutlu devleti kim? İsrail. Komşuları Mısır'da kan akıyor. Lübnan'da sular durulmuyor. Suriye zaten savaşta… Ama İsrail o kadar sakin ki, mantar tabancası bile patlamıyor.
O İsrail yine her Cuma Mescid-i Aksa'yı basıyor. Gazze'de yıllardır yapamadığı katliamları yapıyor. Malum, Golan Tepeleri'ni de işgal etti. Başkent olarak da Kudüs'ü ilan etti.
Nerde ümmet? Nerde ümmetin liderleri? 'Zalim Eset' ile mücadele ediyorlar!
Bu kadar basit senaryoya nasıl kandık, neden kandık? Ve o küresel güçlere neden ayak olduk?
Tabi duruşun milli, manevi bedeli var. Bir de ekonomik ve sosyal bedeli var.
Maalesef ülkemizde herkesin ilk derdi para. Suriye özelinde düşünürsek! Tam 8 yılda Türkiye'nin kaybı ne kadar?
Aklınıza Suriyelilere harcanan 40 milyar dolar gelmesin. O devede kulak. Suriye'nin tarım, hayvancılık, sanayi, tekstil, inşaat, eğitim, sağlık gibi hemen her alanda yatırıma ihtiyacı olan bir devletti.
Ve Türkiye, Suriye'nin ağabeyi konumuna gelmişti. Suriye, Türkiye'nin en büyük ihracat kapısı olmak üzereydi. Yıllık 50-60 milyar dolarlık yatırım ve ihracat rakamları konuşuluyordu ki, 'Eset' zalim ilan edildi.
Bugün konaklama vergisi çıkarmak zorunda kalan bir ekonomi için 8 ila 50 milyar doları çarpın, üstüne de harcanan 40 milyar doları koyun. Maddi kaybı hesaplayabildiniz mi?
Ya sosyal kayıplar?
Yerlerinden, yurtlarından edilen o Müslüman insanlar, yabancı memleketlerde doğan, büyüyen çocuklar! Kaç nesil vatansız kaldı?
İşin manevi bedelini düşünmeye başlıyorum ki, Allah'ın ayetleri ve ayetlerde tehdit ettiği gazabı aklıma geliyor ve Allah'ın gazabından yine Allah'a sığınıyorum. Biz, ne elimizle, ne dilimizle ve ne de kalbimizle emperyalistlerin tarafında olmadık. Bizi affet, diyorum.
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024